Kim ilham perilerimi kaçırdıysa geri versin lan!
Burağın odasından çıktım ve kendi odama doğru yol aldım. Anlamadığım bunları yapan bir katilmi? Yoksa ruhani bir varlıkmı? ikis seçenekte korkunç geliyordu ve gördüklerimin rüya olma ihtimali beni biraz olsun rahatlatıyordu. Evet bu sadece bir rüya o kadar. sakin melek sakin. Her şey bir rüyadan ibaret.
Sabah olmuştu. Annemin beni uyandırmasına gerek kalmadan kendim uyanmıştım. Hemen bir duş alıp üstümü giyinmeye başladım. Üstümü giyinirken bunların bir rüya olduğunu kendime tekrarlayıp duruyordum.
Odamın kapısı tıklatıldığında yerimden sıçradım. Sonra o huzurlu sesiyle annemi duydum.
- Melek kuzum uyan.
- anne zaten uyanığım.
- oooo kızım erken kalkmanı neye borçluyuz.
- sadece erken uyandım anne! Abartma.
- tamam tamam. Üstünü giyin hemen aşşağı kahvaltı hazır.
- tamam anne geliyorum. Dedim. annemin sesiyle bile içimi huzur kaplıyordu. Ah boşuna demiyorlar Cennet annelerin ayaklarının altındadır diye. Üstümü giyinmeyi bitirdiğimde odadan çıktım üst kattan sesler geliyordu.
- anne Allah'ını seviyorsan beş dakka daha. Bu burağın sesiydi nede tembel bir ikizim var. Ama aslına bakarsanız benimde ondan bir farkım yok. Her neyse annem yine döktürmüş tü. Masaya oturduğumda babam gazatesinin üstünden kafasını uzatarak bana doğru konuşmaya başladı.
- ooo kızım sızlanmadan kalkmayı becere bilmişsin.
- baba yaaaa.
- tamam tamam sustum. Diyerek eliyle ağzına görünmez bir fermuar çekti. Bu bile beni gülümsetmeye yetmişti. Burak okul kıyafetleri ile uykulu bir şekilde geldiğinde gülümsemem dahada büyüdü. Sırf biraz daha uyumak için kıyafetleriyle uyuyordu.
- o günaydın zıt kolon.
- ha! Zıt kolonda ne ya. Bro yetmedimi.
- yetmedi sana koala'da diyicem.
- off neyse ne. Anne. Çay demlendimi? Dedi ve anneme döndüm çaydanlıkla birlikte bize doğru geliyordu. Elinden çaydanlığı alarak. Burağın önündeki bardağa doğru tutacakken ona verdim.
Bu hareketimle ona kendi bardağına çay koya bilirsin demiş oldum. Sinirlensede hiçbir şey söylemedi. Annemlerin yanında hakaret edicek değilya. Yemeğimizi bitirip babamın bizi okula bırakmasını bekledik.
En sonunda elinde anahtarıyla kapıda belirdi. O önden biz arkadan arabaya doğru yol aldık. Babam sürücü koltuğuna oturdu. Bir kaç dakika burakla tartışıp arka koltuğa oturmayı kabul ettim. Babam arabayı çalıştırdı. Ve okula döğru sürmeye başladı ben ise düşüncelerimle başbaşaydım.
Okulun önüne vardığımızda hemen babamın yanağına küçük bir öpücük kondurarak okula doğru yürüdüm. Burak arkamdan gelmiyordu. Arkamı döndüğümde onun bir kızla bir şeyler konuştuğunu gördüm. Onları umursamadan sınıfıma geçtim. Sınıfta sadece bir kaç kişi vardı. En öndeki boş sıraya oturduğumda kızların sohbetine kulak kabarttım.
- kızlar duydunuz mu deniz 11/D'den bizim sınıfa geliyor. Bu okulun popüler olan denizimiydi acaba. Hani şu tuvalete giderken çarptığım.
- evet duydum. Ah bu harika. Aman ne harika. Bunlar kesinlikle benim deyimimle yakışıklı öküz'den bahsediyorlar. Bir bu eksikti. Tamam onunla bir sorunum yok ama. Aman ya neyse ne ister gelsin ister gelmesin sanki umrumda. Ben bunları düşürken Elif ve Cansu içeri girdi. Elif'e baktığımda biraz sinirli olduğunu gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O Bir Vampir
ChickLitBana doğru bıçakla gelen kişi o olmazdı. Olmamalıydı. Ölüm beni korkutmuyordu. Benim korkum beni ölüdüren kişiydi. Bunu bana yapmazdı yapamazdı.