5.Bölüm

238 6 5
                                    

Sesimi duymuş olacak ki kafasını çok hafifte olsa çevirdi ve arkasına baktı. Rahat ve soğukkanlı bir şekilde adımlarını hızlandırıp bir koridora yöneldi. Ona yetişmek için koşmaya başladım. Onun yöneldiği koridora girdiğimde, onu çıkış kapısından çıkarken gördüm. Hemen yetişip çıktığı kapıdan bende çıktım. Tam önümde hızlı bir şekilde koşuyordu. Uzun ve dar bir sokağa girdiğimizde yorulmuş olacak ki yavaşladı, bende bundan faydalanarak onu kolundan yakaladım. Kendime çevirdiğimde bir çift ela gözlerle karşılaştım. Gece kadar siyah saçları vardı. Dudakları küçük ama bir o kadarda düzgün ve dolgundu. Koştuğundan olsa gerek göğsü hızla inip kalkıyordu. Yanakları kızarmış, dudakları kurumuştu. Kalın ve düzgün olan kaşları hafif çatılmış, beni tanımaya çalışıyor gibi bir hali vardı.

- S-sen... Bırak beni!

Sesi.. Noluyor bana böyle? O elimde, onu yakaladım. Ama benim yaptığım tek şey onu incelemek. Suratımda hissettiğim acıyla dengemi kaybettim. Hafif geri sendelendim, kendimi toparlamam uzun sürmedi. Tıpkı bir arabanın gelmesi ve onun arabaya binmesi gibi. Bu araba ne ara geldi? Tek yapabildiğim arabanın arkasındaki plakayı ezberlemekti. Yanağımın acısıyla refleks olarak elimi yanağımın üzerine götürdüm. Umarım fark edilmez.
Sonay! Kahretsin Sonay'ı tamamen unuttum. Hızlı adımlarla geldiğim yoldan restorana yöneldim.

Restorana ulaştığımda Sonay'ı oturduğumuz masada dalgın bir şekilde otururken buldum. İçimden kendime lanetler getirerek masaya ulaştım. Sandalyeyi çekip tam karşısına oturdum.

-Çok bekletmedim umarım. Dışarıya sigara içmeye çıkmıştım.

Sonay'da birşeyler vardı. Suratıma çok boş bakıyordu.

-Gidelim mi?

-Tamam.

Az önce kullandığım çıkış kapısının aksine ön taraftaki çıkış kapısından çıktık. Plakayı ezberlemiştim, ama unutabilirim. Cep telefonumu çıkarıp notlar kısmına plakayı kaydettim. Arabaya ulaştığımızda Sonay hala iyi değildi. Birşey olmuştu.
Arabaya binip ona doğru döndüm.

-İyi misin?

Cevap vermek yerine sadece başını yukarı aşağı onaylar bir şekilde salladı. İşte bu birşeyler olduğunun ispatıydı.

Arabayı çalıştırıp Sonay'ın evine doğru sürmeye başladım.

Sonay'ın evine ulaştığımızda Sonay bana doğru döndü, sanki birşeyler anlatacak gibiydi. Bu hareketi üzerine bende ona doğru döndüm. Bu şekilde onu dinlediğimi açıkça ifade ettim.

-Zagros.. Bu yemeğin amacını ikimizde biliyoruz.. Öyle değil mi?

-Evet?

-Yani.. Şey.. Aslında ben bu akşamın senin için nasıl geçtiğini merak ediyorum. Düşüncelerin neler?

Ne cevap vereceğimi bilmiyorum. Bu akşam tamam çok.. güzeldi. Ecem  o.. gerçekten.. Hayır o seri katil olan bir insan. Lakabı tam anlamıyla onu ifade ediyor. Kraliçeler kadar güzel,ama bir o kadar da katil.
Eminim ki Sonay akşam derken bunları kastetmemişti. Zaten kavisli olduğundan dolayı çatık gözüken kaşları meraklandığı için daha da fazla çatılmıştı. Dolgun olan dudakları ince bir çizgi halini almıştı. Sanırım olumsuz cevap vereceğimi düşünüp gerilmişti. Off ne diyeyim ben şimdi?

-Güzeldi.

-Evet öyleydi. Teşekkür ederim. Görüşürüz.

-İyi geceler.

Sonay arabadan inip eve doğru yürüdü. Bende arabayı evime doğru sürdüm.

Eve ulaştığımda ışıklar hala yanıyordu,belli ki halam uyumamış. Arabadan indim, kapıyı açmak için anahtarı cebimden çıkarıp kapıyı açmak için eğildiğimde kapı bir anda açıldı.

-Zagros hoşgeldin.

Halam ağzı kulaklarına varmış bir şekilde karşımda gülümsüyordu.

-Hoşbuldum.

Dedikten sonra merdivenlere doğru yöneldim.

-Oğlum ne oldu? Anlatmayacak mısın?

Halam alt kattan seslenmişti. Bende aynı şekilde ona seslendim.

-Birşey olmadı.

Katiliçeyi gördüm,yakaladım.Daha ne olsun?

Odama girip, ışığı açtım. Kıyafetlerimden kurtulup, banyoya doğru yöneldim. Ellerimi yüzümü yıkayıp aynada ki görüntüme baktım. Yanağım az da olsa morarmıştı. Gözüm ve etrafı kızarmıştı. Çok fazla belli olmuyordu. Ki zaten ne Sonay ne de halam fark etmemişlerdi. Banyodan çıkıp yatağıma uzandım. Kollarımı kafamın altında birleştirdim. Tavana boş boş bakarken bir anda o an gözlerimin önüne geldi.

Ela gözleri öfkeden, sinirden veya endişeden, korkudan da olabilir. Her neydense koyulaşmıştı. Açık renk ela gözler gitmiş, yerini koyu kahve tonlara bırakmıştı. Dosyada gördüğüm fotoğraflarla canlısı arasında çok fazla fark vardı. Saçları uzundu ve çok siyahtı ya da bilmiyorum işte.. Ama bildiğim birşey o sokak kadar, yıldızların süslediği gökyüzüyle yarışacak kadar koyuydu saçları. Çok güzel bakıyordu. Kayboldum.. kaybettim kendimi. Dudakları çok dolgun değildi. Üst dudağı inceydi, alt dudağı üsttekine göre daha kalındı. Zayıf, ince ve oval bir yüzü vardı. Sadece yüzü değil aslında bedeni, kolları, gövdemi itmeye çalışan parmakları da inceydi. Aslında doğruyu söylemek gerekirse o ince parmaklar bir araya geldiğinde sert bir yumruk oluşturuyorlar. Sesi inceydi ama çok tiz değildi. Teni açıktı hatta çok açık renk bir teni vardı. Yanaklarının kızarıklığını farketmemde bundan dolayı olmalıydı. Saçlarıyla uyumlu olarak siyah giyinmişti. Siyah giyinmesini teninin renginide ortaya çıkarmıştı. Boyu benimkine yakındı. Yüzlerimiz aynı hizadaydı çok bir fark yoktu. Çok kısa bir zamanda onu bu kadar inceliyebilmem bile benim için büyük bir başarıdır.

Hızlı koşuyordu bunun sebebi bacak boyu olabilir. Çünkü bacak boyu çok uzundu.

Onu çok merak ediyorum. Nasıl biri? İyi mi? Kötü mü? Bunun yanıtı belli aslında. Bir katilin iyi olma olasılığı çok düşüktür. Tamam kabul dışı iyi hatta çok iyi. Ama ya içi? İşte onun iyi olduğunu hiç sanmıyorum..

****************************************************

Yorumlarınızı bekliyorum :) Diğer bölümü Ecem anlatsın ne dersiniz?

KATİLİÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin