1.Bölüm

555 27 272
                                    

Yorum yaparsanız çok mutlu olurum, neler düşündüğünüz benim için önemli
:')💜


~





Bir hikâyeye nasıl başlanırdı asla bilmiyorum. Ama şu an tam da işe gitmeden önceki saatlerimi yine bisikletimle ilgilenerek geçiriyordum. Bazen dakikalarca ona baktığım, dalıp gittiğim oluyordu. Bisikletime aşıktım, en sevdiğim oyuncağımdı. Sahip olmayı en çok istediğim şeydi ve çalıştığım için, biriktirdiğim ek gelirle kendime bu kocaman oyuncağımı alabilmiştim.

Siyahtı bisikletim ve tam olarak yanında kilitli olarak bekleyende pembe bir bisikletti. Sahibini merak ediyor musunuz? Bencede etmelisiniz. Hikâyeyi benim ağzımdan dinleyeceksiniz ama bilinki, tüm olanların çoğu onun! üzerine kuruluydu.

Yurtta büyüyen, ailesi olmayan çocuklardan biriydim. Devletin bize belli bir yaşa kadar verdiği burs vardı, kimsesiz çocuklar için. Bir maaş sayılmazdı ama belli ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyordu. Fakat ben yinede kendimi çalışmak zorunda hissettiğim için okuldan çıktığım saatlerden sonra gece zamanlı bir işte çalışıyordum. Havaalanının içinde bir kafeteryada.

Daha çok gündüzleri kafeterya, geceleri bar denilebilirdi. Bu şehre geldiğinde ne yapacağını düşünen, gitmek için zor bir karar üstlenen veya bu kararından dönen insanlarla doluydu müşteriler ve her biri en az birer kadeh içmeden ayrılmazdı. Çok azı yiyecek bir şeyler sipariş ederdi.

Bir de kahveciler var tabii, sadece kahve için uğrayanlar çoğunluğu kapsıyordu. Bir havaalanı kafeteryası olmasına rağmen kahveleri çok iyiydi ve bazen benimde hoşuma giderdi. Bazen diyorum çünkü kahveyle pek aram yoktu yani orta derecede. Kola ve buna tezat sıcak yeşil çaylar daha hoşuma giderdi.

İnanamayacaksınız belki ama yurttaki odamda mutfak bölmesinde bulunan küçük bir dolap -bakın raf demiyorum, dolap- sadece ve sadece kahve için ayrılmış bir bölümdü. Nedenlerini zamanı geldikçe öğreneceksiniz, sabırlı olun.

En yakın arkadaşlarım Mark ve Haechan ve Renjun du yurtta. Onların odası yan taraftaydı ve 3 kişilik odada kalıyorlardı. Ben ise 2 kişilik. Benim oda arkadaşım kim mi? Jaemin. Oda arkadaşım diyemezdim ona çünkü o benim ailemdi. Kendimi bildim bileli bir o bir de ben vardık. 2 kişilikti bizim ailemiz.

Benden 5 ay küçüktü ama bazen benden büyükmüş gibi davranırdı. Tam 12 yaşındaydım onunla ilk tanıştığımda. 12 yaşında gelmişti odama, iyiki de gelmişti. Yoksa belki de bir ailem olmayacaktı. Pek birbirimize bunu dile getirmezdik ama onunda ailesi bendim.

İlk geldiği yıl geceleri çoğu zaman uyuyamazdı ve ağlardı, yatağı yanıbaşımdaydı, bende her gece onu duyardım.

Artık dayanamadığım bir gece yatağımdan kalkıp başucumuzda duran masa lambasını açtım. Işığı açar açmaz bana dönmüştü, uzamış siyah saçının tutamları gözlerini kapatıyordu ama yinede ağladığını görebiliyordum. Neden ağlıyorsun? diyebilmiştim sadece. Birkaç kez hıçkırıp korkuyorum demişti oda sadece.

Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum bende henüz 12 yaşında bir çocuktum, ondan zayıftım ama o daha minik ve ürkek görünüyordu, sık sık ağlıyordu ve daha içine kapanık biriydi, fakat bilin ki büyüyünce bu durum tamamen değişti.

Daha dışadönük ve sıcakkanlı olan o, daha çekingen ve soğuk duran ben olmuştum. Bunun sebebini bilmiyordum belki de karakterdi sadece.

Bana o şekilde bakmaya devam ediyordu ve ne yaptığımı sorarsanız eğer. Yatağımdan kalkıp çalışma masasına oturmuştum. Bir a4 kâğıda bisiklet çizmiştim. Kocaman bir bisiklet. Kağıdı ona vermiştim. Anlamayan gözlerle bana bakıyordu, bu senin bisikletin olsun demiştim. Benimde var rengi mavi diyebilmiştim bir de. Kalem bulamadığım için onunkini pembeye boyamıştım ama bunu çok sevmiş görünüyordu. Gülümsedi ve teşekkür edip resme bakmaya devam etti. Bende gece lambasını açık bırakıp uyumaya devam etmiştim.

For Nomin | İki Bisikletin Hikâyesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin