"Kuzey Ertan "

363 13 19
                                    

Bir saatin  sonunda , uçak Sabiha Gökçen'e iniş yaptı.Boynumun tutulmasına aldırmadan hızla uçaktan indim.Dışarıya çıkmamla kollarımı bedenime sarmam bir oldu.Hava ne kadar da soğuktu.Adımlarımı hızlandırıp bavulumu aldım.Bavulumu alıp havalimanından ayrıldım.Yaklaşık yarım saattir taksi arıyordum fakat hiç taksi yoktu.Neyseki sonunda bana yaklaşan taksiye sevinçle baktım.Bi ara afrikanın yerel dansını yapmak aklımdan geçmedi değil hani.Bu saçma fikri kafamdan atıp bir an önce taksiye ilerledim.Tam kapıyı açacakken bir el daha kapıyı tuttu.Ìşte şimdi sinirlenmiştim.

"Hey!! Ìlk ben geldim."

dedim.Dedim ama karşımda duran kişiyi görmeden önce söylemiştim.Tanrım bu nasıl bir varlıktır.Şu an resmen karşımdaki yunan tanrısı krater çoçuğu kesiyorum.Kafamı iki yana sallayıp kaşlarımı çatarak cevap bekledim.Tabi yutkunmamak için kendimi zor tutuyordum.

Karşımdaki çocuk dudağının kenarını alayla kıvırdı.Ve

"Yani ?"

"Ne demek yani ya! Ilk ben geldim işte .Şimdi çekilirsen taksiye bineceğim."

"Bak bücür! Umrumda bile değil tamam mı.Şimdi toz ol."

Allah'ım bu çocuk benimle dalga mı geçiyor ?Bu ne kendini beğenmişliktir ya?Tam ağzımı açarken hızlıca beni kenarıya itip taksiye binmişti.Üstüne üslük alay edercesine gülümsüyordu.Bu sefer cidden sinirlendim.Tam kapıya uzanacakken taksi gitmişti.Sinirden resmen çığlık atarak yerimde zıplıyordum.Etraftaki insanlar sanki delirmişim gibi bana bakıyorlardı.

"Ne yani hiç mi sinirlenen insan görmediniz !!!" diye bağırdım.

Daha fazla rezil olmamak için taksi beklemek için kenara geçtim.Uzun süren bekleyişimden sonra neyse ki bir taksi birgelmişti.Taksiye atlayıp yurdun adresini verdim.Taksinin  camına vuran yağmur damlasıyla gözüm dışarıya takıldı.Ìstanbul cidden güzel şehirdi .En son babamlarla bir yıl önce gelmiştik.Ama şimdi bana eşlik eden tek şey kırmızı bavulumdan başkası değildi.

"Burası hanımefendi."

"Tamam teşekkürler"

Bavulumu alıp ücreti ödedikten sonra yurttan içeriye girdim.Yurt müdürünün odasını bulunca saçımı ellerimle düzenleyerek içeriye girdim.Karşımda duran orta yaşlı kadın gülümseyerek karşısındaki deri koltuğu işaret edince yavaş adımlarla koltuğa oturdum.

"Merhaba Asya.Ben Zehra Yılmaz.Oktay Bey önceden beri arayıp senin hakkında her şeyi anlattı.Bu arada başın sağolsun"

"Teşekkür ederim efendim."

"Yalnız sana söylemem gereken bir şey var Asya .Sen biraz geç geldiğin için yurtta hiç boş yerimiz kalmadı.Biraz ani oldu ama inan ki yapabileceğim bir şey yok."

Ìşte şimdi tam oldu.

"Ìyi de benim kalabileceğim bir yerim yok ki.Yani bu şehirde tek başıma ne yarım?"

"Anlıyorum canım ama ben de görevliyim burada .Ìstersen yarına kadar burada kal yarın ayrılırsın."

Yapılacak bir şey kalmadığı için kabul ettim.Bana gösterilen yatağa uzandım.Aslında bu yatağın sahibi de yarın gelecekmiş ama benden önce yurda kaydolmuş.Yarın iş  aramaya başlamalıyım bir de kalacak yer tabi.Daha fazla dayanamayıp gözlerimi kapattım.

Kurduğum alarm ile uyandım.Lavaboya gidip yüzümü yıkayıp saçımı üstten topladım.Bavulumu alıp Zehra Hanım'ın kapısını çaldım.

"Giriniz"

"Ben gidiyorum .Teşekkür etmek için uğradım."

"Kusura bakma olur mu Asya ? Elimden bir şey gelse inan ki yapardım."

Siyaha Tutulan MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin