16. Bölüm

720 33 9
                                    

Tuanadan

Çağan gelince oyuna devam ettik. Bana kalırsa etmezdim ama ısrar ettiler. Bu sefer Çağan Leyaya soracaktı.

Çağan: D mi C mi?
Leya: C.

Ben Leyanın doğruluk diyeceğini tahmin etmiştim. Sonuçta sakladığı bir şeyi yoktur.

Çağan: Sen dışarıya çıkıp herkesin duyacağı bir ses tonu ile ben aşık oldum de.
Yağız: İntikam!
Çağan: Aynen.
Leya: Sanki çok zor bir şey. Yaparım ne var?

Leya bunu dedikten sonra hep birlikte dışarı çıktık. Biz tabi Leyanın yanında durmuyorduk. Herkesin duyacağı bir sesle

Leya: BEN AŞIK OLDUM.

Leya bağırdıktan sonra herkes ona baktı. Aslında onun mahallesi olduğu için yapacağını sanmıyordum. Leya bize dönerek oldu mu anlamında kaş göz yaptı. Çağan da kafasıyla oldu dedi. Sonra da içeri girdik. Oralı olmadan Leyaya

Tuana: Annen baban duyunca ne yapacaksın?
Leya: Neyi?
Tuana: Kesin komşularınızdan biri söyler.

Leya hiç bunu düşünmemiş gibi

Leya: Ben onu hiç düşünmemiştim.
Yağız: Oyun oynadığımızı söylersin. Olur biter.
Leya: Mantıklı.
Deniz: Tamam kaynatmayın. Çağan döndür.
Çağan: Tamam.

Deniz: D mi C mi?
Hilal: D.
Deniz: Hayatında en önemli kişi?

Hilal yüzüne hafif bir tebessüm koyarak hiç düşünmeden

Hilal: Babam.

Düşünmeden edemedim. Çünkü Hilal kendi evinde kalmak istemiyordu. Eğer babası varsa- Babası nerede bu kızın? Aklımdaki soruları düşünürken Çağan bana soru sordu.

Çağan: Hangisi?
Tuana:Efendim?
Yağız: Ooo uçmuşsun sen sıra sizde.
Tuana: C.
Çağan: Seni biraz bekleteceğim. Leya benimle bir gelir misin?

Leyayla birlikte gittiler. Geldiklerinde Çağanın elinde bardak vardı. Bana uzatırken

Çağan: Kola, fanta ve ayran karışımı. En az yarısına geleceksin.

Elinden alarak içmeye başladım. Tadı gerçekten kötüydü. Ama kendimi zorladım.

Çağan: Eğer çok kötüyse bırak.

Çağanı duymamış gibi yaparak devam ettim. Sonra Çağan yeterli diyerek ağzımdan bardağı aldı.

Tuana: Ne yapıyorsun?
Çağan: Hepsini bitirecektin.
Tuana: Yani?
Çağan: Ben de içmek istiyorum.

Bu çocuk şaka gibiydi. Bana verdiği cezayı neden kendine de uyguluyordu aceba?

Deniz: Değişik ya.

Çağan bir yudum aldıktan sonra tekrar içmeye başladı.

Çağan: Fena değilmiş.
Tuana: Saçmalama. Kötü hem de baya bir kötü.
Çağan: Bence denenir.

Herkes bakışlarını Çağana atarken ben de attım. Biraz daha devam ettikten sonra eve gitmek için Leyadan ayrıldık. Ben Yağız Hilal ve Çağan yürüyorduk. Deniz orada kalacağını söyleyip bizimle gelmemişti. Bir süre sonra Çağanla da yollarımız ayrıldı. Eve gelince kitabımı alarak bir tane daha maddeyi karaladım: arkadaş edinmek.

Bu maddeyi yazarken hiç bir inancım yoktu. Ama bugün gerçekten arkadaşlarım olduğunu hissetmiştim. Hayatıma artık başka kişiler de girmişti.

Hilalden
Odama girdikten sonra babamı düşündüm. O şimdi neredeydi aceba? Beni özlüyor mu aceba? diye sorular aklımdan geçerken aynı zamanda küçükken çekindiğimiz bir fotoğrafa dalmıştı gözüm. Fotoğrafın üstüne birkaç tane damlanın düşmesiyle ağladığımı farkettim. Elimle sildikten sonra babamın fotoğrafına sarılarak uyumaya çalıştım.

Sabah kalktığımda hazırlandım. Çantamı bir elime alarak aşağı indim. İndiğimde masanın üstü yiyeceklerle doluydu. Yakınına yaklaştığımda bir tane de kağıt parçası gördüm.

"Basketbol hocası çağırdı beni. Yağızın da bir işi varmış. Sen kahvaltını et."

Okuyunca yüzüme bir gülümsemenin yerleştiği farkettim. Annem bile kahvaltı hazırlamıyordu bana. Ama daha düne kadar hayatımda olmayan bir kişi bunu yapmıştı. Hemen sandalyeye oturarak yemeye başladım. Masayı topladıktan sonra evden çıktım. Okula girdiğimde salak kızlar alaycı bir şekilde

:Vay vay Hilal hanım hoşgeldiniz. Normalde bu kadar geç kalmazdınız.
: Galiba yatak rahat geldi.

Onlara takmadan yürümeye devam ettim. Bu gerizekalılara uymayacaktım tabi ki. Ta ki Ela denen o salak babamı katıncaya kadar

Ela: Yoksa rüyanda babanı mı gördün?

Bu sözüyle gerçekten sinirlendirmeyi başarmıştı. Durdum ve ona doğru yaklaştım.

Hilal: Galiba sen de cici babanı ikna edemedin notlarının yükselmesi için.

Sinirlendiği yüzünden belli oluyordu ama göstermemeye çalışarak

Ela: İstemedim tabi ki öyle bir şey.
Hilal: Tamam o zaman yerdeki kağıtlarını topla istersen.
Ela: Kör falan mı oldun? Yerde kağıt yok.
Hilal: Öyle mi ama notların yerlerde. Üstüne basmayım şimdi.

Denizden
Okula girdiğimde Hilali gördüm. Yanına yaklaşıyordum ki kızların laf attığını duydum. Ama Hilal onları resmen mors etmişti. Yüzü mosmor şekilde Ela yanında ayrılmıştı Hilalin. Hilal yüzüne yerleştirdiği zafer gülümsemesini kaldırarak yürümeye devam etti. Ben de arkasından gidiyordum.

Hi! Naber? Yeni bölüm geldi. Fikirlerinizi merak ediyorum. Kendinize iyi bakın...





Değişen HayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin