6.bölüm

160 20 2
                                    

Aklım karışmıştı beynim beni soru yağmurun tutuyordu .

Tarık âbi neden burdaydı?

Murad nerdeydi ?

Ben neden bayılmıştım?

Ben baygınken ne olmuştu?

Bir çok soruyla karışan kafam ensemdeki ağrının geri gelmesiyle aklımdaki düşünceler bulanık bir

hal almıştı .En iyisi Tarık abiye burda ne yaptığını sormaktı .Gerçi onu ilk gördüğümden beri onda

hoşuma gitmeyen birşey vardı çok samimiyetsiz geliyordu. Veben yapmaçik hareket eden insanlardan hiç hoşlanmıyordum . Gerçi Necip Fazılın dediği gibi'' iki yüzlü deyil iki bin yüzlü insanlar korkutuyor beni'' gerçektende öyle .

Bu Tarık abide dedemlere ilk geldiklerinde çok yapmaçik bulmuştum ve şimdi gorüyorumki yanılmamışım .Şimdi süizan yapmayayım büyük günah diyorumda bu iş süizanıda geçti adam karşımda pis pis sırıtıyor. Ya sabır ...

Kızgınlığım ve merakım yüzümden belli olmalıki bana ''Noldu kızgın ve meraklı gözüküyorsun '' dediğinde sanki ben neden kaçırıldığimı biliyormuş gibi konuşmaya karar verdim . Sonuçta ona güvenemezdim . Burda karşımda olması zaten başlı başına bir tuhaflıktı .

''Bani neden kaçırdılar ve sizin beni kaçıran adamların yanında ne işiniz var ''birinci sorumun cevabını bilsemde ikinci sorumun cevabını merak ediyordum .Sonuçta yan komsumuz ve dedemin güvendiği birinin beni kaçıran adamların yanında ve sanki onların başıymış gibi rahat davranması burnuma pis kokuların gelmesine sebep olmuştu.

Ağır adımlarla deri koltuğun yanına geldi ve oturdu .

Bakışlarında anlayamadıgım bir duygu vardı. Beni tepeden tırnağa süzüyordu çok rahatsız olmuştum .

Bir anda kapı hızla açıldı odada bulunan herkez bende dahil kapıdan giren kişiyi görmek için kapıya döndük.

Murat burnundan soluyarak içeri girmişti .Onu gördügüme sevinsemde sinirli olması beni korkutmuştu.Öfkesi gözlerinden alev çikmasına neden oluçak kadar çoktu kaşlarını çatmasıyla iki kaşının arasında oluşan çizgi sinirli olduğunun deliliydi. Burda tek güvendiğim ve tek tanıdığım o olsada bunu kimseye belli etmemem gerekiyordu .

Hernekadar içimden onunyanına koşup arkasına saklanmak istesemde bu hem onun hayatını hemde operasyonu tehlikeye atabilirdi . Kükreyen bir aslan gibi konuşmaya başladığında refleks olarak bir adım gerildim .

''Onu buraya kim getirdi . Ben mahzenden çıkarmamanızı söylemedimmi''

Ne yani beni oraya kitleyen o muydu ellerimi ve ayaklarımı keser gibi bağlayan büyük ihtimalle enseme vurarak bayıltan o muydu ? Ama neden ?

''Sakinol Hakan onu çıkarmalarını ben söyledim ''

Hakanmı adı Murad deyil miydi .

''Tarık bey anlaşmıştık kaçirmam karşılığında bütün sorumluluk benim olucaktı'' dişlerinin arasından söylemişti .Yumruk yapmaktan parmak poğumcukları bembeyaz olmuştu .Sakinleşmeye çalıştığı her halinden belliydi . Kalan son akıl kırıntılarım da uçmak üzereyken Rabbimin huzuruna çıkma arzusu bütün bedenimi sarmıştı kim bilir kaç zamandır secdei ilâhiyden mahrum kalmıştı anlım .Hemen vakkti öğrenip enazından bir vakittide vaktinde kılmaktı şuan tek arzum .

''Şşşey ...saati kaç '' Herkes bu sorum karşısında bu kız delimi bakışı atsada muradta şaşırmış olmalıki bu yüzünden ve sesinden belli oluyordu '' 18 :30'' dedi satine bakarak sonra ''Neden sordun ''
''En azından akşam namazımı geçirmeyeyim . Bu gün günlerden ney''

Şaşkınlığı yüzünde büyürken ''Salı '' dedi.Neden şaşırmıştı böyle hiç namaz kılmayı düşünen görmemişmiydi. Ben sadece ikindi namazımın kaçtığını öğrenince namazımın geçmesine üzülürken sadece bir vakit olmasına sevinmiştim.
''Namaz kılmam gerekiyorda nerde abdest ala bilirim '' Sorduğum soru karşısında tarık abi ayağa kalkıp yanıma gelmeye başladı.Yanıma gelip yüzünü yüzüme yaklaştırınca bende geri gittim ne sanıyordu bu adam kendini yaptığı hareket sanki normalmiş gibi davranmasıda cabasıydı sinirlenmiştim yüzümün gerildiğini kaşlarımın çatıldığını hissediyordum o ise gülüyordu sonra adamlara dönerek ''Siz bunun kafasına çokmu sert vurdunuz . '' sonra insanı kendinden tiksindirecek kahkasıyla bana döndü ''Rüveydacım ne namazıymış bu '' Rüveydacım mı.... ne namazımı artık kanat getirdim bu adamda bir eksiklik vardı aklı , kalbi ve ruhaniyeti rabbimin sonsuz merhamet ve şevkat pınarından eksikti sorduğu soru saçmada olsa ona cevap vermeye karar verdim .
''Rabimizin üzerimize farz kıldığı peygamberimize (s.a.v) miğraç gecesi hediye ettiği islamın şartlarından beş vakitin dördüncüsü olan akşam namazı'' umarım sorduğu sorunun saçma ve anlamsız olduğunu anlamıştır .Her nekadar suratı düşsede birşey demedi.

Murat yanıma gelerek '' Gel benimle '' dedi . Bende nedenini sormadan itat ettim zaten önce Rabbime sonrada ona güveniyordum şuan yanımda başka kimse yoktu .

Odadan çıkıp genişbir salona geçtik . Ahşap ağırlıklı salonun ortasından ikinci kata çıkan ahşap merdivenler vardı merdivenlerin diplerine yerleştirilmiş küçük ışıklandırmalar hoş bir hava katmıştı. Merdivenleri çıkıp üst kattaki bir odaya girdiğimizde kapıdan ğirer girmez gözüme çarpan çift kişilik bir yataktı yatağın soltarafında duvardan duvara yatağın mobilyasından dolap vardı bir tarafı çift kapaklı diyeride tek kapılıydı gömme dolap gibi duruyordu.

Etrafımızda kimse yoktu oyüzden ona sormak istediğim soruların tam sırasıydı .Ona dönerek
''Beni neden bağlayıp mahzene kapattın . ''
''İnandırıcı olsun diye ''
'' Ellerimi kanğıran olucak şekilde bağlamak ve kafama vurmaktan başka yolu yokmuydu ''
Gözlerini gözlerime dikip ''Çanın çokmu açıdı''öyle bir sesle söylemistiki ne diyeceğimi bilemedim bu çok tuhaf bir histi.Şu âna kadar sorulan her soruya rahatlıkla cevap veren ben şimdi neden konuşmayı unutmuş gibiydim. Gözlerinde öyle derin manalar vardıki onları görmemezlikten gelmek kainatın varlığını inkar etmek kadar zordu . Bu yoğun duygu selinden kurtulmak için bir dala tutunmam gerekiyordu ve aklıma ilk gelen şeyi söyledim .
''Abdest nerden alabilirim '' Gözlerini gözlerimden hiç ayırmadan az önce gardırop sandığım yeri işaret ederek '' Tek kapılı olan lavaboya çif kapılı olan giysi odasına açılıyor .'' Tam bunları söyleyip gözlerini gözlerimden ayırıp arkasını döndüğübde bir yanım üzerimdeki baskının kalkmasına sevinirken diyer yarım boşluğa düşmüş gibi hissediyordu .
Kapının önüne geldiğinde bir an durdu ve yüzüme bile bakmadan ''Rüveyda sakın bu odadan çıkma .'' Deyip kapıyı kapatıp çıktı neden şimdi böyle davranmıştıki insanın aklını karıştırmaya birebir . Tövbe Estağfurullah.

Sevdalar sözde kaldıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin