4.Bölüm

1K 45 0
                                    

Leyadan
Beni en çok üzen olayın aslında o kadar kötü bir şey olmadığını anlamıştım o gün biraz farklı olsa da. Değişmeye başlayacaktı galiba. Merak ediyordum değişen Leyayı.

O günden sonraki gün:
Sabah okula yine erken gitmiştim. O kızı görürsem diye. Erken geldiğim için kimse yoktu birkaç kişi haricinde. Gözüme en arka sırada oturan Hilal çarptı. Hemen onun yanına yaklaştım. Hem onunla konuşmaya çalışıyordum hem de kapıya bakıyordum. Belki o kız gelir diye. Ama o yerine bana pislik yapan şahısı gördüm. Sinirlenmiştim. Yüzüne taktığı sahte gülümsemesiyle oturduğum yere gelmişti.

Kağan: Naber Leya?

Cevap vermemiştim. Hatta görmemezlikten gelmiştim. Sonra bir anda o kız belirdi.

Tuana: Leya naber?
Leya: İyi.

Şaşırmıştım. İsmimi nereden biliyordu ki? Sonra Kağana dönerek onunla gelmesini istemişti.

Tuana: Selam. Ben Leyanın arkadaşıyım.
Kağan: Selam.
Tuana: Leya senden bahsetmişti bana. Adın neydi?
Kağan: Kağan.
Tuana: He Kağan Leya bugün biraz huysuz. Bence sen onunla yarın konuş. Senin için daha iyi olur.
Kağan: Tamam sağol.

Bize doğru geldiğinde Kağan da sınıftan çıkıyordu. Kızın neden böyle yaptığını anlamamıştım. Yanımıza geldiğinde ben de Hilal de sorar gözlerle ona bakıyordum. O sırada Çağan da gelmişti.

Tuana: Gerizekalı bir de teşekkür ediyor. O görecek ama.
Çağan: Leya bu o değil mi? Ne işi var burada?
Leya: Bilmiyorum. Haberim yok sanıyor galiba.
Çağan: Ben ona göstereceğim.

Tam gidecekken o kız kolundan tuttu ve onu durdurdu.

Tuana: Hop sakin ol şampiyon. Ama bu işi bize bırak. Ben halledeceğim.
Çağan: Sen mi, sen dünkü kız değil misin?
Tuana: Evet şimdi musadenle Leyayla özel bir şey konuşmam lazım.
Çağan: Gerçekten konuşacağına emin misin?

Bunun üzerine kız Çağana gözlerini devirmişti.

Leya: Çağan sen git biz konuşacağız.
Çağan: Peki.

Tuana: Arkadaş da çok düşünceli çıktı.
Leya: En yakın arkadaşım o yüzden.
Tuana: Neyse sana yardım etmek istiyorum.
Leya: Yardım mı niye ki?
Tuana: Canım istedi diyelim. Sen yardımımı kabul edecek misin?
Hilal: Evet edecek.
Tuana: Sen kimsin? Kardeşi falan mı?
Leya: Yok arkadaşım. Her şeyden haberi var.
Tuana: Peki ala yardım edeyim mi?
Leya: Evet.
Tuana: İlk işimiz onu kendi kazdığı kuyuya düşürmek.
Leya: Nasıl yani?
Tuana: Hiçbir şeyden haberin yokmuş gibi davranacaksın. O seni kendini aşık edecekti ya şimdi sen onu kendine aşık edeceksin.
Leya: Ne, nasıl?
Tuana: Kısasa kısas. Onlara onların silahıyla saldıracağız. Sen var mısın?

Bu nasıl olacaktı ki? Karşımda adını bile bilmediğim bir kişinin fazla uçarı bir fikrini kabul edecek miydim? Hemen yanımda oturan Hilale baktığımda kabul et manasında kafa sallıyordu. Çağana baktığımda ise o da bize bakıyordu. Ama tabi hiçbir şeyi duymamıştı. Aceba o ne derdi, diye düşünürken o sesle irkildim.

Tuana: Cevabın ne?
Leya: Tamam, yapalım.
Tuana: Süper. Ona gününü göstereceğiz. Bakalım nasıl oluyormuş. He bu arada sakın aşık olayım deme. Bence öyle bir şahsiyete aşık olmazsın ama.
Leya: Kim ben mi? Merak etme o pisliğin nesine olayım?
Tuana: İyi o zaman. Dersten sonra konuşalım. Uyar mı?
Leya: Bana uyar.
Hilal: Benim işim var.
Leya: İş mi, ne işi?
Hilal: Bildiğin iş.
Tuana: Çalışıyorsan akşam iş çıkışı konuşuruz.
Leya: Sen çalışıyor musun?
Hilal: Evet.
Leya: Ama küçüksün daha.
Tuana: Ders bir canım teksen kimseye muhtaç olmak istemiyorsan kendi başının çaresine bakmalısın.
Leya: Çağan gibi.
Tuana: Çağan kim?
Leya: İşte o. Peki ya sen?
Tuana: Ben benim.
Hilal: Adını soruyor.
Tuana: Tuana.
Leya: Teşekkür ederim Tuana.
Tuana: Önemli değil.

Sonra Tuana sağ tarafımızdaki sıra halinde dizilmiş sıralardan birine oturdu. Ben ondan yardım isteyecekken o bana sormuştu. Aceba anlamış mıydı? Ya da sadece öylesine miydi? Bilmiyorum ama galiba şimdiden kendimi biraz daha güçlü hissediyordum. Tuana çok güçlü duruyordu. Hilalin de dediği gibi çok şey yaşamış olmalı. Belki bir gün anlatır.

Değişen HayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin