Hayatımda beni ilgilendirse de bir şeyleri dert etmek tarzım değildi fakat öyle bir şeyi izliyordum ki bu beni bile strese sokuyordu. Sedat'ın nereden bulduğunu bilmediğim çerezi ağzıma attım. Babam ve cinsel çekimi dibine kadar hissettiğim adam konuşuyordu.
Düğün sona erdiğini farkettiğim anda Serdar ile tüyecekken babam izin vermemiş beni bir köşeye atmıştı. Serdar'ı da yollamıştı.
Babamdan kabullenmek istemesem de korkuyordum. Para kaynağımın gitmesi demek benimde yok olmam demekti. O yüzden dediklerini yapmış gibi yapıyordum. İşime geliyordu. Elimdeki içeceği kafama dikip sırıttım; eğlenme zamanıydı.
Sallana sallana babamların yanına giderken, gözlerimi onlardan ayırmadım. İkisinin ortasına yerleştiğimde, bana dönen koyu kahverengi gözlere baktım. Gözlerini sırıtan dudaklarıma dikip kaşlarını çattığında daha fazla sırıttım. Bu adam daha yeni evlenmemiş miydi? Siktir olup gitsin gerdeğe.
Götüm yetmediği için bakışlarımı babama döndürdüm. "Ben sana 'beni bekle' demedim mi?" Bir kaç saniye düşündükten sonra kafamı olumsuz anlamda salladım. "I-ıh, hiç hatırlamıyorum." dedim.
"Zaten konuşacaklarımız O'nu da ilgilendiriyor Cevher bey." Adam kısaca 'boşuna tantana yapma' dediğinde sırıttım. Dedikodumu mu yapıyorlardı amına koyayım?
"Evet, tamda Mahir beyle seni onun eğiteceği hakkında konuşuyorduk." Ne diyordu bu?
"Ben köpek miyim baba, saçmalama." Babamın alay dolu gülüşü kulaklarımda çınlandığında sinirle yumruklarımı sıktım. "Gerekirse it olursun." Sinirlendiğimi hissetsemde umursamadan sadece bana bakan adama baktım. Ona inat dudaklarımı kıvırdım.
"İşimiz var desene. Nefret ederim." Adının Mahir olduğunu gördüğüm adamın gözlerinden öyle bir ifade geçti ki yutkunmadan edemedim. Korku içimi basarken yüzüme yansıtmamaya çalıştım.
O sırada duyduğum topuklu ayakkabının rahatsız sesiyle yüzümü buruşturdum. Yanımızda duran şık giyinimli, gözündeki kırışıklıklarla büyük duran kadınla sırıttım. Sert bakışlarıyla aynı yanımdaki davara benziyordu. "Burada ne yapıyorsun Mahir? Araba bekliyor." Kadının zarifçe söyledikleriyle kadının Mahir'in annesi olduğunu anladım. Kasıntıya benziyordu zaten.
"İptal."
"Karın bekliyor, burada boş durma."
"Anne!" Uyarır şekilde konuşmasını takmadan kadını süzüyordum. Babamın yüzüyle karşı karşıya geldiğimizde hevesim kaçtı. Oflayarak arkamı döndüm, tam adım atıyordum ki kolumdan tutulmam ile yerimde kalakaldım. "Nereye?"
"İzin verirsen siktir olup gidiyorum baba." Babam yüzü kasıldı, tuttuğu kolumu sıktı.
"Akıllanacaksın sen... Burada kalıyorsun, Mahir beyin yanında. Şirkette de onun asistanlığını yapacaksın." İşaret parmağını havaya kaldırdı. "Bu son şansın Can. Eğer bir şikayet alırsam kredi kartlarını ve motorunu unut. Eşyalarını almak için otele git şimdi, durma olduğun yerde salak gibi." Bana söylediği onca şeyden sonra Mahir'e dönüp gülümsedi ve elini uzattı. "Mahir bey çok teşekkür ederim. Görüşmek üzere."
Mahir elini tutup salladıktan sonra babam arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı. Anne hanımın bana attığı ezikleyici bakışlarına aynı bakışlarla cevap verdim. Tükenmiştim.
Arkamda kalan büyük köşke döndüm. Dilimi kuruyan dudaklarımda gezdirdim. Birde Mahir'e baktım.
Kadın gidince Mahir ellerini yanaklarıma baskı kurarak gözlerine bakmamı sağladı. "Baban için hayalkırıklığından başka bir şey değilsin." Yüzümü yüzüne yaklaştırdım.
"Biliyorum."
"Bundan zevk alıyor gibisin." Sırıttım.
"Neden olmasın?" Gözleri yüzümde gezdi bir süre. Gözlerinde ki ifade benim geri çekilmemi zorluyordu. Çekilmeyecektim. O beni tanımıyordu.
Çenemdeki eliyle beni ittirdi. Arkasını dönerken "Eşyalarını getir." dedi ve gitti. Ne kadar da emindi, her şeyi kabul edip geleceğimden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HATA -GAY
General Fiction+18, BDSM, argo, fantazi, aldatma ve olumsuz içerik vardır. "Bu son acıyla inlemen değil Can... Hata yaptın."