Uyarı!
Bu bölüm şiddet ve rahatsız edici içerik barındırıyor.Hayatta olmamın bir anlamı olmalı. Tanrı'nın beni sevdiğini biliyorum. Öyleyse, içimdeki bu sevginin kaynağını asla bulamazdım. Seni gördüğümde nefes alabiliyorum. Sana olan sevgim, seni kaybetme korkumdan daha büyük. Benimle kal. Hâlâ hayatta olduğun için teşekkür ederim.
Bu gece seni eve götüreceğim.~
Daha önce defalarca kez kendimi yetersiz ve çaresiz hissetmiştim. Bunu kimseye anlatmasam da kendi içimde birçok defa bu hisse kapılmıştım. Düşüncelerime hakim olamadığım anlarda kendimle kavgalarım elbette olmuştu. Ancak... şimdiye kadar hiç bu kadar çaresiz olmamıştım. Gün, zaman kavramını yitirmiştim. İçten içe nasıl olduğum konusunda hiçbir fikrim yoktu.
Karşılaştığım insanlar her gün, ama her gün midemi bulandırıyordu. Bir savaş halindeydim ancak çoktan kaybetmiştim. Bedenim tamamen güçsüz kalmıştı. İçtiğim suyu yalnızca ölmemek için bedenime alıyordum. Bir umudum kalmamıştı. Buradan çıkmak için ancak ya kendimi öldürecektim ya da onlardan herhangi birini. Korkuyordum. İlk kez bu defa kendimden korkuyordum.
Her seferinde sonu berbat bitiyordu. Zihnimde oluşan her bir senaryonun sonu, karanlıktı. Oysa bunu istemiyordum. Jaemin'in yüzü şükür ki zihnimin yorgun köşelerinden gitmiyordu. Beni hayatta tutan tek şey ona ait anılardı. Kim bilir beni ne kadar çok merak etmişti. Onu görmediğim kaçıncı gündü bilmiyordum. Tek bildiğim bok gibi bir his olduğuydu. Hayat bu kadar berbat bir yer olamazdı. Olamazdı değil mi?..
...
-"Sen kabul etmek istemesen de gerçek bu, küçük. Annenin, ebeveynlik konusunda çoktan sınıfta kaldığını biliyoruz. Renjun'a gelirsek sana sadece takıntılı olduğunu görmek için çok zeki olmaya gerek yok. Beni kötü bir adam olarak görüyorsun biliyorum- ama seni cidden istiyorum. Küçük... burada olman için aylarca bekledim."
Bu adamın ses tonu bile yok olmak istememe neden oluyordu. Dile getirmek istemesem bile bana karşı tavırları korkunçtu. Yüz yüze geldiğimiz her an tacizleri ve imalı söylemlerine maruz kalıyordum. Durumun ne kadar tehlikeli olduğunu çok geç fark edebilmiştim. Koca salonda bizden, ikimizden, başka kimse yoktu. Etrafa bakınmıştım, korumalarından herhangi biri, sadece bir kişi bile yoktu. Annem olacak o iğrenç kadın bile yoktu, Renjun'u dünden beri görmemiştim. Elim kolum bağlı gibiydi, oturduğum koltukta kımıldayamıyordum. Kendimi küçücük bir böcek gibi hissediyordum.
-"Sana neler yapacağımı hiç düşündün mü? Hm? Sana neleri verebileceğimi?.. Hayatı benimle öğrenmelisin, küçük. Seni ilk kez gördüğümden beri aklımdan çıkmadın. Bir zavallı olmana rağmen, tenini benim üzerime hayal ediyorum. Jeno-ya.. bana bak lütfen.
Adımı duymak ilk kez beni pişman etmişti. Keşke, adımı hiç söylemeseydi. Keşke, adımı o iğrenç ağzına hiç almasaydı. Gözlerimi sımsıkı kapadığımda nefes almayı dahi bırakmıştım. Onun bir şeytan olduğunu biliyordum. Başka.. başka şeyler düşün Jeno, buradan kurtulacaksın.
-"Bana bak dedim.
-Seni zavallı."
Ses tonu az öncekinden farklıydı. Daha derin ve korkunçtu. Gözlerimi açmak zorunda kalmıştım. Yerden bakışlarımı kaldırmadığımda, karşımda oturduğu koltuktan yavaş yavaş kalkmış ve bana doğru adımlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
For Nomin | İki Bisikletin Hikâyesi
Fanfiction... Jaemin: "Biliyor musun koca bebek?~ Seni seviyorum. Hayatımda yaptığım en iyi şey seni sevmekti. Çünkü seni seviyorum." Jeno: "Çünkü seni seviyorum." ... 🚲🚲🧁🍰☕🛫📸