NOT: Normalde bu bölüme multimedya olarak Leo'yu eklemem gerekiyordu. Fakat ne kadar aradıysam da hayalimdeki gibi bir Leo bulamadım, hayallerimdekine yakın bir Leo bile bulamadım. Bu yüzden multimedyayı boş bırakıyorum ve Leo'yu gözünüzde canlandırma işini sizlerin kuvvetli hayal güçlerine bırakıyorum.
George laboratuvarda boş boş dolaşıp dururken kapı aniden açıldı ve Leo içeri girdi. Ardından onu takip eden Aidan,Lynn, Brianna ve Gale da görüş alanına girdi.
Brianna'nın yeşil gözlerinin rengi solmuştu; kız çok yorgun, bitkin görünüyordu. Lynn laboratuvara girer girmez kolunu arkadaşının omzuna attı ve onun duvar boyunca dizilmiş olan koltuklardan birine uzanmasına yardım etti. Bu sırada Aidan, Leo ve Gale sırıtarak konuşmaya başlamış, George'a doğru geliyorlardı.
George ellerini siyah saçlarından geçirdi ve konuşmak üzere ağzını açtı.
"Nasıl-" diyordu ki sözleri Aidan'ın coşkulu sesi tarafından bölündü.
"Dostum, sen bir harikasın. O serumlar birer şaheser." diye gürleyerek George'un sırtına sert bir şekilde vurdu. George kendine hakim olamayarak gülümsedi ve kızarmış olabileceğinden şüphe duyarak başını Brianna ve Lynn'den yana çevirdi.
Brianna'nın gözleri kapalıydı, göğsü zar zor aldığı belli olan nefeslerle acı çekercesine inip kalkıyordu. Çocuk bir an telaşlanarak herhangi bir hastalığa yakalanmış olabileceğini düşündü ve beklediğinden daha yüksek bir sesle Lynn'e seslendi.
"Lynn," derken sesi titremişti, "onun nesi var?".
"Çok fazla güç ve enerji harcadı. Biliyorsun ki o bizimki gibi güçler elde etmedi. Kendi fiziksel gücünü kullanmak durumundaydı ve bu nedenle hepimizden daha fazla yoruldu."
George içindeki telaşın büyüdüğünü ve bütün bedenini ele geçirdiğini hissetti; o kadar ki elleri titriyordu. Başını hafifçe sallayarak kendine gelmeye çalıştı.
"Burada onunla kalın, ben de gidip onu daha iyi hissettirecek bir şeyler bulabilir miyim bir bakayım.", derken kapıya doğru koşmaya başlamıştı.
~
George kapıdan öylesine inanılmaz bir hızla fırlamıştı ki Gale bir an neye uğradığını şaşırdı. Mavi gözlerini kırpıştırarak Brianna ve Lynn'i olduğu koltuklara doğru ilerledi ve sarışın kızın yanında diz çökerek gözlerinin altında morun açık tonlarını barındıran halkalar olan Brianna'ya baktı.
Kızın siyah saçları terden ıslanmış ve yer yer yüzüne yapışmıştı. Arkadaşı Lynn, dakikada bir elini kızın alnına bastırıp ateşi olup olmadığını kontrol ediyor, yüzündeki saçları parmaklarıyla başka yöne çekiyordu.
"Ah," dedi arkasından biri, ",çok kötü görünüyor. Ateşi falan yok değil mi?".
Bu korku dolu sesin sahibi Aidan'dı. Çocuk, Gale'ın omzuna hafifçe vurarak başını sola doğru attı ve Gale onun ne demek istediğini anladı. Dizlerinin üzerinde biraz sola kaydı, kendisi ve Lynn arasında Aidan'a bir yer açtı ve hâlâ ayakta dikilen Leo'yu fark ederek onu da oturması için yanına çağırdı.
"Sizce iyi olması ne kadar zaman alır?" diye sordu Leo. Koyu kahverengi kıvırcık saçlarının bukleleri birbirine girmiş, kolları yer yer morarmıştı fakat parlak gözlerinden enerji akıyordu.
Lynn gözlerini kısarak başucunda yatan arkadaşına baktı. Onun için endişeleniyordu, aynı zamanda umutluydu.
"Birkaç saate hiçbir şeyi kalmayacağına eminim. Brianna'yı bir haftadır tanıyor olabilirim ama güçlü bir kız olduğunu anlamak için bir gün bile yeter. Bunu atlatacaktır."