Barbunları elimle yemeye çalışırken bir yandan da olabildiğince soğuk kanlı gözükmeye çalışıyordum.
Akın karşıma, bücür de onun yanına oturmuştu.
Gerginlikle ayağımı sallarken Akın'ın bacaklarına çarptım.
Bana bakıp gülümsedi, ben de ona gülümsedim.Büyükler konuşurken Akın arada sohbete dahil oluyordu. Onun dışında ben ve Beril susuyorduk.
Işılın konuşmamasını beklemek hataydı zaten, iki saniyede bir lafı bölüp 'anne, anne!' diyordu.
"Tuzluğu alabilir miyim?"
Beril bir hışımda kendisine uzak olan tuzluğu kaptı ve bana uzattı. Alırken parmaklarımız birbirimize değdi ve elektrik çarpmış gibi hissettim kendimi.
Hayır hayır, bu kızdan kesinlikle uzak durmalıydım.
---
Yemekten sonra iki aile beraber denize gitmeye karar verdiler.
Denizi severim ama genelde izlemeyi.
Ayrıca onu bikinisiyke görmenin iyi bir fikir olacağını düşünmüyordum. Kafamdan silene kadar o anı hatırlatacak şeylerden uzak duracaktım.
Yoksa bu yolun sonunun nereye gittiği çoktan belliydi. Bir kere başlarsam tiryakisi olabilirdim.
Bu yüzden ben yürüyüşe çıkacağımı söyledim ve onlara vedalaşıp tam tersi tarafa döndüm.
Bugün rüzgar esmiyordu.
Bugün her şey çok daha farklıydı.
Anlam veremediğim bir tuhaflık.Taşları iteleye iteleye kaldırımda yürümeye devam ettim. İlerideki köşeye iyice yaklaşmıştım. Tam dönecekken yanı başımda kendimden uzun birinin gölgesini gördüm ve kafamı çevirdim.
"Akın?"
"N'aber?" deyip yanağımdan makas aldı. Gülümsediği için sinirlenemedim de.
"İyi sen?"
"İyi ben de."
Yan yana yürümeye başladık.
"Sen neden yüzmeye gitmedin?"
"Bilmem, sadece canım istemedi."
"Hmm." Güldüm.
Her ne kadar fazla samimi olsa da sempatik biriydi Akın. Bu samimiyet olayının genetik olduğunu da düşünmeye başlamıştım.
"Ee nereye gidiyoruz bakalım?"
"Bilmem, ayaklarım beni nereye götürüyorsa işte."
"Evliya Çelebi gibi konuştun."
"Ne alaka şimdi?" dedim ve güldüm.
"Hiçbir fikrim yok, gezgin bir o aklıma geldi."
"Kesin sayısalcısın sen var ya."
Kahkaha attı.
"Çok mu belli oluyor? Bunu dediğine göre sen de eşit ağırlık."
"Pff."
Gözlerimi devirdim.
"Sinirleniyor bir de surata bak."
Daha çok gülmeye başlamıştı. Bu durum hem sinirimi bozuyordu hem de neşelendiriyordu. Yanınızda manyak gibi gülen biri varken mutsuz olmak biraz zordu sanırım.
Birden ciddileştim. Odaklanamıyordum hiçbir şeye.
"Bugün Beril sanki biraz durgun ha, ne dersin?"
"Evet bana da öyle geldi. Bilmiyorum."
"Kardeşinle çok alakalısın görüyorum da."
Sırıtarak "Bana diyene bak sen hele." dedi.
"Işıl kardeş sayılmaz, prenses görünümlü şeytan o."
Gülmeye başladı.
"Dikkat et de bunları onun yanında söyleme. Dövebilir seni."
"Haha, çok komik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
geceler (gxg)
Short Story「1. #lesbian」 kafasını yukarı kaldırdı ve mırıldandı. "Sen, ben ve yıldızlar." -soft bir hikayedir-