⚠️Bu bölümde Avengers gerçek hayatta da bir film olarak da yok. Yani hiç var olmadılar.⚠️Bölümü okurken mantığınızı devre dışı bırakın ve eğlenmeye bakın.
⚠️Bu bölüm, Haylimdeki Aşk, filminin konusundan esinlenerek yazılmıştır.
⚠️Tony'ye ek olarak Thor da var.
Aslında bu bölümü One Shots'da yayımlamıştım ama orada kalmasına içim elvermedi ve çok sevdiğiniz için buraya da bununla başlayayım dedim😌
İlk defa okuyor gibi yorum yaparsanız çok güzel olur🙂
The Novelist-1
"Bir fosilin peşinden koştuğumuza inanamıyorum!" En yakın arkadaşın Ronnie'yi çekiştirmeye devam ederken söylendin.
"O bir fosil değil! Dünyanın en mükemmel daktilosu!" Ronnie'nin yüzünü görmesende sana göz devirdiğinden emindin.
"Daktilo almak istiyorsun anladım, yazılarına büyülü bir hava vereceğine inanıyorsun ona da tamam. Ama neden gidip herhangi bir daktilo almıyoruz? Şart mı bu fosil?!""Bir kere daha daktiloma fosil dersen onun tuşlarını sana yediririm! Alt tarafı 150 yıllık. Ve evet, onun olması şart!" Siz sabahın 8'inde antika bir daktiloyu almaya gidiyordunuz. Birbirinize bağırırken insanların size attığı tuhaf bakışları umursamadınız. Sonunda geldiğiniz antikacıya Ronnie'yi de çekiştirdin. Hızla içeri girdiğinizde bir adamın, senin hayallerinin daktilosunu almak üzere olduğunu gördün.
"Durun! O daktilo benim!" Adam sana tuhafça baktı.
"Hanımefendi önce ben geldim ve onu almak benim hakkım." Adamı takmayarak antikacıya ilerledin ve kendinden emin tavrınla konuştun.
"Bu adam kaç para veriyorsa ben iki katını veriyorum." Adam sana şaşkınlıkla bakarken ona döndün.
"Üzgünüm ama tam 8 aydır bunu bekliyorum."Antikacı daktiloyu senin önüne çektiğinde yanındaki adam sinirle dükkandan ayrıldı. Ronnie ise bir fosile dünya kadar para ödediğine inanamıyordu. Antikacıya parasını verdin ve daktilonu aşkla alıp dükkandan çıktın.
"Sabahın bu saatinde beni uykumdan edip buraya getirdiğine inanamıyorum. Hem de bu fosil için. Kendin gelip alamıyor muydun yani?"Trafik yüzünden iki sokak ötede bırakmak zorunda kaldığınız arabaya ilerlerken konuştun.
"Ronnie anlamıyorsun-"
"Evet anlamıyorum bu fos-"
"Kapa çeneni ve beni dinle sürtük! Bu sıradan bir daktilo değil. Antika. 150 yıl öncesine ait. Yeni kitabımı bununla yazacağım." Ronnie, yanına geldiğiniz arabanızın sürücü koltuğuna yerleşirken konuştu."Bilgisayar diye bir şey icat edildi. Haberin var değil mi tatlım?" Sense onu takmayarak konuşmaya devam ettin.
"Bu daktilonun bir efsanesi var biliyor musun? İyi ki müzayede saçmalığıyla uğraşmadık. Yoksa hayatta alamazdım." Ronnie çok da meraklı olmayan bir edayla konuştu.
"Neymiş efsanesi?"
"Tam hatırlamıyorum. Yazılara gerçeklik katıyor gibi bir şeydi sanırım."Ronnie'yle birlikte senin evine gidip güzel bir kahvaltı yaptınız kahvaltıdan sonra o kahvesini içerken sen de daktilona kağıdını yerleştirdin. Bir an önce yazmaya başlamak istiyordun.
"Ee nereden başlıyorsun yazmaya?" Sırıttın.
"Ana karakter ben olduğuma göre diğer karakteri yazacağım. Yani aşık olacağım adamı."
"Benim tatlı rahibem, sana acıyorum."Ronnie'nin sana rahibe demesinin sebebi senin yalnızca bir erkek arkadaşının olmasıydı. Çirkin bir kız değildin, aksine oldukça güzeldin. Ama şu aşk romanlarındaki karekterlere kendini fazlasıyla kaptırmış bir yazardın. Haliyle gerçek hayatta hüsrana uğruyordun.
"Seninle uğraşamayacağım Ronnie." Ama Ronnie seninle uğraşmaya kararlıydı."Ee? Adı neymiş senin yakışıklının?"
"Adı Tony. Ama bir soyad seçemiyorum. Biraz havalı bir şey olmalı." Ronnie dalga geçerek cevap verdi.
"Star olsun." Gözlerini devirdin.
"Çok klişe." Ama aklına gelen şeyle sırıttın.
"Ama Stark olabilir."
"Sen bir tane harf ekleyince klişelikten kurtuldu mu yani?" Ronnie'yi duymayıp yazmaya devam ettin."Nasıl biri olsun?"
"Sarışın, mavi gözl-"
"Senin hayalindeki erkeği değil benimkini yazıyoruz." Kendi kendine düşünüp yazmaya başladın.
"Sarışın ve mavi gözlü çok klişe. O tiplere herkes aşık olur. Imm.. kumral olsun. Parlak, kahve gözleri ve yine kahve saçları olsun."
"Kirli sakalı olsun öyle yaz."
"Hayır Ronnie. Türkiye'ye töre dizisi yazmıyoruz. Daha farklı düşün."Ronnie her ne kadar sana göz devirse de bu karekter oluşturma işini o da sevmişti.
"Senin sevdiğin değişik tipte insanlar vardı? Böyle uzun paltolu, tuhaf şapkal-"
"Hippi! Tabi ya! Hippi sakalı olsun!" Parmaklarını daktilonun tuşlarında gezdirip onu da yazdın.
"Böyle 1.80 civarı bir boyu olsun. Aşırı kaslı tipleri pek sevmem. Ne çok kaslı ne de göbekli olsun. Ortaya karışık bir şey olsun.""Sipariş mi veriyorsun y/n? O ne öyle ortaya karışık falan?!"
"Sen karışma! Tonyciğim biraz romantik olsun. Son derece özgüvenli ve biraz da çapkın olsun. AMA SAKIN BENİ ALDATMASIN! ALNINI KARIŞLARIM ONUN!" Ronnie sana kahkaha attı.
"Ee başka?""Zeki biri olsun. Hatta dahi. Her ne kadar dahi birinin bana bakma olasılığı %1 bile olsa.. Yemek yapabilsin. Düşünsene mutfağımda üstsüz yemek yapıyor, kahvaltılar hazırlıyor falan. Ya da sen düşünme vazgeçtim. Piyano çalabilsin, karizmatik bir sesi olsun ve bir tuhaflığı olsun. Böyle onu diğer insanlardan ayıran bir şey-"
"Kusacağım şimdi!" Kızgınca Ronnie'ye döndün. Ronnie yanına gelip seni sandalyeden attı ve kendi oturdu daktilonun başına.
"Napıyorsun?!"
"Senin ideal erkek modelinden sıkıldım. Kendim için yazacağım. Kitabında karekter olarak kullanırsın." Onun yanına oturup ne yazacağını beklemeye başladın."Imm.. boyu çok uzun olsun. Böyle 2 metreye yakın. Sarışın, mavi gözlü, aşırı kaslı, güçlü; böyle mitolojiden fırlayıp gelmiş gibi olsun. Son derece sempatik, tatlı ve kibar bir beyefendi olsun. Biraz da cüretkar olsun."
"Az önce sipariş veren benim sanıyordum?" Alayla sorduğunda omuz silkti.Bütün gün kitabındaki bu iki karekter için kafa patlattın. Onlara bir sürü özellik ekleyip kitapta gerçekleşecek olaylar için bir sürü taslak yazdın. Ana karekterin, yani senin, Tony'nin göğsünde uyumayı sevmen, Tony'nin normalde kabus görmesi ama seninle uyurken huzurla uyuması gibi birçok şeyi yazdın. Birtakım müstehcen sahneler bile yazdın.
Kahve üstüne kahve içtin, yazdın yazdın çöpe attın. Karalayıp durdun. Yemek yemeyi bile unuttun. Bu kitap senin için çok önemliydi. Ama artık o kadar çalışmıştın ki her şeyden dört tane görüyordun. Ağrıyan gözlerini ovuşturup daktiloyu ve yazdıklarını alıp üst kata, odana çıktın. Pijamalarını giymeye üşenip üstündeki kıyafetleri çıkardın ve iç çamaşırlarınla yatağa girdin. Oldukça kısa bir süre içinde uykuya daldın.
***
Sen huzurlu uykunu uyurken alt kattan gelen sesle gözlerini açtın. Sabah olmuştu ama alt katta kim vardı? Ronnie'nin anahtarı yoktu. Ayrıca dün sabahtan sonra ölse sabahları erkenden gelmezdi. Hızla yataktan kalktın ve üzerine kenardaki siyah sabahlığını geçirip aşağı indin.Gördüğün şeyle bir küfür mırıldandın.
"Siktir! Sen de kimsin ve evimde ne yapıyorsun?! Hemde bu halde?!" Mutfağında yarı çıplak bir adam krep yapıyordu. Sana dönüp arsızca seni inceledi. Merdivenleri koşarak indiğin için sabahlığın yakası açılmıştı ve sütyeninin bir kısmı görünüyordu.
"Güzel manzara." Sabahlığını düzeltirken bağırmaya devam ettin.
"Seni sapık herif! Seni, seni şikayet edeceğim! Kimsin sen?!"Sen hızla telefonunu ararken o kahkaha attı.
"İnsan sevgilisini unutur mu hiç? Bebeğim başını falan mı çarptın?" Sen telefonundan 911'i tuşlarken tekrar konuştun.
"Sana kimsin dedim?!" Adam sana göz devirdi ve seni şaşırtacak o cümleyi kurdu.
"Tony. Tony Stark. Dahi, milyarder, playboy ve hayırsever."Part-2'yi birkaç saat sonra atacağım. Belki bundan sonra bu daktilo serisinin devamı gelebilir 😊