14.Bölüm

149 12 46
                                    







~








Haechan'ı o hâlde gören herkes bakakalmıştı. Ve cümleyi işittiğinde odaya doğru adımlamıştı Mark. Odanın kapısı kapanmadan önce Jaemin endişeli ve onun yanında olduğunu hissettirerek bakmıştı Haechan'a ve kapı kapanmıştı. Diğer herkes onları yalnız bırakıp aşağı indiğinde, Mark ve Haechan baş başa kalmışlardı. Her şeyden habersiz olduğu kadar, şaşkın ve Haechan ağladığı için de endişeli hâliyle öylece bekliyordu Mark.

-"Az önce aşağıda neler oldu? Haechan sen- tanrım neden böylesin?

-Konuşabilir miyiz artık?!"

Diye sormuş ve Haechan ın olduğunu tahmin ettiği yatağa kendini bırakmıştı. O esnada Mark ı sessizce dinleyen Haechan ın ise hâlâ gözlerinden akanlar durmuyordu. İçinde öyle çok biriken şey vardı ki, kendini artık hiçbir noktada tutamıyordu. Boğuluyordu, kalben hissettiği bu hisler fiziksel olarak da rahatsızlık vermeye başlamıştı. Ve şimdi burada, yaşadıkları yerden uzakta, yabancı oldukları bu yerde, planlanmış olan bu kalabalığın içinde geçirecekleri tüm anlar artık umurunda değildi. Tek düşündüğü bu kendini boğan hislerden kurtulmak istemesiydi, Haechan artık çaresizliğinin son sınırlarını yaşadığını hissediyordu. Artık bu noktada çaresiz ve yapayalnız hissediyordu.

-"Ağlamaya devam etmeyi bırak ve benimle konuş, Haechan lütfen-

-Bilmediğim bir şey mi var? Renjun'la tartıştınız mı? Bilmediğim bir şey mi yaşandı? Hm?"

Yüzü ona dönük değildi, evin ikinci katında bulunduğu odadan bahçeye dikmişti bakışlarını. İşittikleri arasında gülümsemişti ve fark edilmediğini biliyordu. Gülümsediği esnada da göz pınarlarında biriken damlalar tekrar ısınan ve kızarmış olan yanaklarını ıslatmıştı. Duyduğu ses, hayatında kalbine doğrudan dokunabilen tek kişiye ait olan sesti.

Onu her defasında gülümseten ve içini huzurla dolduran ses... Duymadığı saatlerde muhakkak özlediği ve bazen bıkmış gibi mızmızlansa bile asla usanmadığı o ses... Haechan aşıktı... Bu his her ne ise onu tamamen etkisi altına almıştı ve kontrol dahi edemiyordu. Mark'a duyduğu sevgi kontrolsüzdü. Onu sonsuz sevdiği gibi, son noktasında da arzuluyordu. Yanına her yaklaştığında, her dokunduğunda, gözleriyle ona bakmaya daldığında, kokusunu her duyuşunda, tenini her görüşünde... Gözlerindeki koyuluk büyüyordu, bunu fark etmişti. Bir şekilde Mark'ı arzuladığının da farkına varması geç olmamıştı.

Bunlardan bahsetmek ve kelimelerle ifade etmek elbette bir yere kadar kolay olandı, fakat bunlar yaşanırken söylendiği kadar kolay olmuyordu. Onu bu raddeye getirende, şimdiye kadar kendine hâkim olmaya çalışması ve kendi kendiyle birçok kez savaşmış olmasıydı.

-"Haechan-ah,

-Ne olmuş olursa olsun, artık ağlama. Bunu görmek istemiyorum. Bak-

-Şımaracaksın biliyorum ama- ben, sen gülmediğin zamanlarda mutlu olamıyorum... Lütfen,"

Diyerek ona yaklaşmış koluna yavaşça dokunmuştu Haechan'ın. Bunu hissettiği anda gözlerini yeniden kapatmış ve titremişti. Gözlerini açmak istemiyordu, ona bu kadar yakın olmak ve istediği şekilde dokunamamak midesini ağrıtıyordu. Fakat son dakikalarda, artık düşünmeyi bırakmıştı.

-"N-Ne yapıyorsun?"

Haechan hızlı hareketlerle kapıya yöneldiğinde, kapıyı kilitlemişti ve Mark bunu anlayamamış bir halde olan biteni sormuştu. Aslında hiçbiri anlayamıyordu tüm yaşananları.

For Nomin | İki Bisikletin Hikâyesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin