❛ kei tsukishima ❜
"Koç?" Kendi kendine fısıldadın.
Dördü de amcanı selamladı. Ukai tezgahın arkasına ilerlerken "Görüyorum ki yeğenimle tanışmışsınız!" dedi.
Kafaları karışmış gibi görünüyordu. "Yeğeniniz?" dedi Hinata.
Ukai basit bir "Evet." ile cevap verdi.
Seni dikkatle inceleyen gençlere baktın. "Hiç benzemiyorsunuz." dedi Hinata başını yana eğerek.
Siyah saçlı çocuk Hinata'nın kafasına vurdu. "Bugün kafana top falan mı çarptı? Koç onun babası değil. Herhalde benzemeyecekler." Siyah saçlı olan dükkandan çıktı, Hinata da onu kovaladı. Yeşil saçlı çocuk el salladı. "Sonra görüşürüz koç ve koçun yeğeni."
Gülümsedin ve sen de el salladın. Sarışın olan bir şey demeden dükkandan çıktı.
Ukai "Onları nasıl buldun?" diye sordu, yanındaki sandalyeye oturdu, paketten bir sigara çıkardı. Her ne kadar sigarayı elinden almak istesen de kendini geri tuttun. Çok yorgun görünüyordu, en azından bir tane almayı hak ettiğini düşündün.
"İyi görünüyorlar. Öğrencilerin olduklarını bile bilmiyordum."
"Karasuno'ya katılmayı düşündün mü?"
“Henüz kararımı vermedim." Dükkan kapısındaki AÇIK yazısını KAPALI olarak değiştirdin. Amcanla beraber perdelerin arkasından eve girdiniz. "Ne yemek istiyorsun?" diye sordun, buzdolabını açtın.
"Ne yaparsan yerim. Yarın gün boyu dükkana bakabilir misin?"
"Yarın hafta sonu. Takımın yanına mı gidiyorsun?" Bir kase et ve pilav aldın.
Ukai sigarasından bir nefes çekti, televizyonu açtı. "Hayır. Bir randevum var, sonra birkaç eski arkadaşımla buluşacağım. Sorun olur mu?"
Bir tava çıkardın. "Benim için sorun yok. Ama bana fazladan ödeme yapsan iyi olur."
Güldü. "Sen de amma fırsatçısın hee."
• • •
Mağazanın arkasına bir kutu şekerleme taşıdın ve boş rafları yeniden doldurdun. Bugün işler oldukça yavaş gidiyordu bu yüzden rafları yeniden dolduruyor ve telefona bakıyordun. Arada bir test çözüyordun. Okula gitmesen de sürekli kendi kendine öğrenmeye çalışıyordun ve girdiğin online dersler yardımcı oluyordu.
Cam kapıların açıldığını duydun. "Hoş geldiniz!" Sesini yükselttin, böylece seni duyabildiler. Boş karton kutu ile öne doğru yürüdün ve Hinata ile dünkü diğer üç çocuğu gördün.
İyi ki bugün daha iyi görünüyorum.
"İşte koçun yeğeni." Sarışın olan koridorda ilerlemeden önce mırıldandı.
"Benim bir adım var. "
"Koçun yeğeni, koç burada mı?" dedi Hinata.
Tezgahın arkasına doğru yürürken başını salladın. "Şu anda dışarıda. Acil mi?"
"Hayır, bekleyebilir. Sonra uğrarız. Ee adın ne?" diye sordu Hinata, tezgahtaki küçük atıştırmalıkları incelerken. Diğer çocuklar da dükkanın etrafına dağılmıştı, muhtemelen öğle yemeği için yiyecek bir şeyler arıyorlardı.
Yerleştirdiklerinin listesini kontrol ederken yanıtladın. "Ukai Y/N."
"Ben Shoyo Hinata. Birinci sınıfım. Voleybol takımında orta bloklayıcıyım!" dedi.
Yavaşça ona baktın. "Orta bloklayıcı mı dedin?" Boyunu inceledin. Oldukça kısaydı, sen bile ondan daha uzundun.
“Evet!" Gözleri neredeyse parıldıyordu.
Kıkırdadın. "Voleybolu seviyor gibisin."
"Gibi mi? Voleybola bayılıyorum!"
Ne kadar sevimliymiş bu yanağını ısırıcam.
"850 yen." Siyah saçlı olanın eşyalarını poşete koydun.
Sana parayı uzatırken "Adın ne demiştin?" diye sordu.
"Y/N. Senin?"
"Tobia Kageyama." Atıştırmalıkları aldı. "Birinci sınıf, pasör."
"Acele edin!" diye bağırdı Hinata.
Kageyama poşetini aldı. Kapıya doğru yürümeden önce "Görüşürüz." diye mırıldandı.
Sonra, yeşil saçlı çocuk eşyalarını tezgahın üzerine koydu. "Y/N mi? Çok şirin bir isim." dedi ve gülümsedi. "Ben Tadashi Yamaguchi, birinci sınıf, orta blokçu."
"Memnun oldum. 600 yen." dedin.
Sana parasını verdi ve poşeti aldı. "Ben de memnun oldum. Sonra görüşürüz!" Uzaklaşmadan önce gülümsedi ve el salladı.
Son olarak, uzun boylu sarışın tezgahın üzerine çörek ve süt koydu. Eşyalarını tararken "Senin de bir adın olduğunu varsayıyorum? 500 yen."
Sana parayı verdi. Düz bir sesle "Kei Tsukishima, birinci sınıf. Orta bloklayıcı." dedi.
Ona şok olmuş bir şekilde baktın. "Birinci sınıf!? O kadar uzunsun ki üçüncü sınıfta olduğunu sanıyordum."
Tsukishima'ya poşeti verdin. Hinata mağazadan çıkmadan önce "Görüşürüz Y/N!" diye seslendi.
Gittiklerinde sandalyeye oturdun ve yüzünü avuçlarının içine gömdün. "Mal mıyım ben ya. 'O kadar uzunsun ki' falan filan. Ama şimdi çocuk da deve gibi yani."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
convenience store | tsukishima x okuyucu
Fanfictionşunu belirteyim ki bu kitabı benden önce çeviren biri olmuş, ben de bunu kitabı yayınladıktan çok sonra fark ettim. ben de emek vererek çevirdiğim için kitabı yayımdan kaldırmak istemedim. sadece bu kitabın başka bir türkçe çevirisi wattpadde mevcut...