35. Bölüm

637 24 0
                                    

Leyadan
Yine dışarıdan Hilalin sesi geliyordu. Anlaşılan Mira kedisiyle yaramazlıklar yapmıştı.

Hilal: Mira kızım gel buraya. Su suyu sevmiyor diye sen niye kaçıyorsun?

Bu arada Su Miranın kedisi. Şu anda evin içinde dört dönüyorlar. Hilal vazgeçmişe benziyordu. Yanıma gelip söylenmeye başladı.

Hilal: Leya görüyor musun ne yaptığını? Şurada babamın doğumgününe beş saat kalmış. Benim minik farem sudan kaçıyor.

Onun bu haline sadece gülümsemiştim. Kapı zilinin sesini duymasıyla Mira ve Suyun dışarı fırlaması bir oldu.

Mira: Babam geydi. Babam geydi.
Hilal: Kim o demeden açma.

Hilal sadece kendi kendine bağırıyordu. O sırada Deniz kucağında Mira ile içeri girdi. Elindekileri masanın üzerine koyarak

Deniz: Aşkım süsleme için malzemeleri getirdim. Ee siz ne yapıyorsunuz?
Hilal: Hanfendiyle uğraşıyoruz. Suya girmiyor.
Deniz: Babacım sen niye suya girmiyorsun? Çok seviyordun hani?
Mira: Haya seviyoyum. Ama Su sevmiyoy.

Mira çok tatlı konuşuyordu. Deniz huyuna giderek

Deniz: O zaman biz de Suya sevdiririz.
Mira: Nasıy?
Deniz: Gel bakalım.

Deniz banyayo girerek suyun içine ip yumağı bıraktı. Su bunu görünce onu almak istedi. İçine atladı.

Deniz: Bak şimdi sıra sende.

Mira hiç zorluk çıkarmadan suya girdi.

Hilal: Bu kadar mıydı yani? Beni uğraştırdığına değdi mi?

Hilal tatlı tatlı sitem ederken Denizin yanağına bir öpücük kondurdu ve odasına gitti.

Mira banyodan çıkmıştı. Küçük bornozunun içinde çok sevimliydi. Su da ıslanmış tüyleriyle sevimli duruyordu. Annesi üstünü giydirdikten sonra saçlarını tarıyordu ki kapı sesiyle Mira yerinden fırladı. İçeri Tuanagil girdi. Çağan sırıtıyordu. Tuana da kızmış halde kendi kendine söyleniyordu. Eylül de minik elleriyle babasının elini tutuyordu.

Leya: Noldu Tuana?
Tuana: Sizce ne olmuş olabilir?
Çağan: Eylül birinin telefonuna sızmış.

Arkadan gelen Deniz

Deniz: Yine mi?

Çağan aynı yüz ifadesiyle kafa salladı. Eylül tam annesinin kızıydı. 9 yaşında olmasına rağmen teknolojiyle baya ilgiliydi. Her hafta hiç aksatmadan birinin telefonunu hacklerdi.

Tuana: Hala gülüyorsun Çağan. Bu kaçıncı oldu kızım? Dört mü beş mi?
Eylül: Anneciğim seni de biliyoruz.

Bunun üzerine biz de güldük. Tuana da en az Eylül kadar kişinin telefonuna girmiştir. Sizin de bildiğiniz üzere Hilal için de yapmıştı böyle bir şey. Hilalin kolundaki saate baktığında

Hilal: İki saat sonra babamgil gelecek. Hadi hala duruyoruz. Hiçbir şey hazır değil.
Tuana: Sakin ol.
Deniz: Hemen hallederiz.
Hilal: Tamam o zaman başlayalım.

Hep birlikte evi süsledik. Sipariş ettiğimiz pasta da gelmişti. Sonra da Saniye ana, Alara, Özgür, Esat ve Defne gelmişti. Hepimiz süslenmiş gelmelerini bekliyorduk. Telefonuma gelen mesajla ışığı kapatıp bekledik. Kapının açılmasıyla hep beraber bağırdık.

"İyi ki doğdun şef... "

Şef tabi hiç beklemiyordu. Yağız onu bir bahaneyle buraya getirmişti. Şaşkınlığı yüzünden de okunuyordu. Hemen Mira dedesinin kucağına atlayarak

Mira: İyi ki doydun dede.

O kelimeyle herkes güldü. Sonra sırasıyla herkes şefin doğum gününü kutladık. Pastalarımızı yedikten sonra ilk hediyeyi Hilal vermişti. Daha doğrusu bulmuştu.

Hilal: Canım babam seni çok seviyorum. Sana hediye ne alabilirim diye düşündüm. Sonunda hediyeden daha güzel bir şey buldum. Yaz'ı.

İçeriye 17 yaşlarında bir kız girmişti. Hilalin neredeyse her gün bulmaya çalıştığı kız. Şefin bir zamanlar her gün gittiği yetimhanedeki bir kız. Şef onu kendi kızının yerine koymuş. Ama sonra ona da ulaşamamış. Tabi Hilal bunu öğrenince durmadı ve bu kızı aradı. Sonunda da buldu.

Duygulu dakikaların ardından bizler de hediyemizi verdik. Sonra Eylül ekrana bir video yansıttı. Neredeyse bütün güzel anılarımız vardı. Onları izlerken baya güldük. Video bitince bana dönerek

Eylül: Leya teyze sen ne zaman söylemeyi düşünüyorsun?
Leya: Neyi canım?

Aslında kastettiği şeyi biliyordum. Kulağıma söyleyince emin oldum. Tuana gibi hiçbir şey gözünden kaçmıyordu.

Yağız: Neyi hayatım?
Leya: O zaman hazırsanız söylüyorum.
Tuana: Söyle.
Leya: BEN HAMİLEYİM!

Herkes şaşırmıştı tabi. En çok da Yağız. Donakalmıştı. Yanağına dokunarak

Leya: Aşkım iyi misin?
Yağız: Leya sen ne dedin?
Leya: Baba oluyorsun.

Bunu söylememle beni döndürmesi bir oldu. Ondan sonra beni kanepeye yatırarak

Yağız: Senin dinlenmen lazım.
Leya: Yağız. Çocuk daha bir haftalık. Sanki hemen doğuracağım.
Yağız: Olsun sen sakın kımıldama. İstediğin bir şey varsa bana söyle. Aşeriyor musun yoksa?
Çağan: Yağız ne aşermesi abi daha çocuk nokta kadar bir şey.

Sonunda Yağızı dünyaya döndürebilmiştik. Ama benim hala kalkmama izin vermiyordu. Sadece kanepede oturuyordum. Yanımdan da bir dakika ayrılmıyordu tabi. Anlaşılan bu dokuz ay çok zor olacak.



Değişen HayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin