YENİ KIZ

18 1 2
                                    

Yine o hastaneydim. Kaan'ı son kez görmek için odasının kapısında dikiliyordum. Daha sonra tam içeri girecekken kendimi uçurumun kenarında Kaan'la el ele gökyüzüne bakarken görüyordum. Sıçrayarak uyandıktan sonra kendimi Alacakaranlık izlememek konusunda tekrar tekrar uyardım. Edward gider ve Bella aylarca aynı rüyayı görür... 10 dakika yatağımda boş boş uzanıp birden gerçeğin farkına vardım. BUGÜN OKULUN İLK GÜNÜYDÜ! Saat henüz erkendi ama Lewis'le okuldan önce bir yerde kahvaltı yapmak için anlaşmıştık. O yüzden jet hızıyla duşa girip hazırlanmaya başladım. 

Saçımı hızlıca kurutup fön çektim. Daha sonra maşayla biraz dalgalar yapıp daha dolgun durmasını sağladım. Normalde okulda serbest kıyafet giyebiliyormuşuz fakat ilk gün olduğu için okul üniformasıyla gidecekmişiz. Dizime kadar gelen siyah bir çorap ve spor ayakkabılarımı giyip çantamı sırtıma taktıktan sonra hazırdım. Adele sanat okuluna gittiği için aynı okulda değildik ve bu beni biraz üzmüştü. Ama bizim çocuklarla aynı okuldaydım.

Kime : Lewis

Ben hazırım eğer sen de hazırsan çıkabiliriz

Kimden: Lewis

Arabadayım ben zaten seni bekliyorum

Allahımm çok şükür yürümiycem deyip koşarak ön koltuğu oturdum.

"Güünaydın günaydın günaydın hemen bir şeyler yiyelim yoksa heyecandan kusucam"

Yavaşça gülümseyip arabayı çalıştırdı. Gideceğimiz yere kadar bir şey konuşmayıp sadece radyo dinledik. Hem çok heyecanlıydım hem de çok uykum vardı. Pek bir şey yiyebileceğimi sanmıyordum ama yine de az da olsa bir şey yemeliydim okulda kantinle uğraşmak istemiyordum.

Geldik

Tahmin ettiğim gibi bir şey yiyememiştim ama Lewis zorla bana yedirmişti. Hesabı ödeyip - pardon Lewis ödeyip- kalktıktan sonra okula doğru yol almaya başladık.

"Keşke aynı sınıfta olsaydık ne yapıcam ben şimdi sensiz koca sınıfta zaten kimseyi tanımıyorum"

"Merak etme Ivan sizin sınıfta o seni tek bırakmaz"

Ivan'la aynı sınıfta olsak bile pek konuşacağımızı sanmıyorum. Beni sevmiyor gibi hareketler sergiliyor çünkü ama napalım katlanıcaz artık.

Okulun bahçesine adım attığınız an bu ülkedeki bir devlet okulunun bile nasıl gelişmiş olduğunu direkt anlıyorsunuz. Gerçi yaşadığımız yer diğer kesimlere göre daha elit bir yerdi ama sonuç olarak devlet okulu devlet okuludur... Araban iner inmez gözlerim bizim çocukları ararken sağolsunlar bahçedeki bütün kız  erkek kim varsa hepsiyle göz göze geldim. Okuldaki "yeni kız" olmamdan mı yoksa Lewis'in yanındaki " yeni kız" olmamdan mı bilmiyorum ama üstümdeki bu etiket beni şimdiden rahatsız etmişti.

Ah şimdi güzelim ülkemde olsak sıraya girip İstiklal Marşını okuyup müdürün yarım saat yeni eğitim öğretim yılıyla ilgili konuşmasını dinlerdik fakat burda kısaca okulumuza hoşgeldiniz gibi şeyler söyleyip sınıfımıza gittik. Salak salak nereye kimin yanına otursam diye düşünürken Ivan Almanca bir şeyler söyleyip beni yanına oturttu. Hoşçakal Türkçe...

Dersler sandığımdan kısa sürdü. Her öğretmen kısaca ders ve dersin işlenişi hakkında bilgi verip bizi kısaca tanıdılar. Ders arasında arkadaş edinirim diye düşünürken herkesin bana kinli bakışlarını yakaladım. Muhtemelen hepsi bizim çocukların eski sevgilisi veya platoniğiydi. Yoksa beni kıskanmaları için bir sebepleri yoktu.

Tam arkadaş edinme konusunda ümidimi kesmişken ela gözlü orta boylarda siyah kısa saçlı bir kız yanıma oturdu. Adının Karla olduğunu öğrendiğim kız sanırım bana tavsiye vermeye gelmişti ya da beni uyarmaya.

" Öncelikle okulumuza hoşgeldin. Gördüğün gibi herkes sana kıskanır ve çekemez bir şekilde bakıyor. Bunun sebebi hem o tayfayla birlikte olman hem de bu okula gelen yeni kızlara nazaran havalı ve güzel olman. Ben seni tanımıyorum açıkçası o havalı arkadaş tayfan da beni ilgilendirmiyor. Ama yalnız kalmanı istemem sen de istersen arkadaş olabiliriz?"

Söylediği şeyleri kafamdan Türkçe'ye çevirip daha sonra ne diyeceğimi düşünüp konuşmaya başladım.

" Öncelikle teşekkür ederim. Okula adım attığım andan itibaren asla arkadaş bulamayacağımı düşünmüştüm. Arkadaş olmamız beni mutlu eder eğer sen de bana acıdığın için değil de cidden beni tanımak istediğin için istiyorsan"

Kocaman gülümseyip anlaştık der gibi parmağını kaldırıp sırasına geçti. İlk okul günüm böyle geçmişti. Son dersimden de çıkıp koridorun sonuna doğru gittim. Telefonumu çıkartıp her gün aradığım o numarayı çevirdim

"Merhaba Asil Bey nasılsınız? Ben de iyiyim teşekkür ederim. Durumda bir değişiklik yok anladım peki bir şey olursa beni bilgilendirirsiniz değil mi? Teşekkür ediyorum iyi günler" Lewis geldiği için telefonu biraz adamın suratına kapatıyor gibi oldum. Ani gelmesi beni korkutmuştu.

"Sakin ol şampiyon benim. Kaan nasılmış bir değişiklik var mı ?"

Kendimi hazır hissettiğimden beri her gün düzenli olarak Kaan'ın doktorunu arayıp durumu hakkında bilgi alıyoruz. Aslında genelde Lewis arıyor çünkü ben kötü bir şey duyarım korkusuyla pek aramak istemiyorum. Ama bugün içimdeki iyi his düşüncesiyle aramak istedim.

" Durumu iyi doktor eskiye göre çok iyi bir gelişme gösterdiğini psikolojik ve fiziksel olarak tedaviye çok iyi bir tepki verdiğini söyledi. Sanırım bunun en büyük sebebi Alya her neyse artık eve gidebilir miyiz çok yorgunum"

Eve geldiğim gibi üstümü değiştirip duşa girip kendimi yatağa attım. İlk günün bu kadar zor geçeceğini düşünmemiştim. Çocuklara uyuyacağımı ve merak etmemeleri gerektiğini söyleyip kısa bir mesaj yazarak gözlerimi kapattım. Sanırım yeni hayatıma alışmam gerekiyordu.

UÇURTMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin