canlar bu arada kitapta bazen ara ara başka kişilerin ağzından anlatacağım ama genelde bir bölüm Giyuu bir bölüm Shinobu olacak geçen bölüm Giyuu'ydu şimdi ise shinobu öyle yani :)
Canımın yandığını hissediyordum canım çok acıyordu yerde yatıyordum iblis kaçmıştı ve ben ona yenilmiştim. Kendimi bu kadar hazırlamışken yenilmek en fazla acı veren buydu işte yanıma biri geldi ve kafamı kaldırıp daha yumuşak bir yere koydu, ona baktım.
"Tomioka-san." dedim ağlıyordu ilk defa ağladığını görüyordum.
"şış, konuşma kendini yorma birazdan sağlık ekibi seni alacak o zamana kadar kanı durdurmaya bak." dedi benim için endişelenmişti bunun nedeni öleceğimi ikimizin de biliyor oluşuydu kanı durdurdum veya durdurmadım ölecektim, bunu biliyordum.
"Tomioka-san lütfen, zaten öleceğimi biliyorum sizden bir ricam var ben gittikten sonra kanao ve diğerlerine bakın,benim yokluğumda yemeden içmeden kesilmesinler lütfen." dedim ağlaması şiddetlenmişti
"Hayır, Shinobu ölmeyeceksin." şaşırdım bana ilk kez ilk adımla seslenmişti sonra arkaya baktı
"Buraya gelin çabuk." anladığım kadarıyla sağlık ekibi gelmişti gelseler bile ölecektim bu yüzden çok sevdiğim aya baktım.
"Hey Tomioka-san." dedim ayın ışığı bize vuruyordu bana baktığını hissettiğimde
"Sizce de ay bu gece çok güzel gözükmüyor mu?" dedim bir süre sessizliğini korudu.
"Evet, ay her zaman güzeldi." bir şey demeyeceğini düşünmüştüm bu yüzden şaşırmıştım ona baktım ve gülümsedim bu zoraki yaptığım bir gülümsemem değildi benim kendi doğal gülümseyişimdi ve Tomioka-san ablam öldükten sonra bu gülümsemeyi sunduğum ilk ve son kişiydi.
Ona baktığımda gülümsedi ilk defa güldüğünü görüyordum ve çok hoş oluyordu son kalam nefesimle konuşmaya çalıştım.
"Tomioka-san hep gülün size gülümsemek çok yakışıyor." dedim ve bir anda her yer karanlık oldu, bu sefer ayaktaydım bir aydınlık vardı oraya doğru yürümek istedim ama bir tarafım karanlığa geç diyordu fakat aydınlık taraf her zaman iyi değil midir? Oraya vardığımda birçok kişi gördüm ama onu görür görmez gözlerim doldu bana gülümsüyordu.
"Shinobu." diyerek kollarını açtı ona koştum ve sarıldım.
"Nee-san."
***
Yataktan fırladım gördüğüm rüya o kadar gerçekçiydi ki bir anda gerçekten öldüğümü düşündüm saat 8.00 olmuştu ve aşağıdan lezzetli kokular geliyordu nee-san yine kendini aşmıştı, annemler nee-san'ın yanına göndermişlerdi beni zaten üniversitem de burada olunca kaldım benden 2 yıl sonra da kız kardeşim kanao gelmişti o gelince de aoi durmamış ve o da gelmişti yani burada kız kardeşlerimle yaşıyordum.Hemen giyindim siyah-mor saçlarımı da atkuyruğu yapıp aşağıya indim. Kanao çoktan kalkmıştı.
"Günaydın." dedim
"Günaydın." dedi kanao çoktan ekmeğe çikolatasını sürmüştü
"Günaydın." dedi nee-san ben yerime oturunca da devam ettim.
"Heyecanlı mısın Kanao." dedim bana gülümsedi
"Aslında emin değilim hem heyecanlı hem de değilim ne de olsa seninle aynı üniversite de okuyacağım." ona gülümsedim ve saçını okşadım
"Aoi hala uyuyor." dedi Kanao
"Ara ara onu ben uyandırırım siz geç kalmayın." dedi nee-san ve kahvaltımızı yapıp otobüse kadar yürüdük otobüse vardığımızda Kanao ile farklı yerlere oturmak zorunda kaldık ben oturunca rüyamı düşündüm öldüğüm detayına takılmıştım ama yanıma olan çocuk ismi neydi sanki duysam hatırlayacak mışım gibi ama hatırlayamıyorum, masmav, gözleri simsiyah saçlarının olduğunu hatırlıyorum ama ismini hatırlayamıyorum.Ben derin düşüncelere dalmışken durağa gelmiştik. Kanao ile indik tam okulun önündeydik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Şans Daha
Ficção Adolescente"Bir şansım daha olsaydı seni bırakmazdım, senin ellerimde ölmene izin vermezdim,özür dilerim kochou, çok özür dilerim." dediğim sırada hem elimdeki kelebek gitmişti.