Balkonun korkuluklarına dayanmış yıldızlara bakarken derin bir iç çekti Yoongi. "Sizi hiç özlemedim." diye mırıldandı ve yanındakine döndü. "Yarın 24 Ağustos. Zaman hızlı geçti Taehyung."
Yoonginin konuşmaya başlamasıyla ona baktı Taehyung.
"Şimdi beni iyi dinle." dedi ve devam etti Yoongi. "Sana her şeyi anlatmam gereken zaman geldi, bu son gecemiz."
'Son gece' bu kelimeler Taehyung'un kalbinin sıkışmasına neden oluyordu. Yine de sakin kalıp sessizce dinlemesi gerektiğini biliyordu. Oldukça korkuyordu Yoongi'nin ağzından çıkacak kelimelerden, kaçamazdı da. Yutkunup devam etti Yoongi konuşmasına.
"Ölü olan sendin Taehyung."
"Neden bahsediyorsun? Anlamıyorum Yoon."
"Ben ayın oğlu seninle o parkta tanıştım. Ve 13 yıl sonra 24 Ağustos'da saat 19.27'yi gösterirken trafik kazasında hayatını kaybettin."
Taehyung beyninde anlamlandıramıyordu cümleleri. Algılayamayacağı kadar saçmaydı söylenenler ona göre. Söyleyebileceği hiçbir şey yoktu ve sadece susup dinlemeye devam etti.
"O gün tanrı bana bir şans verdi Taehyung. Zamanı geriye alma şansı. İlk tanıştığımız güne geri dönecektim ve bugünlere kadar gelip 24 Ağustos günü dışarıya çıkmanı engelleyecektim, tabii ki bir bedeli vardı."
"Söylediklerin anlamsız gelse de bu tarz şeylere şaşırmayı bırakalı çok oldu Yoongi. Peki bedeli neydi?"
Gözlerini aya çevirip dudaklarındaki ufak gülümsemeyle "Elbet öğreneceksin sevgilim." dedi Yoongi. Sesindeki gizleyemediği hüzün rahatsız ediyordu Taehyung'u. Daha fazla soru sormak da istemiyordu. Yoongi'nin arkasına geçti ve kollarını beline dolayıp kafasını omzuna koydu.
"Neden son dedin?"
"Öğreneceksin sevgilim."
"Peki neden hüzünle doldu aşkla bakan gözlerin?"
"Öğreneceksin sevgilim."
Gözlerinin yanmaya başlamasıyla kırpıştırıp beline dolanan ellerin sahibine döndü yüzünü Yoongi. Boy farkından dolayı gözlerine bakan adamın ensesinden tutup kendine çekti ve uzun sürmeyen ama oldukça yoğun duygulara sahip bir öpücük bahşetti.
Dudaklarını ayırdığında kafasını kendisinden fazla uzaklaştırmadan gülümsedi. Mutluluktan uzak bir gülümsemeydi bu "Çok güzel büyüdün Taehyung." dedi titreyen sesiyle yüzündeki gülümsemenin yok olmaması için çabalarken.
Yoongi'nin kafasını iki yanından tuttu ve baş parmağını yukarı kıvrılmış dudağına koyup gülümsedi Taehyung. "Sen hâlâ miniciksin Ay'ım"
***
"Son 5 dakika." dedi Yoongi öpülmekten şişmiş ve kızarmış dudaklarıyla. Kucağına yerleştiği adamın omuzlarından tutup doğruldu. "Ah Tae'm şimdi yok olacak bu hayal."
Anlamlandıramadı Taehyung. Ardından duvarda asılı duran saate baktı. '19.22'. Neden dolduğunu bilmediği gözlerini tekrar çevirdi güzel sevgilisine. "Neyin sonu?" dedi cevabı duymak istemiyormuşcasına. Sadece kulaklarını tıkayıp gözlerini sıkıca kapatmak ve bunun kötü bir kabus olduğunu düşünmek geliyordu içinden. Bunun yerine Yoongi'nin belindeki ellerini sıkılaştırdığında gri gözlerden akan yaşa takıldı gözü. Biliyordu, güzel şeyler olmayacaktı. Yine de bekledi konuşmasını.
Kafasını eğdi ve gözyaşını sildi Yoongi. Ağlama dürtüsüne engel olabildiğinde tekrardan dikti gözlerini kahverengiliklere. Saydamlaşmaya başlayan sağ elini gösterip kafasını yana yatırdı. "Sanırım benim, değil mi sevgilim?" dedi dudaklarını birbirine bastırırken '19.24'
Tüm bedeni titriyordu Taehyung'un. Terleyen eliyle Yoongi'nin elini sıkıca tuttu bırakamayacakmış gibi. Morarmış ve ısırık izleriyle dolu çıplak bedenden kopmak istemediğini belli ediyordu onu kendine bastırmasıyla. Ağzını bile açamıyordu ve farkına varmadan ağlamaya başlamıştı bile.
"Bedel bendim sevgilim. Benim yok olmamdı. Söz Tae'm, söz acıtmayacak bu sefer yokluğum. Unutacaksın beni. Her şey olması gerektiği gibi olacak. Bu Dünya'ya ait olmayan ben tüm evrenden silineceğim." dedi gittikçe kısılan sesiyle Yoongi. Kelimeleri bir araya getirmekte zorlanıyordu ve zamanın durmasını diliyordu sadece. Ne yazık ki tuttuğumuz dilekler her zaman gerçek olmaz '19.26'
Saatin ilerlediğini gösteren tik tak sesi ilk defa bu kadar kulaklarını tırmalamıştı Taehyung'un nefes almakta güçlük çekiyor, gözyaşları yüzünden göremiyordu. Hıçkırıklar arasında sarıldı neredeyse görünmeyen bedene "Dünya'ya değil bana aitsin, bana, gitme ne olur gitme." Kafasını tamamen Yoongi'nin omzuna gömdüğünden sesi boğuk çıkıyordu.
Kendisini o ana kadar ağlamamak için ne kadar sıktıysa o kadar rahat bıraktı ayın oğlu. Gözlerini yakan tüm yaşların akmasına izin verdi ve elini sıkıca Taehyung'un kafasının arkasına koydu. "Gitmek istemiyorum." diye haykırdı son kez.
'19.27'
Ve Taehyung'un elleri boşa düştü. Nasıl nefes alındığını bile unutmuş gibi hissediyordu. Çaresizlik tüm bedenini esir almışken ağırlaşan göz kapaklarına karşı koyamayıp uykuya daldı.
Çok uzun bir aradan sonra merhabalar. Ve hayır son değil. Çok uzun aralıklarla yazdığım için hatalar varsa affedin. Görüşmek üzere.