3|Kontrol

67 6 10
                                    

Slipknot- SnuffThe Pretty Reckless- Just TonightAthena- Yalan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Slipknot- Snuff
The Pretty Reckless- Just Tonight
Athena- Yalan


3.Bölüm: Kontrol

Karanlık tarafından bağlanan gözlerim artık güneşi istiyordu, çığlıklarla dolmuş zihnim ise huzur. Ellerimin arasında eriyip giden ruhumu izliyordum. Dahası, erimesine göz yumuyordum.

Yine kabuslar eşliğinde uykumdan uyanmış ve hiç düşünmeden kendimi dışarı atıp koşmaya başlamıştım.
Neyden kaçtığımı bilmesem de, bu tüm gücümle bacaklarımı savurduğum gerçeğini değiştirmiyordu.

Yeni söken şafak bana kanın kızıllığını hatırlattıkça adımlarımı daha da kontrolsüz atmaya başlıyordum. Kendimi kaybedeceğimi bile bile her seferinde aynı şeyi yapıyordum. Ciğerlerim bana uyarı verse de dinlemeden, durmadan koşmaya devam edip en sonunda yığılıp kalıyordum. Bu kez tek fark gözlerimi yeniden açtığımda bulunduğum mekanın beni geçmişin girdabına sokmasıydı.

26 Haziran.

Takvimlerden silmek için var gücümle uğraştığım, aldığım tek sonucun kalan kara bir leke olduğu gün.

Beni ben yapan parçamı benden kopardıkları, kalbimin orta yerine koca bir boşluk açan tarih.

Benim hem doğduğum, hem öldüğüm gün.

Benim doğum günüm.

Abimin öldüğü gün.

Gözlerimi açtığım nokta tam olarak can parçamın benden koparıldığı noktaydı. Benim kaçarken sığındığım noktanın burası olması ise bilinçaltımın nahoş sarkastikliğinden başka bir şey değildi.

Bir süre oturup karşımda gel gitlerle salınan denizi izledim. Ne kadar olduğunu kestiremediğim dakikalar sonucunda güneş, iyice yükselmeye başladığını çıplak tenimi yakışıyla belli ediyordu.

Parlak güneş, karanlığa doğmaktan neden kaçıyorsun?

Güneş her gecenin sabahına tekrar gelirdi ama benim karanlığıma bir türlü gelmiyordu. Gelmeyen o muydu, kaçan ben miydim bilmiyordum.

Sıkılıp yerimden kalktım. Arkama iz bırakan toprağı elimle silkeledim ve eve doğru yürümeye başladım. Cebimdeki telefonun titremesiyle duraksamadan elimi şortun cebine sokup susmayan zangırtısına son verdim. Kimin aradığını yüksek ihtimal biliyordum ama yine de dayanamayıp telefonu elime aldım.

12 cevapsız arama, 2 sohbetten 5 mesaj.

Gözlerim saate kaydığında bu kadar tantananın neden olduğunu anlamıştım. Saat neredeyse on bir olmuştu ve ben ortalıkta yoktum. Yine de Aiden'ın beni bu kadar merak etmesi normal değildi. Telefonu açmayıp ortadan kaybolduğum ilk sefer değildi çünkü.

İzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin