BÖLÜM 2

1.9K 121 31
                                    

Jeon krallığı ve Park krallığı karar vermişti,
'Bir hafta sonra mühürlenecekler.'

...

"Baba izin ver prens jimin ile düğün öncesi yalnız konuşalım."

Kral jeon önce tereddüt etse de sonra kabul etmişti.
"Park kralına haberci gönder eğer kabul ederlerse yarın krallıklarına gidip görüşebilirsiniz."

Prens jungkook gülümsemişti.
"Teşekkür ederim baba."

Her ne kadar yalnızlarken baba diye seslense de yanında başkaları varken kral jeon diye sesleniyordu.
Jungkook babasının önünde saygıyla eğildikten sonra haberci göndermek için şahsi hizmetçisi namjoonu çağırmıştı.

Namjoon onun şahsi hizmetçisi olmasının yanı sıra küçüklük arkadaşıydı. Alfa namjoonun ailesi kral ve kraliçeye hizmet ettikleri için birlikte büyümüşlerdi.

"Namjoon park krallığına bi haberci yolla yarın vita prens jimin ile tek başıma buluşmak istediğimi söyle. Şimdi yola çıksın saat akşam altı, iki saate kadar varır."

"Tamam prens jungkook, başka bi isteğiniz var mı?"

"Hayır."

Namjoon eğilip prens jungkookun yanından uzaklaşmıştı.

Prens jungkook, prens jimini jeon ordusunun başındaki asker yoongi ve eşi omega hoseok ile konuşurken görmüştü. Omega hoseok eşi için park krallığından ayrılıp jeon krallığına yerleşmişti ve yakın arkadaşı prens jiminin ufak bir portresini odasına koymak istemişti yoongi de izin vermişti. Prens jungkook, o portrede görüp etkilenmişti prens jiminden. Başlarda inanmamıştı gerçek olduğuna bir ressamın hayal dünyasından çıktığını düşünmüştü. Sonra sorduğunda öğrenmişti park krallığının prensi olduğunu. O zamandan beri etkileniyordu prens jiminden.

Bir kaç hafta sonra babasının kendisini evlendireceğini öğrendiğinde çok üzülmüştü. Aklı hala gördüğü portredeki melek kadar mükemmel görünen jimindeydi. Park krallığıyla görüşmeye gideceğini duyduktan sonra babasına sormuş ve prens jimin ile evleneceğini öğrenmişti.

JIMIN

Sabah kapımın tıklanması ile uykumdan uyandım. İçeri giren jin hyung ile yatakta dikleştim.

"Prens jimin, kral park sizi küçük salonda bekliyor."

"Tamam seokjin hyung."
Omega seokjin her ne kadar hizmetçim olsa da ona yalnızken hyung diye çağırıyordum. Hoseok hyung gittiğinden beri sadece seokjin hyungla ikimiz kalmıştık arkadaş. Her ne kadar hoseok hyungu özlesem de ziyarete yanına gidememiştim.

Seokjin hyung saygıla eğilip dışarı çıktı.

Oflayıp derin bir nefes aldım. Nerden çıkmıştı şimdi sabahın köründe salonda buluşmak.

Direk adımlarımı banyoya yönlendirip elimi yüzümü yıkadım. Üstümdeki sabahlıkları çıkartıp her zaman giydiğim beyaz ve üzerinde altın sarısı işlemeleri olan hanbokumu giydim. Aynanın karşısına geçip saçlarımı taradıktan sonra odamın kapısına vurdum. Kapıda bekleyen askerler kapıyı açınca uzun koridorda küçük salona doğru yol aldım.

Babam her zamanki gibi tekli koltuğuna kurulmuş elindeki şifalı bitkilerden yapılan çayını içiyordu. Salona girince kafasını bana çevirdi ve karşısındaki koltuğa oturmamı işaret etti. Ağır adımlarla ilerleyip oturunca bana dönüp konuşmaya başladı.

"Oğlum jimin, biliyorsun sen dünya üzerindeki tek vitasın, neslinin devam etmesi için bir deltayla mühürlenmelisin..."

Evet şuan tam olarak yıllardır başlamasından korktuğum konuşma oluyordu.

"...ve jeon kralının oğlu prens jungkook ve sen delta ve vita neslini devam ettirebilecek tek insanlarsınız..."

19 yaşıma kadar geçirdiğim tüm kızgınlıklarımda cinsel ilişkiye girmediğim için kurdum delta kelimesini duyduğu anda hareketlenmişti. Her ne kadar ben istemesemde sonsuza kadar yalnız kalabileceğimi sanmıyordum zaten, eninde sonunda evlendirilecektim. Bunun bir alfayla değilde deltayla olması kurdum için daha sağlıklıydı. Bu yüzden karşı çıkmamıştım.

"... Kral jeon ile görüştüm bir hafta sonra sizin düğününüzü yapacağız. Dün akşam jeon krallığından bir haberci geldi ve prens jungkookun bugün seninle burda görüşmek için izin istedi, bende kabul ettim. Iki üç saat sonra burda olur."

Ne demem gerektiğini bilmiyodum. En azından babam bana sorabilirdi. Tabi bunu yüzüne söyleyemezdim.

"Tamam. Izniniz olursa odama gidip hazırlanmak istiyorum."

"Gidebilirsin."

Babamın önünde saygıyla eğildikten sonra hızlıca salondan çıktım. Merdivenlerin başında seokjin hyungu görünce yanina ilerleyip benimle gelmesini istedim. "Hyung benimle gelir misin? Konuşalım." "Tabiki de prens jimin"

Sarayda kendime özel bir binam vardı ve buraya giriş izni olan seokjin hyung, kapıdaki özel eğitilmiş iki omega asker, bir doktor ve iki tane yardımcı. Bu kadar önlemin sebebi ise vita olmamdan kaynaklıydı. Taktığım feromon bastırıcı kolye olmasa tüm sarayı anında etkim alabilecek kadar baskın bir kokum vardı.

Seokjin hyungla birlikte kendi binama giriş yaptığımızda onu hemen odama çekiştirdim. Odama geldiğimizde onu hemen bahçeyi gören kocaman camın önündeki koltuğa oturttum.

"Hyung... babam babamla konuştum. Beni evlendireceğini söyledi."

Seokjin hyungun yüzüne baktığımda şaşırmadığını gördüm.

"Hyung biliyor muydun yoksa?"

"Dün öğleden sonra kral döndüğünde bize haber vermişti. Sana söyleyemedim çünkü hazılıklar başlamıştı ve bu yüzden yanına gelemedim. Sabahta kral parkın seni bu yüzden çağırdığını tahmin ettim ilk ondan duyman daha doğru olur diye söylemedim."

"Hyung jeon krallığının prensi delta jungkook ile evlenicekmişim. Iki üç saat sonra buraya benimle tanışmak için gelicekmiş hazırlanmadan önce sana hakkında bişey biliyor musun diye sormak istedim. Çünkü jeon krallığı ile bayağı ilgilisin."

Göz kırpıp imayla baktığımda utanıp kafasını eğmişti.

"Varlığı blinen tek delta ve tüm omega ve betalarında hayali. Çok yakışıklı olduğunu duydum. Oldukça heybetli ve kaslı bir bedeni olduğu söylenir. Bir bakışıyla tüm herkesi kendine aşık edebilecek kadar güzel gözleri olduğunu söylüyorlar."

Gerçekten seokjin hyung dedikodunun sınır noktasıydı ,onunla herkes hakkında konuşabilirdiniz. Üstünüzden uçak kuşun tüm göç hayatını anlatabilirdi nerdeyse.

...

"Omega seokjin tacımı da takmama yardımcı olur musun?"

Yanımda iki yardımcı olduğu için seokjin hyunga böyle seslenmek zorundaydım.
Seokjin hyung özel yapılmış altın, elmaslarla ve amentist taşlarıyla süslenmiş tacımı başımın üstüne sabitledi. Her ne kadar takmaktan hoşlansamda kafamda ağırlık yaptığından dolayı boynum ağrıyordu. Birazdan prens jungkook gelicekti ve bizim için kış bahçesini ayarlamışlardı. Yavaş yavaş havalar ısınsa da bu zamanlarda kış bahçesi çok güzel görünürdü. Yeni açan çiçekler ve meyve ağaçları vardı.

Kendime son bir kez baktığımda bir sorun olmadığına karar verdim. Kapı iki kere tıklandıktan sonra açıldı ve kapıdaki asker yüzüme bakmadan kafası eğik bir şekilde konuştu.

"Prens jimin, jeon krallığından prens jungkook gelmiş. Kış bahçesindeymiş."

"Tamam, çıkabilirsin."

Hızlı adımlarla binamdan çıktıktan sonra sarayın içinden gidilen kış bahçesine doğru yol aldım. Bir kaç dakika sonra vardığımda kapıdaki iki askere işaret verdim ve kapıyı açtılar.

...

Herkese merhabalar. Bu benim yazdığım ilk kitap. Aslında kitap yazma fikri hiç yoktu ama arkadaşım BTS_ARMY_384 yumi'nin gazına geldim. Nasıl oldu ben de bilmiyorum. Beni desteklediğin için teşekkür ederim. 💜

Bindik bi alamete gidiyoz kıyamete...

Amethyist || JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin