BÖLÜM 6

1.4K 61 15
                                    

Garibanlar gibi oturduğum otel kapısının önünde elimi açıp dilenmeme az kalmıştı. Babamın elbet boş durmayacağını biliyordum fakat hemen beni otelden attıracağını da düşünememiştim. Kredi kartlarım, arabam her şeyim gitmişti. Fakir edebiyatı yapacak raddeye gelmiştim.

Derin bir nefes alıp bakışlarımı gezdirdiğim, yanımda ki bavullara ilk başta az bile aldığımı söylediğim şeylerin gereksizliğine takılıyordum. Ben bunları nasıl taşıyacaktım lan?

Serdar, "Kanka sıkma canını la. Senin canın sağ olsun, en fazla açlıktan ölürüz n'olcak." dediğinde ona doğru baktım. Yanımda semt oturuşuyla oturmuş, parmakları arasında tuttuğu sigarayı dizinden sarkıtırken bana bakıyordu. Hafif duygulanmış şekilde ona, "Harbi mi lan?" dediğimde sigara tuttu eliyle beni ittirdi.

"Bir de soruyor, la havle. Salak mısın oğlum? 5 kuruşumuz yok cebimizde, hadi ben otobüs parasını çıkartana kadar dayanırım; sen? Ortalıkta İngiltere Prensi gibi dolanıyorsun amına koyayım!" Ensesine bir tane geçirip önüme döndüm. Haklıydı.

Tek çözüm şu Mahir denilenen gavat oluyordu. O kadar da artist artist konuştuktan sonra dibine girmek, sokakta yatmaktan daha iyiydi. Yüzümü buruşturup, "Hiç mi paran yok lan? Yalan söyleme amına koyarım." dedim.

"Allah çarpsın, son paramla sigara aldım." Sonda hızla bana dönerken, sinirle kaşlarımı çattım. "Yarrak beyinli düzgün iç o zaman, yarısı gitti." dediğimde sırıttı.

"Sen bu işi çözdün ha, aferin." dediğinde göz devirdim.

En sonunda güvenliğin attığı sikici bakışlarından kaçmak için bavulların 1 tanesini almış, Serdar'a da diğerlerini yüklemiştim. İkimizde otele yakın parklardan birine yürürken sessizdik. Bu işin içinden nasıl çıkabileceğimi bilmiyordum fakat bildiğim bir şey vardı ki; oraya gidersem gavat Mahir beni öldürmekten daha beter yapardı. Fazla abartsa da adamın karısını sikmiştim sonuçta.

En sonunda gördüğümüz parkla kendimi banka attım. Elimdekileri kenara attığımda Serdar da benim gibi yapmış yanıma kurulmuştu. "Sen bunların içine ne koydun piç? Anam, belim kırıldı."

Serdar, "Yanlız bir şey diyeyim mi, hepsi Atanın yüzünden." diye mırıldandığında anlamsızca ona baktım. "Ne alaka?"

"Yav o kadar foto attık, gözü kaldı kesin şerefsizin." dediğinde kafamı salladım.

"Ee ne yapacağız?"

Serdar bir iç çekip, "Seni verecez." dediğinde kaşlarımı çattım. Bakışlarımı gördüğün de, "Kardeşlik bunu gerektirir." diye devam etti.

"Beni sikerler orada, siker siker çoğaltırlar." diye mırıldandım.

"Bi' kere ver, ne olcak?"

Banktan biraz doğrulup ensesine geçirdim. Bu gidişle başlık parası bile isterdi bu puşt. Geri oturup, bacağıma kolumu yaslayıp elimi yanağıma koyup gözlerimi çocukların koşturduğu parkta gezdirdim. Öyle bir bağırıyorlardı ki yüzümü buruşturmadan edemedim.

Serdar kolunu omzuma atıp, "Kanka ben ciddiyim ha. Oğlum sen Can Haznedar'sın, kendine gel. Sen bu adamı var ya, parmağın da oynatırsın ama bu kardeşini aç bırakmazsın. Tavla adamı, parasını yiyelim." dediğinde dalgınca kafamla onayladım. Sırf kendi için böyle dediğini biliyordum fakat bir yerde haklıydı.

Gömleğime astığım gözlüğümü alıp, gözüme taktım ve ayağa kalktım. "İyi, yardım ette, bunları ta ebesinin amına kadar taşıyalım."

HATA -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin