112 9 37
                                    

"Okulumuzdaki öğrencilerden Kim Woojin senin konuşamama durumunu tüm okula yaymış diye duydum. Bu konu hakkında disipline verilecek, haberin olsun istedim." Bu iyi bir şeydi. "Okulumuz olarak sana bazı yardımlarla bulunmak istiyoruz. İnsanlarla iletişim kurmakta zorlanıyor olmalısın. Bu nedenle Ame-" 

"Baba, biz onunla bu konuyu konuştuk. İstemediğini söyledi." Jisung, Soojin'in yanında gelmiş olmasına binlerce kez şükretti. "Hem biz ona yardımcı olacağız. İletişim kurmakta da zorluk çekmiyor. Gün içinde ne kadar dedikodu yaptığımızı biz biliyoruz." 

"Kızım sen karışma. Jisung ile konuşuyorum." Jisung bir kez daha konuşamadığı yüzüne vurulmuş gibi hissetti. "Daha doğrusu konuşmaya çalışıyorum." Jisung gözlerinin dolduğunu hissediyordu. "Evet Jisung, ne diyorsun?"

"Baba, istemiyor diyorum!" Soojin sesini biraz yükselttiğinde müdürün kızdığını anlamıştı Jisung. Tek istediği kendisi yüzünden ikisinin arasının bozulmamasıydı.

"Ben de sana karışma diyorum!" Soojin itiraz edeceği sırada müdür sinirle ayağa kalktı. "BEN OKULDA SENİN MÜDÜRÜNÜM VE SENDE BENİM ÖĞRENCİMSİN! NE DERSEM ONU YAPMAK ZORUNDASIN! ÇIK ODADAN!" Soojin, Jisung'ın kolundan tutup kapıya yöneldi. "SANA, SENİN ÇIKMANI SÖYLEDİM!"

"E tamam, çıkıyorum işte. Hala çıkıyorum ne de olsa. Ha tek başıma, ha onunla. Ne fark eder? Sana iyi çalışmalar, MÜDÜRÜM!" Soojin hızla odadan çıktı ve kapıyı kapattı. "Huysuz ihtiyar. Gel gidelim. Bahçeye çıkalım." Jisung yürürken yazmak için eline bir kağıt aldı. O kadar alışmıştı ki her an yazabiliyordu. Soojin'e uzattı.

'Babana bu şekilde davranmanın uygun olduğuna emin misin? Baban ne de olsa. Aranız bozulursa kötü olur.' Soojin dikkatle okuyup umursamaz gibi bir ifade yaptı.

"Sıkıntıdan evraklarını yırtmazsam bir şey olmaz. Ama yine de bugün yırtmam gereken on altı evrak var. Off aman, bir şey olmaz merak etme." Hızlı adımlarla bahçeye çıktılar.

👨‍❤️‍💋‍👨

"HEY! SEN, BEKLE!" Jisung koridorda bir tek kendisi olduğu için, arkasındaki kişinin kendisine seslendiğini düşünerek o kişiye döndü. Ama neden herkes dersteyken bağırıyordu? Jisung, sadece tuvalete gitmişti ve sınıfına gidiyordu. "Fizik öğretmeni okulda mı? Biliyor musun?" Jisung bir süre ne yapacağını düşündü. "Hey duymuyor musun beni?" Jisung boş boş bakıyordu. "Konuşamıyor musun? Düşünecek bir şey mi yok yoksa?" Jisung başını salladı. "NE!? Düşünecek bir beyin mi yok sende?" Jisung göz devirdi ve eline bir kağıt aldı.

'Konuşamıyorum aptal! Beyin tabii ki var. Tüm okul duydu ayrıca, bir tek sen mi kaldın?' Karşısındaki kişi dikkatle okudu ve gözlerini büyüttü.

"Gerçekten mi? Yo, ben duymadım. Oku ve okulla alakalı hiç bir şeyle ilgilenmediğim için." Jisung merakla kaşlarını çattı. "Ha sen şimdi diyeceksin ki, okulla alakan yoksa neden Fizik öğretmenini arıyorsun?" Jisung tam da bunu sormak istemişti. "Sana söyleyeyim o zaman. Fizik öğretmeni nefret ettiğim birinin velisi. Bende ona o sik kafalı oğlunu şikayet edeceğim. O da oğluna kızacak. Çünkü bana oğlundan daha çok güveniyor. ÇÜNKÜ OĞLU SİK BEYİNLİ!" Jisung bağırarak küfür edince şaşkınlıkla baktı. Fazla cesurdu. "Her neyse anladın mı? Nerede Fizik hocası?" Jisung bir şeyler yazdı.

'En son müdürün odasında görmüştüm.' Karşısındaki kişi okudu ve ağzını 'o' şeklinde açtı.

"Yoksa ikisi?... Yoksa?... Yoksa?... Acaba gitsem onları basmış olur muyum?" Jisung şaşkınlıkla baktı. Kendisi utanmıştı onla yerine. "Bakma öyle be. Zaten karı kocalar. Bir de Soojin diye bir kızları var. Abisini hiç sevmiyor kız. Soojin ile arkadaşım, iyi biri. FAKAT KARDEŞİ!... Off, sinirlerim." Jisung şaşkınlıkla bakmayı sürdürdü. "Her neyse, ben gideyim müdürün odasına. Eğer basabilirsem onları öğrencilere kötü örnek diye şikayet edeceğim. Fotoğraf çekmem lazım." Telefonunu hazırladı ve koşarak, takla atarak, kayarak gitti. Jisung ise hala şaşkındı.

Give Me Hope So I Don't Die || MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin