1. BÖLÜM "UZUN BOYLU ADAM"
fall out boy - centuries
📍 MARIN HOTEL ISTANBUL
2021Karanlığın hüküm sürdüğü sokağı aydınlatan siyah arabanın farları oldu. Sessizliği yaran motor sesi iyice yaklaştıktan sonra durulmuş, arabanın sürgülü ön kapısı açılmıştı.
Arabanın siyah filmli camından içerisi gözükmüyordu. Rose arabaya bindi ve kapı yeniden kapandı. "Selam." dedi oturduktan sonra, çantasını kucağına alıp bacak bacak üstüne atarak.
"Hoş geldin." Rose'un selamını alan Psy oldu. "Çok güzel görünüyorsun."
"Sen de öyle."
Rose, "Sen bir şey söylemeyecek misin?" dedi yan koltuğunda düşünceli bir şekilde oturan Uğurcan Çakır'a dönerek. Çakır, yavaşça bakışlarını Rose'a çevirdi ve kısaca, "İyisin." dedi.
"Allah razı olsun." dedi Rose dalga geçerek. Yol boyunca Psy ve Rose kendi aralarında konuşmuş, Çakır ise her zamanki gibi sessizce oturmuştu.
Otele geldiklerinde onları karşılayanlar Merih Demiral ve Abdülkadir Ömür olmuştu. Merih, Kocaeli ve İstanbul'da birçok işletmeye sahip zengin bir yatırımcıydı. Abdülkadir ise hem Uğurcan'ın hem de Merih'in en yakınlarındaki çalışanlarından biriydi.
Çakır, Rose ve Psy otelin balo salonuna indiklerinde kendileri için ayrılan masaya geçtiler. Masa 8 kişilikti. Dorukhan Toköz ve Rıdvan Yılmaz masada önceden yerlerini almışlar, kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı. Çakır, Rose ve Psy sandalyelere oturduklarında Rıdvan ve Dorukhan'ı kısaca selamladılar.
Loş ışıkla aydınlatılan salonda slow bir müzik çalarken, sahnede birkaç çift müziğin ritmine ayak uydurarak dans ediyordu. O sırada girişteki kalabalığın arasından sıyrılarak Çakır, Rose, Psy, Dorukhan ve Rıdvan'ın oturmakta olduğu masaya doğru yaklaşan üç kişi göründü. Bu yüzler, masada oturan hiç kimseye tanıdık değildi. Ortadaki adamın yanında iki kadın vardı, adam o kadar uzundu ki kadınların boyu gayet normal olmasına rağmen onun yanında kısa görülüyordular.
Üçlü masaya iyice yaklaştığında masadakiler birbirlerine bakındılar.
Uzun boylu adam ve arkadaşları masaya gelip kendileri için ayrılan sandalyelere otururken, adam "Masa 17 burası, değil mi?" diye sordu kalın sesiyle. Rıdvan hemen, "Evet evet, burası." diye yanıtladı.
Üçlü masaya oturduğunda masada boş yer kalmamıştı. Aralarındaki sessizliği bozmak adına Dorukhan, yeni gelenlere "Sizi daha önce burada görmemiştik. Yenisiniz sanırım?" diye sordu.
"Yeniyiz." dedi kumral kadın. "Uzun bir süredir Londra'da bulunuyorduk işlerimiz dolayısıyla."
"Ne işle meşgulsünüz?"
"İşletme sahibiyiz diyelim."
"O zaman herkesi işletiyorsunuz?" diye bir espiri yaparak gergin olduğunu düşündüğü ortamı yumuşatmaya çalışan Rıdvan, espirisine kimsenin gülmemesiyle beraber kendi de gülmeyi bırakıp arkasına yaslandı.
"Sayılır." diye yanıtladı onu esmer kadın.
"Peki ya siz?" Bu kalın sesin sahibi, uzun boylu adamdı. Sorusunu Çakır'a yöneltmişti.
Çakır soğukkanlılıkla, "Oto galeri işletiyorum." diye yanıtladı bu soruyu.
Saniyeler dakikalara, dakikalar saatlere dönüşmüştü. Aralarında uzayıp giden sohbetin ardından gece iyice çökmüş saat de epey geç olmuştu. Çakır, ortamın gürültüsüne daha fazla katlanamayacağını anladığında otelin terasına çıkmak üzere ayaklandı.
Uzun boylu adam da peşinden ayağa kalkıp onu takip etmeye başlamıştı. Otelin terasına geldiklerinde Çakır korkulukların karşısına geçip kollarını korkuluklara yasladı ve şehri izlemeye başladı.
Şehrin ışıkları, hayatın hengamesine fark etmeden kapılıp kendi karanlığına gömülen insanlığı aydınlatmak istermişcesine parlıyordu. İstanbul, geceyi koynunda uyutan şefkatli bir anaydı.
Ayak sesleri yükseldikçe birinin kendisine yaklaşmakta olduğunu anlayan Çakır yavaşça kafasını çevirerek arkasına baktı. Uzun boylu adam karşısında dikiliyordu.
Uzun boylu adam, siyah ceketinin cebinden çıkardığı sigara paketini açıp Çakır'a uzatırken "Sanırım sen de kalabalıklardan pek hoşlanmıyorsun?" dedi sorar gibi.
Çakır, paketten bir sigara alıp dudaklarının arasına götürürken, "Öyle." diye mırıldandı.
Uzun boylu adam gümüş zipposuyla Çakır'ın sigarasını yaktıktan sonra kendi sigarasını da yakıp zippoyu cebine attı. Dudakları arasındaki sigarayı içine çekerken yanakları içe çökmüş, uzun yüzünün kemikleri iyice belirginleşmişti. "Fazla sessiz birisin." dedi Çakır'a bakmadan.
Çakır kafasını yana çevirip uzun boylu adamı gözleriyle süzdükten sonra, "Senin de benden aşağı kalır yanın yok." dedi iğneleyici bir sesle.
Uzun boylu adam güldü. "Belki de benziyoruzdur birbirimize."
"Öyle mi?" derken yüzünde anlamsız bir gülüş vardı Çakır'ın. "Birbirimizi tanımıyoruz."
"Tüm akşam aynı masada oturup tanışamayan tek salak bizler olmalıyız." dedi uzun boylu adam gülerek. Ardından sigarasını sol eline alıp diğer elini tokalaşmak için uzattı ve "Ben Altay." dedi. "Altay Bayındır."
Çakır adamın elini tutup gözlerinin içine bakarken adını söyledi: "Uğurcan Çakır."
Bu tanışma, bir başlangıcın habercisi, bir miladın ta kendisiydi.
⚜️
![](https://img.wattpad.com/cover/276378694-288-k469237.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mafya | altay bayındır x uğurcan çakır
Fanfictionve intikam hırsı, aşka yenildi. uğurcan çakır x altay bayındır 06-07-21, rosie.