¿

3.8K 339 257
                                    

feleex:
sen ne yapmaya çalışıyorsun


hwanghyunn:
ne
ne diyorsun be

feleex:
galerinde fotoğraflarımın
ne işi var

hwanghyunn:
haha tabii ya
o arkadaşına söyle
telefonumu hackletmek için
daha iyi birini bulsun ayrıca bir dahakine de kendi bilgisayarından değilde başka bir bilgisayardan girsin sence telefonumun hacklendiğini fark
etmeyecek miydim

feleex:
fotoğraflarımın sende ne işi var

hwanghyunn:
bi düşünelim bakalım
hyunjinin telefonunda felixin
fotoğraflarının ne işi var
cevap basit; hyunjin felixe aşık çünkü

feleex:
doğru düzgün cevap ver
fotoğraflarımı ne yapıyorsun

hwanghyunn:
tabikide arkadaş grubuna atıp
senin gibi bir ibneyle dalga geçiyordum
cidden sana aşık olduğumu mu
düşünmüştün

feleex:
böyle bir düşünce aklımdan bir kez
olsun bile geçmedi
iğrenç pislik bir insanın sevgisine
ihtiyacım yok

hwanghyunn:
bu ağır oldu be|
bu ağı|
güzel

görüldü

Elimdeki sütü hızlıca içerken tek hedefim yatağıma uzanıp kitap okumaktı. Sütü mü bitirdiğimde masaya bırakmış yavaş adımlarla odama çıkmıştım.

Elime en sevdiğim kitabı alırken yorgun olduğumu ve okurken uykumun geleceğini bildiğimden geri bıraktım(bana cok oluyo bu heheh). Çarşafı kaldırıp içine girdikten sonra kafamı yastığa koyup gözlerimi kapattım.

Tam uykuya dalacakken penceremden gelen sesle irkildim. Kimdi ki bu akşam akşam. Korkuyla yerimden kalkıp pencerenin önüne gittim. Perdeyi çekip camı açtığımda Wooyoung ve Jisung'u yanyana görmem beni biraz şaşırtsada beni görmeyip her zamanki gibi tartışan ikiliye seslendim.

"ZİL DİYE BİŞEY VAR APTALLAR! NE DIYE PENCEREMİ TAŞLIYORSUNUZ Kİ!" Bağırdığımda ikiside dikkatini bana vermişti.

"Üşendik zile basmaya! Neyse hadi gel bizimkilerle parka oturcaz. Çabuk gel bak!" Jisung hızlıca konuştuğunda göz devirip hemencecik üstüme eşofman ve sweat geçirmiştim.

Evimin anahtarını ve telefonumu aldıktan sonra aşağıya inmiş ayakkabılarımı da aldıktan sonra evden çıkıp tekrar tartışan ikilinin yanına gittim.

"Ben sizin tartışmalarınızı görmekten bıktım, siz tartışmaktan bıkmadınız tanrı aşkına!" Wooyoung göz devirip söylenmeye başladığında bende göz devirip yürümeye devam ettim. Bu ikisi asla uslanmayacaktı.

Çocukların yanına vardığımızda Jeongin Chan hyungun kucağında bir şeyler konuşuyorlardı-kesinlikle sapık birşeyler çünkü chan hyungdan bahsediyoruz- Seungmin ve Changbin hyung ise kendi aralarında konuşuyorlardı.

Bizde yanlarına oturduğumuzda hepsinin bakışları bize dönmüştü.

"Kimler markete gitmek ister?" Chan hyungun sorusuyla herkes etrafa bakınmaya başlamıştı-bu bizimkilerin gitmek istemiyorum deme şekliydi-

"Ben giderim." Ben gitmeseydim biliyorumki uzun süreli bir 'kim gidecek' tartışması olacaktı. Bunu istemediğimden ben gitmeye karar vermiştim.

"Peki. Felix'le gitmek isteyen?" Kimse cevap vermediğinde kahkaha atıp marketin yolunu tutmuştum. Elimi cebime atmış yaylana yaylana markete girmiştim.

Hızlıca alacaklarımı aldığımda kasaya geçip ödemiştim. Toplam iki poşet olduğunda ellerime alıp marketten çıkmıştım. Neyseki park ve marketin arası çok yoktu.

Islık çalarak ilerlerken arkamda ayak sesleri duymaya başlamıştım. İstifimi bozmadan yürümeye devam ediyordum. Hafifçe kafamı yana çevirdiğimde gördüğüm gölgeyle takip edildiğimi anlamıştım.

Hiç beklemedik anda arkamı döndüğümde Hyunjin'i görmeyi beklemiyordum.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun burda?" Anlamaz bakışlar attığımda bana daha çok yaklaşmış ve yan bir gülüş sunarak beni baştan aşağıya süzmüştü öküz herif.

"Sevgilimle parkta buluşacağım. Yoksa seni takip ettiğimi felan mı sandın? Kkkkkkkkk." Histerik bir kahkaha attığında göz devirmiştim.

"Gerizekalı mısın. Arkamdan yürüyorsun gece gece ve farkındaysan sokakta tek biz varız sence de korkmam ve takip edildiğimi sanmam çok normal değil mi?" Göz devirip yürümeye devam ettiğimde onunda arkamdan yürüdüğünü biliyordum.

Demek sevgilisi vardı. Yani yeni gelen kızla sevgili mi olmuştu? Gözlerim dolduğunda poşetlerden dolayı gözlerimi silemiyordum. Bu yüzden daha hızlı yürümeye başlamıştım.

Bizimkilerin yanına vardığımda elimdekileri kamelyanın masasına bırakmış yorulduğumdan hemen Jisung'un yanındaki boşluğa oturmuştum.

"Hyunjin sana sataşmadı değil mi? Baksana." Kafasıyla arkamızı gösterdiğinde karşı kamelyeda yeni kızla dip dibe ve el ele oturduğunu görmüştüm. Gözlerim tekrar dolduğunda bizimkilerden gizlemek için elimle yüzümü kapamıştım.

"Ondan hoşlanıyorsun değil mi?" Jisung kulağıma fısıldadığında elimi hışımla yüzümden çekip ona dönmüştüm.

"S-sen. Hayır yok öyle bişey." Reddedip önüme döndüğümde biliyordum ki Jisung ben itiraf edene kadar peşimi bırakmayacaktı.

"O zaman neden gözlerin doldu prensesim?" Gözlerimi devirdiğimde omzuna hafifçe vurdum.

"Bana prenses deme aish!" Biraz fazla bağırdığımdan herhalde bütün masa bize dönmüş sonra hepimiz gülmeye başlamıştık.

"Jisung yah Felix'imi rahat bırak!" Wooyoung bağırarak Jisung'un üstüne atladığında hepimiz gülmekten karnımızı tutuyorduk ki, Changbin hyung Seungmin yüzünden yere düşmüştü. Hepimizin kahkahaları çoğalmıştı.

Seungmin özür dileyerek Changbin hyungu kaldırdığında Jisung ve Wooyoung'da birbirlerini bırakıp masadaki yerlerine geri oturmuştu.

"Hepiniz can çekişen davarlara benziyordunuz." Jeongin iğrenir bir yüz yapıp konuştuğunda Jisung atlamıştı.

"Az önce Chan hyungun kucağında ayı gibi gülünde babaannemdi zaten. Sevimsiz bebek ekmek seni." Hepimiz kahkahayi tekrar basmıştık.

Onlar olmasa ne yapardım bilmiyorum. Onlar sayesinde eğlenmeyi ve kafa dağıtmayı öğrenmiştim. Onları çok seviyordum.

''''

dedigim gibi attigim bolum asla icime sinmemisti ve bende boyle degistirme karari aldim

Umarim daha guzel olmustur

Bugun icinde baska bir bolum daha atmaya calisacagim

muah optum bb😘😘😘

hola-hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin