Laboratuvar tamamen temizlenip cam parçalarından arındırıldıktan sonra Lynn, yanında Leo ve Gale ile beraber koridora çıktı ve ağır ağır asansöre ilerlediler.
Koridorlar tenhaydı, Lynn'in botlarının zemine çarparak çıkardığı sesler dört bir yanda yankılanıyordu. Kız, arkadaşlarının birbirleriyle konuşmadığını fark etti ve bunu kasıtlı olarak yapmadıklarını umdu.
Tam o sırada Leo elini kıvırcık saçlarından geçirerek "Sizce Brianna iyi midir?" diye sordu. Lynn derin bir iç çekti. "İyi olduğunu umuyorum. Aidan onu yukarı çıkaralı ne kadar oldu?" Soruya yanıt veren Gale oldu. "Bir saat kadar."
"O halde iyi olmalı. Yeterince dinlenmiştir, zaten uyumayı pek sevmiyor."dedi Lynn bir rahatlama hissiyle.
Asansöre varana kadar bir daha konuşmadılar. Lynn, Brianna için endişeleniyordu ve arkadaşlarının da kendisinden farklı olmadığına emindi.
Leo asansörün düğmesine bastı. Devasa metal kapılar bir ding sesiyle açıldı ve Leo kızın geçmesi için kenara çekildi. Lynn arkadaşının kahverengi gözlerine ve karmakarışık kıvırcık saçlarına baktı. Leo endişelendiğinde çok tatlı görünüyordu."Teşekkür ederim, Bay kıvırcık." dedi kız gülümseyerek ve Leo gülümsemesine karşılık verdi. Gale'in arkada homurdandığını duyunca Lynn'in suratı asıldı, hızlıca gidecekleri katın numarasının olduğu tuşa bastı ve kapılar kapanırken kendisinden tarafa bakmayan Gale'i düşünmemeye çalıştı.
Kata ulaştıklarında kapılar açıldı ve koridorun sonundaki büyük pencereden içeri dolan güneş ışığı onları karşıladı. Bunun üzerine Leo'nun gülümsemesi daha da genişledi, çocuğun bembeyaz dişleri ortaya çıktı. "Seattle'da güneşli ve ılık bir kış günü. Ne mutlu bize!" diye cırladı sevinçle.
Bunun üzerine Lynn de gülümsemeden edemedi. Leo inanılmazdı, çevresindeki herkesi güldürmeyi, ortamdaki gergin havayı tek bir cümlesiyle dağıtmayı başarabiliyordu. Lynn başını çevirdi ve Gale'a baktı; o bile hafiften gülümsüyordu.
Pencereye doğru yürüdü, masmavi gökyüzünde parıldayan güneşi yakından görmek istiyordu. Güneşli havalar onu her zaman mutlu etmişti.Fakat bu sefer değil.
Seattle sokakları kızın görüş alanına girer girmez Lynn, başının döndüğünü hissetti. Dengesini koruyabilmek için elini duvara yasladı ve bir dakika önceki gülümsemesinden eser kalmamış bir halde dışarıdaki küçük, siyah noktalara baktı.
"Çocuklar," diyebildi zar zor, "buna bir baksanız iyi olacak."
Leo ve Gale anında yanında bitti. İki çocuğunda suratları düştü ve Gale tek ayağını endişeyle yere vurmaya başladı.
"Ne yapacağız?" diye sordu arkadaşlarına. Leo, derin bir iç çekti. Çocuğa cevap vermeden önce bir saniye düşündü, akabinde kararlı bir sesle konuştu. "Gidip savaşacağız tabii ki. Brianna ve Aidan bir süre daha idare edebilirler."
~
Aidan, kollarını Brianna'ya dolamış, kızın sakinleşmesi için omuzlarını ovalıyordu. Brianna hâlâ endişeli ve korkmuş görünüyor, hiç konuşmuyordu. Başını çocuğun omzuna koymuş, yeşil gözlerini Aidan'ın anlayamadığı bir noktaya odaklamış boş boş bakıyordu.
"İyi misin?" diye sordu Aidan. Brianna bakışlarını ona çevirdi ve en içten gülümsemesiyle, "Evet, iyiyim. Uğraştırdığım için üzgünüm." diye cevap verdi.
"Dalga mı geçiyorsun? Buna uğraştırmak denmez."
"Peki ya ne denir?" derken Brianna tek kaşını kaldırdı.