gerçekten çok sinir bozucusun!

8 2 0
                                    

Uzun süredir ajan olmak için çabalıyordum ve başarmaya da başladım artık köprü duruşu sergiliyor bacaklarımı açabiliyor hatta baş aşağı dura biliyorum aşırı derecede vücut ağrısı çeksem de çabalarımın karşılığını parça parça elde ediyorum okulumu baya bir aksattım ama zaten sınavlara girdim pek ders çalışmıyordum genellikle antreman yapıyor ve Robert ile dövüş yapıyorduk hala benimle alay ediyordu ama artık alıştım zaten alaya vurarak öğretiyordu öğrendiğim kadarıyla ilk öğrencisi benmişim bütün ajanların eğitim veren kendi hocaları varmış farklı teknik ama çok etkileyici antreman dan sonra bana verdikleri odaya çekildim beni buraya getirdiklerinden beri burda kalıyorum eve daha hiç gitmedim ama kıyafetlerimle birlikte birkaç eşyamı buraya getirmelerini sağladım iyi de yaptım yatağıma uzanıp belimi rahatlatmaya çalıştım "oohhh Tanrım çok acıyor" yüzümde ki morluklar ve yaralar için krem sürdüm küçük bir aynaya bakarak neden mi morluk var? Hemen anlatayım eğitim sürecinde hafifçe vurmuyoruz birbirimize dövüşmek için ciddiyet şart bu yüzden sert kullanmalıyız tabi ki bu Robert'in sözü komik değil mi? Ama başarmam için acı çekmeliyim belim hafif rahatladığını hissettim de ayaklandım" bu kadar dinlenmek yeter" ter içinde kaldığım kıyafetlerimi değiştirmek için dolabın yanına gittim "hıh buldum seni giyeceğim" dolaba bakarken gözüme kestirdiğim eşofman takımını alıp soyunmaya başladım eşofmanı giyimiştim de şu lanet olası üstü tersmiş giyidikten sonra anladım çıkarıp düzeltikten sonra tekrar giydim hazırlanıp aşağıya indiğimde Robert yemek hazırlıyordu Harry genellikle gizli iş yerinde ajanlara görev veriyor ve sölediği kadarıyla yaklaşık benle birlikte on ajan var acaba Robert'de bir ajan mı? Harry eğitim verenlerin ajan olmadığını söylesede içimde bir kuşku vardı "aç değilsen aşağıya inip hareketlere çalış! " yemeğini kaşıklarken konuşan Robert'e daldığımı fark edince kafamı sallayıp masaya ilerledim "yine mi brokoli aman Tanrım evde yiyecek mi yok? " dedim yaklaşık iki aya yakın sürekli brokoli yiyorum Harry gelince hamburger alsada Robert fazla yememe izin vermiyor 'ajan olacaksan ince olmalısın en dar yerde bile geçe bilmelisin' hep bunu söylemesi bile kastı ama "evet yine brokoli ye ve çalışmaya gidelim" asla yemeyeceğim buraya geleli on iki kilo verdim hala da vermemi istiyor genellikle kilo almam ama çabuk veririm "sen neden spagetti yiyorsun haksızlık" bana bakıp tekrar önüne döndü ağzındakileri yutmadan "çünkü ben değil sen ajan olacaksın" dedi oha şaka yapıyorsun keşke en başından deseydin oh Tanrım ocağa ilerleyip tencereye baktığım da spagetti kalmıştı azda olsa enerji almak için yeterliydi "bir saat fazla egzersiz yaparsın bir tabak spagetti 500 kalori Bella Watson kabul mü? " arkasında göz mü vardı bunun arkasından hareketler yaparken "saçma sapan hareketleri bırak ve yemeğini ye " söylediği sözle dona kaldım biliyordum işte arkasında göz vardı "tamam" diyip tabağa doldurduğum spagettiyi alıp masaya geçtim çatalı bandığım anda ayaklanan Robert "10 dakikan var ye ve aşağıya gel" dedi ve tabağını makinaya yerleştirip gitti "on dakika mı daha yeni oturdum ne zaman yicem ne zaman gelecem? Tanrım bu adam kaçık tamamen" hızlıca yemeğimi yemeye başladım bir saniye geciksem on tur koşturuyor hızlı olmalıyım.Aşağı indiğim de Robert kum torbasına vuruyordu birkaç ay oldu buraya geleli ama ilk defa onu böyle gördüm aslında dıştan hiçbir kusuru olmayan harika bir adamdı her kızın kolaylıkla hoşlanacağı bir adam fakat biraz tuhaf biri huyları Eğitim verme şekli değişik bir öğretmen öğrenci ilişkisi yerine kedi fare tarzını deniyor ama bence iyi adam yani "beni izlemen için seni buraya getirmedik bence hıı" tek kaşını çatarak bana bakan Robert'in yanına gidip diğer box eldivenini istedim yanında ki eldivenleri verince ısınma amaçlı kum torbasına  hızlı hızlı vurmaya başladım "şimdi de 150 mekik  200 şınav başla" eldivenleri çıkarıp yere uzandım eliyle 'başla' deyince başladım çekmeye "1, 2,3,4,5-" mekik çekmesini seviyordum zaten vücudum esnediği için rahatça yapabiliyorum ama şınav lanet olası bir hareket resmen beni öldürüyor "150 bitti şimdi sıra şınav da başla" şınav pozisyonu alıp başladım hassiktir kollarımı hissetmiyorum Tanrım lanet olsun "198, 199 biraz daha hızlı yap ve 200 kalk ayağa" ve şimdi de box antrenmanları birkaç hamleden sonra beklemediğim bir anda ayağım takıldığı için Robert'in üstüne düştüm bunu beklemeyen Robert'te benle birlikte düştü "ajan olunca da böyle yap savaşmayı bırakıp sevişirler sevgi önemli dimi ama kalk artık" tamam yani bilerek yapmadım ki ben şimdi hani dikkatli olmalıyım evet ama bir insan 200 şınavdan sonra zayıf düşüyor ama yani "tamam ya bilerek olmadı zaten" ayağa kalkmaya çalışırken elimin kaymasıyla en rezil şey oldu "tamam çek-" diyen Robert ile dudaklarımız yapıştı ikimizin de gözleri kocaman açılmış halde dona kalmıştık birkaç saniye sonra kendime gelir gelmez yana çekilip ayağa kalktım ardından ayaklanan Robert kaşını çatarak bana bakmaya başladı "Bella Watson bir daha asla-" üstüme yürüyen Robert'in sözünü yarı da kesip ben konuşmaya başladım "lanet olsun en kıymetli ilk öpücüğümdü bu benim ayrıca bilerek olmadı bu ilk öpücüğümü nasıl alırsın ahhh kahretsin" hala kaşları çatık olan Robert'i sollayıp yana geçtim ilk öpücüğümü almıştı tabi utançtan da bayılacak değildim diziler de veya hikayelerde utanınca bayılan kızlar olur genellikle buna niyeyse hep gülmüşümdür "sana savaş dedik sen sevişmeyi seçtin sanırım sözlerimi ciddiye aldın Bella Watson" bana dönüp gözlerime alayla bakan Robert'e doğru bir adım attıp derin bir nefes aldım sonra da verdim "evet ciddiye aldım eğitmenim ne derse o Harry öyle demişti nede olsa haksız mıyım? " dedim alaylı bir şekilde beni baştan aşağı sürdükten sonra yan gülüş attıp gitti bu da ne demekti cidden, "hey Robert ders nolacak hey? " durup arkasına bile bakmadan "sen beni yutmadan gidip ben bir şeyler yutacağım o zamana kadar kum torbası üzerinde çalış" diyip gitti "sin bini yitmidin hıh pislik ilk öpücüğümü aldı bide geçmiş sin bini yitmidin diyor şuna bak salak " arkasından dil çıkardım  ardından dönüp çalışmaya başladım.
"Aahhh Tanrım ölüyorum" bütün gün ben çalışırken Robert mutfakta kahve içiyordu hergün gelişiyorum hızlanıyorum bu iyi iş bence geniş bir eşofman ve geniş bir sweatshirt giyinip mutfağa gittim açtım hemde domuzlar gibi "yemekte ne var? " dedim Robert'e fakat arkamdan "hamburger var" sesi duyduğum gibi arkamı döndüm "ahh Tanrım Harry hoşgeldin" diyip sarıldım Harry ile çok samimiydik o  bana en iyi davranan kişiydi "peki tamam Jo artık yiyelim mi tamamen bayatlamadan ne dersin? " dedi omuzlarımı tutarak "oh evet tamam ama en büyük olan hamburger benim domuz gibi açım" dedim evet artık lakabım Jo Harry bu lakabı birkaç hafta önce vermişti Robert söylemiyor fakat Harry her defasında bana Jo diyerek konuşuyor "al bakalım Jo bu senin" bana uzatığı paketi aldım "teşekkürler" diyip paketi açtım ah Tanrım bu çok lezzetli ben deliler gibi hamburger yerken Robert ve Harry ilerlemem hakkında konuşuyordu Tanrım ikinci şok Robert az da olsa beni övdü cidden çok duygulandım. "Tebrikler Jo sana güveniyorum en kısa sürede ilk görevini alacağına da eminim sonra görüşürüz" dedi ayağa kalkıp bende son ısırık kalan hamburgeri ağzıma attıp ayaklandım "teşekkörler Harry görüşörüz" dedim ağzım dolu olduğu için sözlerim komik çıkmıştı bana gülen Harry'e sarılıp uğurladım arkamı döndüğümde Robert bana gülümseyerek bakıyordu Tanrım şaka gibi ama gerçek Robert gülebiliyor patates kızartmalarına elimi uzatığım zaman paketi çekti "hadi ama Robert ver onu bana" paketi kaldırdığı yere elimi uzattım ama ne fayda aramızda ki boy farkı buna engeldi "Bella Watson olmaz direnme bu soğan halkaları ve patatesler kaç kalori biliyor musun? " dedi ama umrumda değildi bu ben onları yemek istiyordum banane "Tanrım lanet olsun banane kaç kaloriyse ben sadece onları yemek istiyorum" dedim ayak parmak uçlarıma kalkarak ama ben elimi uzattıkça o daha da yukarı götürüyordu "hadi ama Robert lütfen" dedim sevimli yüzümü takınarak ama o parmağıyla alnımı itti ardından başını eğip "gözlerimi oymaya gidiyorum bu tipe bak çirkinlik abidesi resmen çekil önümden" dedi kaşlarımı çatarak ona bakmaya başladım pislik "kaşlarını fazla çatma kırışıklıklar oluşur bu halinle zaten çirkinsin kırışınca daha çok çirkin olursun" diyip gitti "aaaahhh" ufakta olsa bir çığlık attım zıplayarak "sen gitte kendi tipine bak pislik sikik herif lanet olsun" öfkeli şekilde mutfaktan çıktım.
#################################
𝔾𝕖𝕟ç 𝔹𝕖𝕝𝕝𝕒'𝕟ı𝕟 𝕘𝕖𝕝𝕞𝕖𝕤𝕚 𝕖𝕟 ç𝕠𝕜 𝕠𝕟𝕦𝕟 𝕪𝕒𝕣𝕒𝕣ı𝕟𝕒 𝕠𝕝𝕞𝕦ş𝕥𝕦 𝕖𝕧𝕖𝕥 𝕦𝕫𝕦𝕟 𝕫𝕒𝕞𝕒𝕟𝕕ı𝕣 𝕒𝕛𝕒𝕟𝕕ı 𝕧𝕖 𝕖𝕟 𝕓𝕒ş𝕒𝕣ı𝕝ı 𝕒𝕛𝕒𝕟 𝕠𝕪𝕕𝕦 𝕒𝕞𝕒 𝕓𝕚𝕣𝕒𝕫 𝕕𝕚𝕟𝕝𝕖𝕟𝕞𝕖𝕜 𝕚ç𝕚𝕟 ℍ𝕒𝕣𝕣𝕪 𝕚𝕝𝕖 𝕒𝕟𝕝𝕒ş𝕞𝕒 𝕪𝕒𝕡𝕞ış𝕥ı 𝕦𝕪𝕦ş𝕥𝕦𝕣𝕦𝕔𝕦 𝕝𝕚𝕕𝕖𝕣𝕚 𝕁𝕒𝕔𝕜𝕤𝕠𝕟'𝕦 ö𝕝𝕕ü𝕣𝕞𝕖𝕜 𝕠𝕟𝕦 𝕓𝕚𝕣𝕒𝕫 𝕕𝕒𝕙𝕒 𝕪ü𝕜𝕤𝕖𝕝𝕥𝕞𝕚ş𝕥𝕚 𝕥𝕒𝕜𝕞𝕒 𝕒𝕕ı 𝕒𝕛𝕒𝕟 𝕩 𝕪𝕒𝕟𝕚 ℝ𝕠𝕓𝕖𝕣𝕥'𝕥𝕚 𝕓𝕦 𝕜𝕚ş𝕚 𝕪𝕠𝕣𝕘𝕦𝕟 𝕧𝕖 𝕓𝕚𝕣 𝕠 𝕜𝕒𝕕𝕒𝕣 𝕓𝕚𝕥𝕜𝕚𝕟𝕕𝕚 𝕓𝕦𝕘ü𝕟 𝕪𝕒ş𝕒𝕕ığı ş𝕖𝕪𝕝𝕖𝕣𝕚 𝕙𝕚ç𝕓𝕚𝕣 𝕫𝕒𝕞𝕒𝕟 𝕪𝕒ş𝕒𝕞𝕒𝕞ış𝕥ı 𝕤𝕖𝕧𝕕𝕚ğ𝕚 𝕜𝕒𝕕ı𝕟ı𝕟 𝕠𝕟𝕒 𝕚𝕙𝕒𝕟𝕖𝕥𝕚 ü𝕫𝕖𝕣𝕚𝕟𝕖 𝕫𝕒𝕥𝕖𝕟 𝕒𝕛𝕒𝕟 𝕠𝕝𝕞𝕦ş𝕥𝕦 𝕓𝕖𝕕𝕖𝕝 ö𝕕𝕖𝕥𝕞𝕖𝕜 𝕚ç𝕚𝕟 𝕧𝕖 ş𝕚𝕞𝕕𝕚 𝕜𝕚 𝟝𝟘 𝕪𝕒şı𝕟𝕕𝕒 𝕜𝕚 ℍ𝕒𝕣𝕣𝕪 𝕠𝕟𝕦 𝕗𝕒𝕣𝕜 𝕖𝕕𝕚𝕡 𝕪𝕒𝕟ı𝕟𝕒 𝕒𝕝𝕞ış𝕥ı 𝕠𝕟𝕦 𝕖ğ𝕚𝕥𝕞𝕚ş 𝕧𝕖 𝕓𝕦𝕘ü𝕟𝕖 𝕜𝕒𝕕𝕒𝕣 𝕘𝕖𝕥𝕚𝕣𝕞𝕚ş𝕥𝕚 𝕠𝕟𝕒 𝕞𝕚𝕟𝕟𝕖𝕥𝕥𝕒𝕣𝕕ı 𝕖𝕝𝕚𝕟𝕕𝕖 𝕜𝕚 𝕡𝕒𝕜𝕖𝕥𝕚 𝕜𝕒𝕣şı𝕤ı𝕟𝕕𝕒 𝕕𝕦𝕣𝕒𝕟 ç𝕖𝕜𝕞𝕖𝕔𝕖𝕟𝕚𝕟 ü𝕤𝕥ü𝕟𝕖 𝕓ı𝕣𝕒𝕜𝕥ı 𝕕𝕠𝕝𝕒𝕓𝕒 𝕪ö𝕟𝕖𝕝𝕕𝕚 𝕓𝕦𝕘ü𝕟 𝕚𝕝𝕜 𝕕𝕖𝕗𝕒 𝕚ç𝕥𝕖𝕟𝕝𝕚𝕜𝕝𝕖 𝕘ü𝕝ü𝕞𝕤𝕖𝕞𝕚ş𝕥𝕚 𝕥𝕦𝕙𝕒𝕗 𝕓𝕚𝕣 ş𝕖𝕜𝕚𝕝𝕕𝕖 𝕠𝕟𝕦 𝕘ü𝕝ü𝕞𝕤𝕖𝕥𝕖𝕟 𝕓𝕚𝕣 𝕜ı𝕫𝕕ı 𝕪ı𝕝𝕝𝕒𝕣 𝕤𝕠𝕟𝕣𝕒 𝕚𝕝𝕜 𝕕𝕖𝕗𝕒 𝕓𝕚𝕣 𝕜ı𝕫 𝕤𝕒𝕪𝕖𝕤𝕚𝕟𝕕𝕖 𝕘ü𝕝ü𝕞𝕤𝕖𝕞𝕚ş𝕥𝕚 𝕕𝕠𝕝𝕒𝕡𝕥𝕒𝕟 𝕤𝕚𝕪𝕒𝕙 𝕖ş𝕠𝕗𝕞𝕒𝕟 𝕥𝕒𝕜ı𝕞ı𝕟ı çı𝕜𝕒𝕣ı𝕡 𝕪𝕒𝕥𝕒ğı𝕟ı𝕟 ü𝕤𝕥ü𝕟𝕖 𝕓ı𝕣𝕒𝕜𝕥ı 𝕜𝕒𝕥𝕝ı 𝕓𝕠𝕩𝕖𝕣𝕝𝕖𝕣𝕚𝕟𝕕𝕖𝕟 𝕓𝕚𝕣 𝕥𝕒𝕟𝕖 𝕒𝕝ı𝕡 𝕓𝕒𝕟𝕪𝕠𝕪𝕒 𝕘𝕚𝕥𝕥𝕚 𝕒𝕜𝕝ı𝕟𝕕𝕒 𝕓𝕚𝕣 𝕤𝕠𝕣𝕦 𝕧𝕒𝕣𝕕ı 𝕟𝕖 𝕪𝕒𝕟𝕚 𝕕𝕒𝕙𝕒 ö𝕟𝕔𝕖 𝕙𝕚ç 𝕜𝕚𝕞𝕤𝕖𝕪𝕚 ö𝕡𝕞𝕖𝕞𝕚ş𝕞𝕚𝕪𝕕𝕚? 𝕋𝕒𝕥𝕝ı 𝕓𝕚𝕣 𝕜ı𝕫𝕕ı 𝕪𝕒𝕟 𝕡𝕣𝕠𝕗𝕚𝕝𝕚 𝕠𝕟𝕦 𝕤𝕖𝕜𝕤𝕚 𝕪𝕒𝕡𝕒𝕣𝕜𝕖𝕟 𝕓𝕠𝕝 ş𝕖𝕪𝕝𝕖𝕣 𝕘𝕚𝕪𝕚𝕪𝕚𝕟𝕔𝕖 𝕥𝕒𝕥𝕝ı 𝕧𝕖 𝕤𝕖𝕧𝕚𝕞𝕝𝕚 𝕠𝕝𝕦𝕪𝕠𝕣𝕕𝕦 𝕥ı𝕡𝕜ı 𝕓𝕦𝕘ü𝕟𝕜ü 𝕘𝕚𝕓𝕚 𝕒𝕞𝕒 𝕟𝕒𝕤ı𝕝 𝕜𝕚𝕞𝕤𝕖𝕪𝕚 ö𝕡𝕞𝕖𝕞𝕚ş𝕥𝕚? 𝕋𝕦𝕙𝕒𝕗 𝕓𝕦𝕘ü𝕟 𝕜𝕚 𝕤𝕖𝕧𝕚𝕞𝕝𝕚 𝕙𝕒𝕣𝕖𝕜𝕖𝕥𝕝𝕖𝕣𝕚𝕪𝕝𝕖 𝕓𝕚𝕝𝕖 𝕘𝕖𝕟ç 𝕒𝕕𝕒𝕞ı𝕟 𝕘ü𝕝ü𝕞𝕤𝕖𝕞𝕖𝕤𝕚𝕟𝕖 𝕟𝕖𝕕𝕖𝕟 𝕠𝕝𝕞𝕦ş𝕥𝕦 𝕜ö𝕡ü𝕜𝕝𝕖𝕕𝕚ğ𝕚 𝕤𝕒ç𝕝𝕒𝕣ı𝕟ı 𝕤𝕦𝕪𝕦𝕟 𝕒𝕝𝕥ı𝕟𝕕𝕒 𝕥𝕦𝕥𝕥𝕦 𝕓𝕖𝕝𝕚𝕟𝕕𝕖𝕟 𝕧𝕖 𝕘öğü𝕤 𝕜𝕒𝕤𝕝𝕒𝕣ı𝕟ı𝕟 𝕒𝕣𝕒𝕤ı𝕟𝕕𝕒𝕟 𝕒𝕜𝕒𝕟 𝕜ö𝕡ü𝕜𝕝ü 𝕤𝕦 ş𝕖𝕗𝕗𝕒𝕗 𝕤𝕦 𝕠𝕝𝕕𝕦ğ𝕦 𝕫𝕒𝕞𝕒𝕟 𝕤𝕦𝕪𝕦 𝕜𝕒𝕡𝕒𝕥𝕥ı 𝕒𝕣𝕕ı𝕟𝕕𝕒𝕟 𝕙𝕒𝕧𝕝𝕦𝕪𝕦 𝕓𝕖𝕝𝕚𝕟𝕖 𝕤𝕒𝕣𝕒𝕣𝕒𝕜 𝕕𝕦ş𝕒𝕜𝕒𝕓𝕚𝕟𝕕𝕖𝕟 çı𝕜𝕥ı 𝕙𝕒𝕗𝕚𝕗 𝕦𝕫𝕦𝕟 𝕤𝕒ç𝕝𝕒𝕣ı𝕟𝕕𝕒𝕟 𝕤𝕦 𝕒ş𝕒ğı 𝕕𝕒𝕞𝕝𝕒𝕣𝕜𝕖𝕟 𝕒𝕪𝕟𝕒 𝕜𝕒𝕣şı𝕤ı𝕟𝕒 𝕘𝕖ç𝕥𝕚 𝕜𝕚𝕣𝕝𝕚 𝕤𝕒𝕜𝕒𝕝𝕝𝕒𝕣ı 𝕧𝕒𝕣𝕕ı 𝕓𝕣𝕠𝕟𝕫 𝕥𝕖𝕟𝕚 𝕒𝕤𝕥ığı 𝕓𝕠𝕩𝕖𝕣𝕚𝕟𝕚 𝕒𝕝ı𝕡 𝕘𝕚𝕪𝕕𝕚 𝕗𝕒𝕜𝕒𝕥 𝕙𝕒𝕧𝕝𝕦𝕪𝕦 𝕒ç𝕞𝕒𝕕ı ü𝕤𝕥ü𝕟𝕕𝕖𝕟 𝕓𝕒𝕟𝕪𝕠𝕕𝕒𝕟 çı𝕜𝕥ığı𝕟𝕕𝕒 𝕜𝕒𝕣şı𝕤ı𝕟𝕕𝕒 𝕖𝕝𝕚𝕟𝕕𝕖 𝕡𝕒𝕜𝕖𝕥𝕝𝕖 𝕜öş𝕖𝕕𝕖 çö𝕞𝕖𝕝𝕞𝕚ş 𝕪𝕒𝕟𝕒𝕜𝕝𝕒𝕣ı𝕟ı ş𝕚ş𝕚𝕣𝕞𝕚ş 𝕓𝕚𝕣 ş𝕖𝕜𝕚𝕝𝕕𝕖 𝕥ı𝕜ı𝕟𝕒𝕟 𝕘𝕖𝕟ç 𝕜ı𝕫ı 𝕘ö𝕣𝕕ü 𝕥ı𝕡𝕜ı 𝕓𝕚𝕣 𝕥𝕒𝕧ş𝕒𝕟𝕒 𝕓𝕖𝕟𝕫𝕚𝕪𝕠𝕣𝕕𝕦 𝕓𝕦 𝕙𝕒𝕝𝕚 𝕪𝕒𝕕𝕒 𝕓𝕚𝕣 𝕤𝕚𝕟𝕔𝕒𝕡𝕥𝕒 𝕠𝕝𝕒𝕓𝕚𝕝𝕚𝕣 𝕒𝕞𝕒 𝕥𝕒𝕥𝕝ı 𝕘ö𝕣ü𝕟ü𝕪𝕠𝕣𝕕𝕦 𝕤𝕒𝕞𝕚𝕞𝕚 𝕧𝕖 𝕤𝕖𝕧𝕚𝕞𝕝𝕚 𝕘𝕖𝕟ç 𝕜ı𝕫ı𝕟 𝕠𝕟𝕕𝕒𝕟 𝕙𝕒𝕓𝕖𝕣𝕚 𝕪𝕠𝕜𝕜𝕖𝕟 𝕤𝕖𝕤𝕤𝕚𝕫𝕔𝕖 𝕪𝕚𝕪𝕚ş𝕚𝕟𝕚 𝕚𝕫𝕝𝕖𝕕𝕚 𝕙ı𝕫𝕝ı  𝕪𝕚𝕪𝕠𝕣𝕕𝕦 𝕒𝕕𝕒𝕞ı𝕟 𝕘𝕖𝕝𝕚𝕡 𝕠𝕟𝕦 𝕪𝕒𝕜𝕒𝕝𝕒𝕞𝕒𝕤ı𝕟𝕕𝕒𝕟 𝕜𝕠𝕣𝕜𝕦𝕪𝕠𝕣𝕕𝕦 𝕪𝕒𝕟𝕒𝕜𝕝𝕒𝕣ı ş𝕚ş𝕜𝕚𝕟 𝕓𝕚𝕣 ş𝕖𝕜𝕚𝕝𝕕𝕖 𝕒𝕪𝕒𝕜𝕝𝕒𝕟ı𝕡 𝕕ö𝕟ü𝕟𝕔𝕖 𝕜𝕒𝕣şı𝕤ı𝕟𝕕𝕒 𝕪𝕒𝕣ı çı𝕡𝕝𝕒𝕜 𝕕𝕦𝕣𝕒𝕟 𝕒𝕕𝕒𝕞ı 𝕘ö𝕣𝕖𝕟 𝕘𝕖𝕟ç 𝕜ı𝕫 𝕪𝕦𝕥𝕜𝕦𝕟𝕞𝕒𝕪𝕒 ç𝕒𝕝ış𝕥ı 𝕗𝕒𝕜𝕒𝕥 𝕪𝕦𝕥𝕜𝕦𝕟𝕦𝕣𝕜𝕖𝕟 𝕓𝕠ğ𝕒𝕫ı𝕟𝕕𝕒 𝕜𝕒𝕝𝕕ı ö𝕜𝕤ü𝕣ü𝕜𝕝𝕖𝕣 𝕒𝕣𝕒𝕤ı𝕟𝕕𝕒 𝕜𝕠𝕟𝕦ş𝕒𝕣𝕒𝕜 "ş𝕖𝕪 𝕓𝕖𝕟 ş𝕖𝕪 𝕪𝕒𝕡ı𝕪𝕠𝕣𝕕𝕦𝕞 𝕪𝕒𝕟𝕚 ıııı" 𝕘𝕖𝕟ç 𝕜ı𝕫 ö𝕜𝕤ü𝕣üğü𝕟ü 𝕕𝕦𝕣𝕕𝕦𝕣𝕕𝕦𝕜𝕥𝕒𝕟 𝕤𝕠𝕟𝕣𝕒 𝕪𝕖𝕣𝕖 𝕓𝕒𝕜𝕞𝕒𝕪𝕒 𝕓𝕒ş𝕝𝕒𝕞ış𝕥ı 𝕠𝕟𝕦𝕟 𝕓𝕦 𝕙𝕒𝕝𝕚𝕟𝕖 𝕘ü𝕝ü𝕞𝕤𝕖𝕪𝕖𝕟 𝕒𝕕𝕒𝕞 𝕓𝕒şı𝕟ı 𝕖ğ𝕞𝕚ş 𝕜ı𝕫𝕒 𝕤𝕒𝕙𝕥𝕖 ö𝕗𝕜𝕖𝕤𝕚𝕟𝕚 𝕥𝕒𝕜ı𝕟𝕒𝕣𝕒𝕜 𝕜𝕠𝕟𝕦ş𝕞𝕒𝕪𝕒 𝕓𝕒ş𝕝𝕒𝕕ı "𝕠𝕟𝕝𝕒𝕣ı 𝕪𝕖𝕞𝕖 𝕗𝕒𝕫𝕝𝕒 𝕜𝕒𝕝𝕠𝕣𝕚𝕝𝕚 𝕓𝕚𝕣 𝕒𝕛𝕒𝕟 𝕚𝕟𝕔𝕖 𝕠𝕝𝕞𝕒𝕝ı 𝕕𝕖𝕞𝕖𝕕𝕚 𝕞𝕚 𝕤𝕒𝕟𝕒? " 𝕜ı𝕫ı𝕟 ş𝕦 𝕤𝕖𝕧𝕚𝕞𝕝𝕚 𝕙𝕒𝕝𝕚𝕟𝕚 𝕘ö𝕣𝕕ü𝕜ç𝕖 𝕔𝕚𝕕𝕕𝕚 𝕜𝕒𝕝𝕒𝕞ı𝕪𝕠𝕣𝕕𝕦 𝕪𝕒𝕟𝕒𝕜𝕝𝕒𝕣ı𝕟ı 𝕤ı𝕜𝕞𝕒𝕜 𝕚𝕤𝕥𝕚𝕪𝕠𝕣𝕕𝕦 𝕗𝕒𝕜𝕒𝕥 𝕤𝕒𝕙𝕥𝕖 𝕜ı𝕫𝕘ı𝕟𝕝ı𝕜 𝕥𝕒𝕧𝕣ı𝕟ı 𝕓𝕠𝕫𝕞𝕒𝕞𝕒𝕝ı𝕪𝕕ı 𝕖𝕝𝕝𝕖𝕣𝕚𝕟𝕚 𝕓𝕖𝕝𝕚𝕟𝕚𝕟 𝕪𝕒𝕟ı𝕟𝕒 𝕜𝕠𝕪𝕦𝕡 𝕜𝕖𝕟𝕕𝕚𝕟𝕚 𝕤ı𝕜𝕥ı 𝕪𝕠𝕜𝕤𝕒 𝕜𝕒𝕙𝕜𝕒𝕙𝕒 𝕒𝕥𝕒𝕣𝕒𝕜 𝕠𝕣𝕥𝕒𝕞ı 𝕓𝕠𝕫𝕒𝕔𝕒𝕜𝕥ı "𝕖-𝕖𝕧𝕖𝕥 𝕕𝕖𝕕𝕚𝕟 𝕓𝕖𝕟 𝕤𝕒𝕕𝕖𝕔𝕖 ş𝕖𝕪 𝕚ç𝕚𝕟 𝕘𝕖𝕝𝕞𝕚ş𝕥𝕚𝕞"
"𝕆𝕟𝕝𝕒𝕣 𝕚ç𝕚𝕟" 𝕓𝕒şı𝕟ı 𝕜𝕒𝕝𝕕ı𝕣ı𝕡 𝕓𝕚𝕣 ç𝕠𝕔𝕦𝕜 𝕘𝕚𝕓𝕚 𝕜𝕖𝕟𝕕𝕚𝕟𝕚 𝕤𝕒𝕧𝕦𝕟𝕞𝕒𝕪𝕒 𝕓𝕒ş𝕝𝕒𝕕ı 𝕘𝕖𝕟ç 𝕜ı𝕫 "𝕒𝕤𝕝ı𝕟𝕕𝕒 𝕘𝕖ç𝕚𝕪𝕠𝕣𝕕𝕦𝕞 𝕓𝕦𝕣𝕕𝕒𝕟 𝕤𝕠𝕟𝕣𝕒 𝕜𝕒𝕡ı𝕟ı 𝕒çı𝕜 𝕘ö𝕣ü𝕟𝕔𝕖 𝕚ç𝕖𝕣𝕚 𝕘𝕚𝕣𝕕𝕚𝕞 𝕡𝕒𝕜𝕖𝕥𝕚 𝕘ö𝕣ü𝕟𝕔𝕖 𝕕𝕖 𝕥𝕦𝕥𝕒𝕞𝕒𝕕ı𝕞 𝕜𝕖𝕟𝕕𝕚𝕞𝕚 ü𝕫𝕘ü𝕟ü𝕞" 𝕜𝕒𝕣şı𝕤ı𝕟𝕕𝕒 ç𝕠𝕔𝕦𝕜 𝕘𝕚𝕓𝕚 𝕞𝕒𝕤𝕦𝕞 𝕜ı𝕫ı𝕟 𝕥𝕒𝕥𝕝ı 𝕙𝕒𝕝𝕚𝕟𝕖 𝕕𝕒𝕪𝕒𝕟𝕒𝕞𝕒𝕪ı𝕡 𝕘ü𝕝𝕞𝕖𝕪𝕖 𝕓𝕒ş𝕝𝕒𝕕ı 𝕘𝕖𝕟ç 𝕒𝕕𝕒𝕞 𝕕𝕚ş𝕝𝕖𝕣𝕚𝕟𝕚 𝕘ö𝕤𝕥𝕖𝕣𝕖𝕣𝕖𝕜 𝕜𝕒𝕙𝕜𝕒𝕙𝕒 𝕒𝕥𝕞𝕒𝕪𝕒 𝕓𝕒ş𝕝𝕒𝕕ı 𝕠𝕟𝕒 ş𝕒ş𝕜ı𝕟 ş𝕒ş𝕜ı𝕟 𝕓𝕒𝕜𝕒𝕟 𝕘𝕖𝕟ç 𝕜ı𝕫 𝕒𝕗𝕗𝕒𝕝𝕒𝕞ış𝕥ı 𝕟𝕖 𝕪𝕒𝕡𝕒𝕔𝕒ğı𝕟ı 𝕓𝕚𝕝𝕞𝕖𝕕𝕖𝕟 ö𝕪𝕝𝕖𝕔𝕖 𝕜𝕒𝕙𝕜𝕒𝕙𝕒 𝕒𝕥𝕒𝕟 𝕒𝕕𝕒𝕞𝕒 𝕓𝕒𝕜ı𝕪𝕠𝕣𝕕𝕦 ℝ𝕠𝕓𝕖𝕣𝕥 𝕕𝕖𝕣𝕚𝕟 𝕟𝕖𝕗𝕖𝕤 𝕒𝕝ı𝕡 𝕧𝕖𝕣𝕕𝕚𝕜𝕥𝕖𝕟 𝕤𝕠𝕟𝕣𝕒 𝕜ı𝕫ı𝕟 𝕜üçü𝕜 𝕓𝕦𝕣𝕟𝕦𝕟𝕦 𝕡𝕒𝕣𝕞𝕒𝕜𝕝𝕒𝕣ı 𝕒𝕣𝕒𝕤ı𝕟𝕒 𝕒𝕝ı𝕡 𝕤ı𝕜𝕥ı 𝕜ı𝕫ı𝕟 ş𝕒şı𝕣𝕕ığı𝕟ı 𝕒𝕪𝕟ı 𝕫𝕒𝕞𝕒𝕟𝕕𝕒 𝕦𝕥𝕒𝕟𝕕ığı𝕟ı 𝕘ö𝕣ü𝕟𝕔𝕖 𝕕𝕒𝕙𝕒 ç𝕠𝕜 𝕖ğ𝕝𝕖𝕟𝕞𝕖𝕪𝕖 𝕓𝕒ş𝕝𝕒𝕕ı ü𝕤𝕥ü𝕟𝕖 𝕕𝕠ğ𝕣𝕦 𝕖ğ𝕚𝕝𝕚𝕡 "𝕤𝕚𝕟𝕔𝕒𝕓𝕒 𝕓𝕖𝕟𝕫𝕚𝕪𝕠𝕣𝕤𝕦𝕟 " 𝕕𝕚𝕪𝕚𝕡 𝕕𝕠ğ𝕣𝕦𝕝𝕕𝕦 𝕒𝕣𝕕ı𝕟𝕕𝕒𝕟 𝕪𝕒𝕥𝕒ğı𝕟𝕒 𝕚𝕝𝕖𝕣𝕝𝕖𝕪𝕚𝕡 𝕖ş𝕠𝕗𝕞𝕒𝕟ı𝕟ı 𝕖𝕝𝕚𝕟𝕖 𝕒𝕝𝕕ı "𝕚𝕫𝕝𝕖𝕞𝕖𝕜 𝕚𝕤𝕥𝕖𝕣𝕤𝕖𝕟 𝕘𝕖𝕝 𝕠𝕥𝕦𝕣 ş𝕦𝕣𝕒𝕪𝕒" 𝕚𝕝𝕜 𝕓𝕒ş𝕥𝕒 𝕟𝕖 𝕕𝕖𝕕𝕚ğ𝕚𝕟𝕚 𝕒𝕟𝕝𝕒𝕞𝕒𝕪𝕒𝕟 𝕜ı𝕫 𝕒𝕣𝕕ı𝕟𝕕𝕒𝕟 𝕖ş𝕠𝕗𝕞𝕒𝕟ı 𝕘ö𝕣ü𝕟𝕔𝕖 𝕜𝕠𝕔𝕒𝕞𝕒𝕟 𝕒çı𝕝𝕒𝕟 𝕘ö𝕫𝕝𝕖𝕣𝕝𝕖 𝕒𝕣𝕜𝕒𝕤ı𝕟ı 𝕕ö𝕟𝕕ü "𝕒𝕗𝕖𝕕𝕖𝕣𝕤𝕚𝕟 𝕒𝕗𝕖𝕕𝕖𝕣𝕤𝕚𝕟" 𝕕𝕚𝕪𝕚𝕡 𝕜𝕠ş𝕒𝕣 𝕒𝕕ı𝕞𝕝𝕒𝕣𝕝𝕒 𝕠𝕕𝕒𝕕𝕒𝕟 çı𝕜𝕥ı 𝕪ı𝕝𝕝𝕒𝕣 𝕤𝕠𝕟𝕣𝕒 𝕚𝕝𝕜 𝕕𝕖𝕗𝕒 𝕓𝕦 𝕜𝕒𝕕𝕒𝕣 𝕖ğ𝕝𝕖𝕟𝕞𝕚ş𝕥𝕚 ℝ𝕠𝕓𝕖𝕣𝕥 𝕘ü𝕝ü𝕞𝕤𝕖𝕪𝕖𝕣𝕖𝕜 𝕖ş𝕠𝕗𝕞𝕒𝕟ı𝕟ı ü𝕤𝕥ü𝕟𝕖 𝕘𝕖ç𝕚𝕣𝕚𝕡 𝕪𝕒𝕥𝕒ğı𝕟𝕒 𝕦𝕫𝕒𝕟𝕕ı 𝕤𝕚𝕟𝕔𝕒𝕡 𝕘𝕚𝕓𝕚 𝕪𝕒𝕟𝕒𝕜𝕝𝕒𝕣ı𝕟ı ş𝕚ş𝕚𝕣𝕖𝕣𝕖𝕜 𝕥ı𝕜ı𝕟𝕒𝕟 𝕜ı𝕫ı𝕟 𝕠 𝕙𝕒𝕝𝕚 𝕒𝕜𝕝ı𝕟𝕕𝕒𝕟 çı𝕜𝕞ı𝕪𝕠𝕣𝕕𝕦 𝕥𝕖𝕜 𝕜𝕖𝕝𝕚𝕞𝕖𝕪𝕝𝕖 𝕥𝕒𝕥𝕝ı𝕪𝕕ı ç𝕠𝕜 𝕥𝕒𝕥𝕝ı 𝕓𝕚𝕣 𝕜ı𝕫𝕕ı "𝕤𝕖𝕧𝕚𝕞𝕝𝕚 𝕥𝕒𝕥𝕝ı 𝕞𝕒𝕤𝕦𝕞 𝕧𝕖 𝕤𝕒𝕞𝕚𝕞𝕚 𝕓𝕚𝕣 𝕜ı𝕫𝕤ı𝕟 𝕤𝕖𝕟 𝕓𝕒𝕪𝕒𝕟 𝕎𝕒𝕥𝕤𝕠𝕟 𝕒𝕞𝕒 𝕟𝕒𝕤ı𝕝 𝕓𝕦 𝕫𝕒𝕞𝕒𝕟𝕒 𝕜𝕒𝕕𝕒𝕣 𝕙𝕚ç 𝕜𝕚𝕞𝕤𝕖𝕪𝕚 ö𝕡𝕞𝕖𝕕𝕚𝕟? " 𝕕𝕖𝕕𝕚 𝕘ü𝕝ü𝕞𝕤𝕖𝕪𝕖𝕟 𝕪ü𝕫ü𝕪𝕝𝕖 𝕘ö𝕫𝕝𝕖𝕣𝕚𝕟𝕚 𝕪𝕦𝕞𝕕𝕦.
#################################
Odadan çıktığımda yüzüm alev gibiydi şok üstüne şok yaşadım az önce Robert kahkaha atmıştı ilk defa onu böyle gülerken gördüm ilk şoku atlatamadan ikinci şoku yaşadım burnumu sıkarak sincaba benziyorsun dedi "bir dakika hayır olamaz lanet olsun Robert beni tıkınırken görmüş olmalı" yatağımda tepinmeye başladım "rezzillliiikkk" suratımı yastığıma gömdüm "aahhh Tanrım lütfen öldür beni" rezil halde yakalanmıştım "utanç kaynağısın sen aptal Bella" kendi kendime söverek yatakta dönmeye başladım.
  Sabah çalan müzik sesiyle gözümü açtım gözlerimi ovup etrafa baktığımda odanın kapısında Robert'i gördüm kollarını birleştirmiş yere bakıyordu elindeki telefon dan son ses müzik açmış uyanmamı bekliyordu "bundan sonra alarm kur antrenmanlara geç başlamak hoşuna gidiyor galiba" saatte baktığımda daha altı buçuktu hadi ama sadece bir buçuk saat geç kalktım ne yani nolmuş ha? Tanrım derin nefes alıp verdim üstümden yorganı çekip ayaklandım "iki dakikan gitti kaldı 8 dakika acele et ve aşağı gel sincap" ne ne dedi o bana yan gülüş atıp gittikten sonra şaşkın şaşkın ona baktım ahh lanet olsun artık ölene kadar dünkü olayı suratıma vuracak lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ayakta uyuyordum resmen bir sağ bir sol salanıyordum dişlerimi fırçalayıp aşağıya indim domates, salatalık ve peynir karışımı tabak hazırlamıştı hadi ama ben peynire alerjim olduğu için sadece domates ve salatalıkları yiyip ayağa kalktım ama "otur" sesini duyar duymaz tekrar oturdum "peynirleri de ye" tabağa baktım sonra Robert'te baktım "hayır yemicem" dedim kollarımı birleştirip arkama yaslanarak "neden yemicen? "
"Sevmiyorum"
"Bu beni ilgilendirmez o peynirleri yiyeceksin"
"Hayır zorla mı? yemicem" ayağa kalkıp bana doğru geldi ayağa kalkmak için hamle yapınca suratımı tutup oturtu ardından yanaklarımı parmakları ile sıkıp ağzımı açtı "yemezsen güçsüz kalırsın " diyip peynirleri ağzıma tıktı ardından yanaklarımı bırakıp doğruldu ağzıma koyduğu peynirleri zorla yutup ayağa kalktım "sen delirdin mi kafayı mı yedin? Zorla yediremezsin sevmiyorum dedim sana nasıl zorlarsın? Tanrım cidden sinir bozucusun " diyip arkamı döndüm ama fazla ilerleyemeden yere düştüm nefes alamıyordum ciğerlerim patlayacak gibiydi boğazım şişmeye başladığını hissediyordum "Bella! " sesini duyduktan sonrası yoktu artık heryer kapkaranlık olmuştu.

I'M JO! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin