~3~

770 51 2
                                    

Ah, hadi ama daha ne kadar bekleteceksin?
Castiel, Myers Caddesi'nde loş bir sokak lambasının altındaki bankta yaklaşık 10 dakikadır oturuyordu.
Umarım bir işler çevirmiyorsundur Dean Winchester. Buraya gelmekle ne halt ediyordum ki zaten? Muhtemelen şuan evimi karıştırıyorsundur. Tam bir aptalım.
2 dakika daha bekledikten sonra Castiel gitmek için ayaklandı. Tam o sırada arkasındaki karanlık yoldan ayak sesleri geldi.
"Bakıyorum da gelmişsin. Oysa gelmeyeceğin konusunda emindim."
Karanlık suret gittikçe aydınlanmaya başladı. Kaçan kurbanın dedikleri doğruydu. Açık kahverengi saçları vardı, kısaydı. Vücudu kaslıydı ve formdaydı. Aralarında 1 metre kadar bir mesafe kalınca Castiel adamın hatlarını daha net görmeye başladı. Gözleri yeşilin en güzel tonundandı. Şehvetle parıldıyordu. Ayrıca yanaklarında çiller vardı.
Gerçekten çok güzel. Dijital resimden bile daha muhteşem olacağını düşünmemiştim.
"Benden ne istiyorsun? Seni yakalamak için bütün uğraşlara giren birinden?"
Dean gülümsedi.
"Yardımını. Sen gerçekten zeki ve yetenekli birisin Castiel. Sana zarar vermeyeceğim, tabi beni buna zorlamazsan."
"Sen bir katilsin Dean Winchester. Benim sana nasıl yardım etmemi bekliyor olabilirsin?"
"Sana yazdığım notta da söylediğim gibi hakkımdaki gerçekleri öğreneceksin. Ama bunun için bana güvenmen lazım. O insanları neden öldürdüm biliyor musun? Çünkü onlar ele geçirilmişti. Şeytanlar tarafından. Düşündüğün gibi satanist bir manyak değilim. Benimle gelirsen sana her şeyi gösteririm. Ve bu arada bana sadece adımla seslenirsen daha mutlu olurum."
Castiel bir an düşündü. Bir tarafı onunla gitmek istiyor, bir tarafı ise bunun bir tuzak olduğunu söylüyordu.
"Sen delisin."
"Evet sanırım öyleyim. Ama masum insanları öldürecek kadar değil. İnsanları kurtarmak, yaratıkları avlamak aile mesleğim gibi bir şey diyebiliriz. İnan bana Castiel, sana zarar vermeyeceğim. Göstereceğim şeylerden hâla etkilenmezsen gitmekte özgürsün. Bu dünyanın senin gibi başarılı kişilere ihtiyacı var. Ama beni yakalıyamayacağından emin olabilirsin. Evet ne diyorsun?"
Bir tarafı fena halde karşı çıksa da kararını vermişti Castiel.
"Seninle geliyorum."
"Ozaman beni takip et. Arabam birazcık uzakta sayılır. Bu arada beni aptal sanma. Yolda giderken kafana çuval geçirmem gerekicek. Her ne kadar beni bulamayacağınızı bilsem de gizli yerimin öğrenilmesini istemem."
Yaklaşık 300 metre yürüdükten sonra Dean'in arabasına vardılar. 67 model siyah bir Chevy Impala kullanıyordu.
"Ben geldim bebeğim."
"Az önce arabana bebeğim mi dedin yoksa ben mi yanlış anladım?"
"Ne oldu kıskandın mı? Bu arada sana altın bir kuralı hatırlatayım. Asla ama asla bebeğime zarar verme. O şirin suratından eser kalmaz bilesin." dedi Dean ve bagajı açtı. Bagaj kapağının içine bile pentagram çizilmişti. İçinde onlarca silah ve kesici alet vardı. Tuzu da unutmayalım.
"Sanırım hala deli olduğunu düşünüyorum Dean."
Dean gülümsedi. Dean'in gülümsemesi Castiel'ı ona karşı farklı hissetmesine sebep oluyordu. O kadar güzel di ki.
Dean çuvalı alıp Castiel'ın kafasına geçirdi ve çıkaramasın diye de iple bağladı. Castiel'ı arabanın arka koltuğuna yerleştirdikten sonra sürücü koltuğuna binip arabayı çalıştırdı.
Yolculuk bitmek bilmiyordu. Castiel da bir soru sormaya karar verdi.
"Bana neden bu işe bulaştığını açıklar mısın? Eğer onlar gerçekten şeytansa niye biri onlarla uğraşmak istesin ki?"
"Çünkü onlardan bir tanesi ailemi katletti. Kardeşimi de komada bıraktı ve Sammy hiçbir iyileşme belirtisi göstermiyor. Sürtüğün adı Coatlicue. Cehennemdeki şeytanların çoğu onu destekliyor. Ben ve ailem yüzyıllardır hayatlarını insanlara yardım etmeye adamış avcılardanız. Canavarlar gerçektir Castiel, ve ben onlarla savaşıyorum."
****
Araba yavaşlamaya başlamıştı. Bir süre sonra Dean arabayı park etti. Castiel'ın arabadan çıkmasına yardım etti ve çuvalı kafasından çıkardı.
Castiel etrafına baktı. Gerçi pek bir şey gözükmüyordu etraf karanlıktı ama sanırım bir deponun içindelerdi. İlerde sandalyede oturan biri vardı. Gerçi istediği için oturduğu söylenemezdi çünkü adam bağlıydı. Sandalye yere çizilmiş büyük bir pentagramın içindeydi. Dean adama doğru ilerlemeye başladı.
"İşte şimdi gerçeği öğreneceksin Castiel."
Adam geldiklerini görünce gözlerini açtı. Ağzına bez bağlanmıştı ve vücudunda çizikler vardı. Gülümsedi ve göz kırpmasıyla birlikte gözlerinin rengi değişti. Gözleri tamamen siyahtı, gözlerinin akı bile kalmamıştı. Castiel bunu görünce bir an loş ışığın bir yanılması olduğunu sandı ama gerçekti. Daha önce hayatında böyle bir şey görmemişti.
Dean şeytanın ağzındaki bezi çözdü.
"Konuşmaya hazırsındır diye umuyorum."
"Hayal kırıklılığına uğratmak istemezdim ama sanırım cevabım hayır olacak. Yanındaki seksi şey sevgilin mi yoksa? Bayağı şirinmiş."
Castiel bunu duyunca kızardı. Dean bunu görünce onun da yanakları kızarmaya başladı.
"Kapa çeneni. Coatlicue nerede?"
"Sen Azazel'ı öldürdükten sonra kendini cehennemin kralı gibi bir şey ilan etti. Kraliçesi desek daha doğru olur."
"Sanırım onun yardımcılarından biri olarak neler planladığını biliyorsundur?"
"Git kendini becer."
Dean elinde tuttuğu bıçak ile adamın göğsünü 30cm kadar derin bir şekilde kesti. Adam çığlıklar atmaya başladı.
"Yeter! Tamam söyleyeceğim! Sadece Ruby'nin bıçağını benden uzak tut!"
"Acele etsen iyi olur sinirlenmiş halimi görmek istemezsin."
Adam kan tükürdü ve sonra konuşmaya başladı.
"Tek bildiğim kesişen yol şeytanları ile ilgili planları olduğu! Onun başta gelen yardımcılarından biri olduğum söylenemez. Planlarını konuşacak kadar önemli bir rütbeye sahip değilim. Zaten bunu da bir kaç kişi konuşurken duymuştum."
"Sanırım bu bana şimdilik yeterli olur. Cehenneme dönerken iyi yolculuklar."
"Hayı-"
Dean adamın boğazını boydan boya kesti. Adamın ağzından ve kesilen boynundan parıltılar gelmeye başladı ve sonra her şey bitti. Adam -ya da şeytan- artık ölmüştü. Castiel'ın suratına kanlar fışkırmıştı ama o bunun farkında değil gibi ölen kişiye bakmaya devam ediyordu.
Dean, Castiel'a döndü.
"Artık bana inanıyorsundur umarım."
"E-evet."
Dean gülümsedi ve Castiel'a aralarında çok az bir mesafe kalana kadar yaklaştı.
"Sanırım bu orospu çocuğu haklıydı. Gözlerinin mavisi çok hoşuma gidiyor Castiel ve kanlıyken çok seksi görünüyorsun."
"Dean ne diyorsu-"
Dean bir adım daha öne giderek Castiel'ı öpmeye başladı. Castiel bi süre şoktaymış gibi kıpırdamadı ve karşılık vermedi ama sonra Dean'i itti. Dean'in gözlerine bakmaya başladı. Ne yapıyorsun der gibi. Ama sonra o yeşil denize karşı koyamadı ve Dean'i kendine çekti. Onun doymaksızın öpüşlerine karşılık vermeye başladı. Ondan gerçekten hoşlanıyordu sanırım. Bunu o dijital resmi gördüğünden beri inkar etmeye çalışıyordu ama artık anlamıştı. Ona karşı bir şeyler hissediyordu.
Dean daha şiddetli öpmeye başlayarak Castiel'ı arabasına doğru çekti. Arka koltukta uzanıp birbirlerinin üstünü çıkarırlarken bir yandan da öpüşmeye devam ediyorlardı. İkisi de sadece pantolonla kalana kadar birbirlerini soydular. Dean, Castiel'ın üstüne çıkıp onun boynunu öpmeye başladı. Küçük küçük öpücükler kondurarak karnına doğru ilerliyordu. Castiel küçük bir inilti sesi çıkardı. Bu Dean'i daha da gaza getirdi ve Dean Castiel'ın pantolonunu açmaya başladı.
"Seni seviyorum Cas."
"Biliyor musun adımın kısaltılmasından nefret ederdim. Şu ana kadar."
Dean gülümsedi
Seni seviyorum Dean Winchester.

Bu bölüm sanırım biraz geç geldi ama umarım beğenmişsinizdir :3 Sevişmeleri çok mu kısa oldu emin değilim ama nasıl devam ettiririm gerçekten bilemedim shdjg bu arada Shinedown - Call Me şarkısı resmen Dean ve Cas için yapılmış gibi şiddetle tavsiye edilir ayrıca ilk olarak youtube'a yazın aramalarda 2-3 video altta bu şarkının Destiel fan yapımı videosu var ve muhteşem. Çok uzatmadan herkese iyi günler ^~^

İntikam (Destiel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin