Sadece her 8 yaşındaki çocuğun yaptıklarını yapardı Taehyung. Okula gider, okuldan döndüğü an çantasını eve atıp evlerinin yanındaki parka giderdi. Sonuçta tüm çocuklar bunu yapardı değil mi? Evet okulundaki diğer çocuklara göre birazcık daha masumdu. Mesela onlar ailelelerine sürekli kötü şeyler söylüyorlardı. Ama Taehyung asla yapmazdı bunu kimseyi kırmak istemezdi o diğerlerinin aksine.
Belki de bu yüzden kimse sevmezdi onu. Sınıf arkadaşlarıyla iyi geçinmek için onlara şeker bile almıştı ama onlar çocuğun kıyafetlerini komik bulup gülmüşlerdi ona. Oysa kendi kıyafetlerinin tasarımı kendisi yapıyordu o. Babası ünlü bir moda tasarımcısıydı. O da bazen kıyafet tasarlayıp babasına veriyordu. Babası da kıramazdı onu hiç. Sadece ona özel üretilirdi bu kıyafetler. Gayet güzellerdi de Taehyung'a göre. Onlar modadan ne anlardı ki? Babası ona hep iyi bir tasarımcı olacağını söylerdi.
Kötü çocuklardı işte sınıf arkadaşları. Sürekli onun güzel tarzıyla ve davranışlarıyla dalga geçerlerdi. Hatta bir keresinde onun defterini karalamışlardı. Taehyung yine kızmamıştı onlara. Kimseye bağıramazdı ki o. Hatta şuan bulunduğu parkta onu kum havuzuna itip kaçan çocuklara bile kızmamıştı. Ayaklarına dolan kumlara rağmen gülümsüyordu o. Minik elleri... Ah bir de poposu çok acımıştı ama pozitif olmayı tercih ediyordu.
Birkaç dakika kumların içinde öylece durduktan sonra yanında dikilen bedenle kafasını kaldırdı. Ondan en fazla 3 yaş büyük olan bu beden ona tutması için elini uzattı. Uzatılan elden destek alarak doğruldu Taehyung. Ondan biraz daha uzun olan çocuk boş gözlerle ona bakıyordu. Tae ise hayran kalmıştı. Karşısındaki çocuğun kesinlikle alışılmışın dışında bir görünüşü vardı. Bembeyazdı teni. Belki beyaz bir kağıt getirse bu çocuğun yanında soluk kalırdı. Beyaz olan tek şey teni de değildi. Saçları, onlar da beyazdı. Daha önce hiç beyaz saçlı çocuk görmemişti Tae. Saçlar sadece yaşlanınca beyazlar sanıyordu. Gözleri ise hiç görmediği türdendi 'Gri'.
Yüzünden gözlerini alamasa da yavaşça gözlerini indirdi. İtiraf etmeliydi ki kıyafetleri onun tasarladıklarından daha güzeldi. Bu olağanüstü güzelliğe karşı söylediği şey ise "Saçların boya mı?" olmuştu.
Eh belki de en saçma tanışma cümlesiydi bu. Karşısındaki de bunu fark etmiş olmalı ki geldiğinden beri mimik oynamayan suratı bir anda kahkahalara boğuldu. "Hayır, doğal" Cevabını aldığında kafasını iki yana sallayıp kendine geldi Taehyung. Bu beyaz çocuğu tanımak istiyordu. Buna karşın daha ismini bile bilmeden saçlarının boya olup olmadığını sormuştu.
"İsmin ne?" beklediği atak karşıdan gelmişti. Sesi çok güzel diye düşündü Taehyung. Ama cevap vermek için düşüncelerini bir kenara atmalıydı.
"Kim Taehyung. Sen?"
"Min Yoongi."
.
.
.