3

1.2K 65 10
                                    

"Kızım sofraya!"

Işıl koşturarak masaya geldi. Yerine otururken az kalsın çorbaları döküyordu.

"Azıcık dikkatli olsana Işıl!"

Dilini çıkarıp bana sinsi sinsi baktı. Kardeş mi iblis mi belli değil, dedim içimden.

Nihayet babam da televizyondan başını kaldırınca yemeğe başladık. Annem konuşmaya başladı.

"Yan ko-"

"Hülya boşver şimdi onları."

"Hayır Mustafa sözümü kesme iki dakika. Kiracı mı gelmiş yana?"

Babam çorbadan bir yudum alırken tek kaşını kaldırıp anneme bakmaya başladı. Bense olanları bir film edasıyla seyrediyordum.

"Hiç görmediğim kişiler var. Eski adi herif de ortalıklarda gözükmüyor."

"Allah Allah..."

"Yemekten sonra bir göz ucuyla bak istersen."

Işıl ayaklarını sallayıp beni rahatsız ediyordu. Elimle kolunu çimdikledim.

"Ah acıdı abla ya!"

Ben de ona dilimi çıkarıp yemeğime geri döndüm. Bir yandan da öğlen gördüğüm kızı düşünüyordum. Kiracı olabilirler miydi?

Yan komşu, evini hem satılığa hem de kiraya çıkarmıştı. Ama üç yıldır hiçbir alıcı çıkmamıştı. Bu yüzden emin olamıyordum.

"Kızım."

"Kızım?"

Çenemi yaslamış olduğum elimi çekip bana seslenen sese yöneldim.

"Dalmışsın yine, yemeğini ye hadi."

"Tamam anne..."

"Haha, abla ben kazandım çok yavaşsın!"

"Ben yarış yapmıyordum ki Işıl."

"Bana ne, bana ne."

Ne desem de susmayacaktı, o yüzden konuşmamaya karar verdim.

---

Akşam çökünce her zamanki gibi sandalyemi çekip bahçede kitap okumaya başladım. O sırada yandan gülüşme sesleri geliyordu. Dikkatim çok dağıldığı için kulaklığımı takıp müzik dinlemeye başladım.

"Artık buradan gitme zamanı gelmişti. Tek ayağı hafif kırık olan sandalyeden yavaşça kalkarken çıkan gıcırtıyla beraber yüzünü ekşitse de bozuntuya vermeden ahşap kapıyı açtı ve dışarı çıktı. Hava oldukça ka-"

Az kalsın kafama top geliyordu son anda arkaya eğildim ve yüzüme gelmekte olan toptan kurtuldum.

Kulaklıklarımı çıkarıp hiddetle ayağa kalktım.

Yine çalı sesleri...

İlk başta genç bir adamın kafasını daha sonra öğlendeki kızın yüzünü gördüm.

Adı neydi ki?
Beyza, Beril, Berra?
Hiç hatırlamıyordum.

Adını bilmediğim çocuk bana gülümseyip "Selam." dedi.

"Selam?"

Arada bir kıza bakıyordum.

"Kusura bakma, rahatsızlık verdik. Ben Akın."

"Nil."

"Komşumuzla böyle tanışmayı planlamıyordum aslında."

Kız çocuğun sözünü bölüp "Biz çoktan tanışmıştık Nil'le."

Hala Nil diyor, sen sabır Allahım...

"Ya.. Benden hızlı çıktın Beril'cim."

Bense hiçbir şey demeden şaşkınlıkla onlara bakıyordum.

"Ah şey, pardon yine. Rica etsem topu geri verebilir misin?"

Birkaç adım ötedeki topu alıp çitlerin üzerinden Akın'a uzattım.

"Teşekkürler. Tekrardan kusura bakma Nil." dedi ve kocaman gülümsemesiyle yok oldu Akın.

Beril adlı liseli bücürse hala bana bakıyordu.

Kaşlarımı kaldırıp gülümsedim.

"Bir şey mi oldu Berilcim?"

"Ah şey, bir şey yok. Sonra görüşürüz Nilcim."

Gözlerimi devirdim.
Bu kadar tatlı bir yüz, nasıl bir o kadar da sinir bozucu olabiliyordu?

Üstümü başımı silkip tekrar sandalyeme oturacaktım ki bir daha üstüme top gelme olasılığını aklıma getirip sandalyeyi daha öteye taşıdım.

geceler (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin