0.2

98 5 1
                                    

Nasılsıınıız?

Keyifli okumalar aşklarım.

.............

Alena Karahan

Sabah alarmın sesiyle uyandım demek isterdim ama annemin bütün ülkeyi uyandırabilecek sesiyle gözlerimi hafif araladım. Gerçekten sabah sabah benimle derdiniz neydi?

"Engin biz bunu yapamamışız. Yok yani, olmamış bu. Bir Dolunay'ıma bak, bir ikizlerime bak. Bunu bence karıştırdık biz hastanede." Annem başımda dikilmiş babama söyleniyordu. Babamda kapının oralarda bir yerlerdeydi sanırım.

"Hadi rahat bırak kızı birtanem. Biraz daha uyusun, ben bırakırım onu okula."

"Ay hemen koru kızını. Yemedik." Gözlerini devirdiğini hissetmiştim.

"Birtanem şuan çocuğunu kıskanıyorsun farkında mısın?" Derin bir nefes alıp, gözlerimi kapattım. Bu seste uyurdum bence.

"Git kızını okula bırak sen Engin!" Babamın odaya girdiğini adım seslerinden duyuyordum.

"Kızımı bırakıp eve dönebilirim." Babamın muzip sesiyle gözlerim sonuna kadar açıldı. Yattığım yerden doğruldum.

"Yeter be! Gidin kavga mı ediyorsunuz, ne yapıyorsanız dışarda yapın! Odamı salın artık!" Annem ellerini beline koyup bana doğru döndü.

"Ne cırlıyorsun be!" Gözlerimi kısıp, sesli bir nefes verdim.

"Allahım daha doğmadan ne gibi bir günah işlemiş olabilirim de beni, Müge Karahan'ın kızı olarak dünyaya gönderdin!" Annemin kaşları çatıldı.

"A-ah delinin zoruna bak! Herkes Müge Karahan'ın kızı olmak ister. Bu da yerini beğenmiyor!"

"Evet anneciğim, çok haklısın. Herkes senin kızın olmak için başvuruda bulunuyor hatta, biliyor musun?" Kapıdan gelen sesle Dolunay'a döndüm. Kapının pervazına yaslanmış alayla anneme bakıyordu. Annem çatık kaşlarıyla ona döndü.

"Ben az önce bu çirkini mi savundum? Yazıklar olsun bana. Biz bu ikizleri toptan yapamamışız Engin. İlk ikizlerde zirve yapıp bırakacaktık." Babam annemin sırtına elini koyup dışarı çıkardı. Bize göz kırptığında, Dolunay'la birbirimize bakıp güldük.

Kendimi yeniden yatağa bıraktım. "Tekrardan yatarsan eşofmanını keserim, eteğini giymek zorunda kalırsın Alena! Kalk çabuk." Saniyesinde geri yerimde doğruldum. Süslü manyaktı, yapardı.

"Hele bir eşofmanıma dokun süslü, hele bir dokun! Bütün tuvallerini alır çöpe atarım!" Beni takmayarak, odanın içine girip koltuğun üzerindeki kıyafetlerime yöneldiğinde, hışımla ayağa kalktım.

"Sen benim elime çok pis düşersin süslü!" Kolundan tutup odanın dışına attığımda bana sahte bir gülümseme yolluyordu. Kapıyı suratına çarpıp derin bir nefes aldım. Bütün tuvallerini çöpe atacaktım!

Bütün yemek boyunca Dolunay'ın tehditinin acısını çıkarmıştım. Annem ve babam en sonunda beni masadan kovmuşlardı. Bende kalkarken yanlışlıkla sütümü Dolunay'ın üstüne devirmiştim. Çok yanlışlıkla olmuştu.

Dolunay evde kocaman bir çığlık atıp üstüme yürüdüğünde koşarak evden çıkmıştım. Yaklaşık 10 dakika sonra hazırlanarak dışarı çıkan Dolunay bana sert bir omuz atıp yanımdan geçmişti. Geç kaldığımız için Selim abi bırakacaktı bizi.

Okulun önünde durduğumuzda hemen arabadan inip koşarak okula girdim. Dolunay bana hâlâ sinirliydi. Gözlerimi kısaca etrafta gezdirdiğimde çardakta oturmuş Uzay ve Ege'yi gördüm. Uzay da beni görünce el salladı. Adımlarımı o tarafa yönlendirdiğimde Dolunay arkamdan geliyordu. Çoğu gözün bize çok da iyi bakmadığının farkındaydım ama umursamıyordum.

ikizlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin