I Hate You-3"Onlar çocuk, unutuyorlar. Ama biz değiliz."
***
Adliye binasının kasvetli koridorlarında Hank ve sen yan yana, dik ve kendinizden emin yürüyüşünüzle ilerliyorsunuz. Neredeyse karşı karşıya kaldığı her davada birbirine acımasızca meydan okuyan sizi yan yana görmek herkesi büyük bir şaşkınlığa sürüklüyor. Bakan, dönüp bir kez daha size bakıyor.Hank Palmer ve Y/n Y/ln yan yana, kavga etmeden yürüyorlar.
Olacak iş değil.
Geçtiğiniz yerlerde fısıldaşmalar başlıyor. Herkes, birbirine bu düşman bu iki devi yan yana getiren şeyin ne olduğunu düşünüyor. Kimisine göre aranızda nefretten filizlenen bir aşk boy gösteriyor; kimisine göre ateşkes; kimisine göreyse kıyamet yaklaşıyor.
Bazıları siz ikinizi yan yana görmekten hiç hoşlanmadı. Bunun birbirinizin yine birbirinizle çelişen çalışma ilkeleriyle ilgisi yok. İnsanlar bu kurumdaki en güçlü iki devi birlikte görmekten hiç hoşlanmadı. Çünkü sizin haricinizdeki herkesin kaybedeceğini düşünüyorlardı. Ayrı ayrıyken her şey çok güzeldi; ikiniz de tüm zehri birbirinize akıtırdınız. Ancak şimdi yan yana olduğunuza göre tüm zehri etrafa saçacaktınız.
Onların hakkınızda bu kadar teori üretmesine karşılık siz onlara hiç takılmadınız. Ne düşündükleri asla umurunuzda olmadı. Umurunuzda olan tek şey az sonraki velayet davası.
Senin evinde yediğiniz yemekten sonra birçok şey değişti. Danny ve Lauren'ın arkadaşlığı sizi de yakınlaştırmıştı. Ancak hala aranızda tuhaf bir durum vardı. Ne tam anlamıyla ayrıydınız ne de flört ediyordunuz. Çoğu zaman ayrı ama buna karşın beklenmedik zamanlarda birbirinizi hazırlıksız yakalayan öpücükler, dokunuşlar baş gösteriyordu.
Bunlardan biri de Hank'in evinde yediğiniz yemeklerden birindeydi. Çocuklar birlikte oyun oynarken siz davaya çalışıyorsunuz. O akşam yediğiniz yemekte Danny'i Lauren konusunda yüreklendiren bakışlarından birini yolladığın sırada bacağında Hank'in elini hissetmenle durakladın. Onun elini itmeye çalışman, onun yalnızca seni daha sıkı kavramasına sebep oldu.
"Çocuklar var, Hank." Kızgın fısıltını hala hatırlıyordun.
"Görüyorum." Hank'in eli bacağında yukarılara çıkarken olan biteni saklamaya çalışan yüz ifadenle çocuklara bakıyordun. Neyseki onlar hiçbir şey fark etmedi. Elinin yaptığı işe devam etmesini istiyorsun, o da bunu çok iyi biliyor. Yüzünden okuyabiliyor. Ama karşınızda çocuklarınız varken değil. Hank de seni biraz kızdırıp elini geri çekti. Senden sağlam bir fırça yiyeceğini biliyordu. Ancak onun kızı konusunda hassas olduğunu biliyordun. Ona göre hak etmiştin.Bunların dışında Hank sana verdiği sözü tuttu ve davayı üstlendi. Ancak bunu oldukça gizli tuttunuz. Eski eşini ve avukatını gafil avlamak istiyorsunuz. Sonuçta, kimse sizin yan yana gelebileceğinizi düşünmez. Bu yüzden onları hazırlıksız yakalamayı planladınız.
Hank olabilecek her şeye, her olasılığa karşın en iyi şekilde hazırlandı. Öne sürebileceğiniz bir sürü belge hazırlandı ve Hank'in harika bir konuşma yazdığını biliyorsun. Bu dava senin için çok önemli, Hank de buna yakışır şekilde hazırlandı.
Bunu söylemek her ne kadar sana tuhaf hissettirse de Hank Palmer'a güveniyorsun.
Birlikte duruşma salonuna girdiğinizde tüm adliye personelinin gözleri ardına dek açıldı. Hank ve sen bu tepkiye gülmek isteseniz de ikinizin ifadesi de düzdü. Yüzünüz soğuk ve mesafeliydi. Hiçkimseye şans tanımayan tavrınız eski eşini ve avukatını tedirgin ediyordu. Onun çekinmesinden zevk alarak gözlerini ona diktin. Şu hayatta emin olduğun şey; oğlunu senden kimsenin alamayacağıydı.
Size ayrılan masaya yerleştiğinizde Hank önündeki dosyaları düzenliyordu. Bir yandan da seninle konuşmayı ihmal etmedi.
"Nasıl hissediyorsun?" Ortamın gerginliği yüzünden istemsizce çattığın kaşlarınla salonu incelerken cevap verdin.
"Seninle birlikte bu masaya oturan suçlu müvekkillerinin nasıl olup da o kadar özgüvenli olduğunu düşünürdüm. Aynı hissi yaşıyorum." Hank'in dudağının sol yanı istemsizce yukarı kıvrıldı. Ancak ortamın ciddiyetiyle eski haline dönmesi pek de uzun sürmedi."Ben de müvekkillerinin senin yanında davanın ciddiyetine karşın nasıl rahatça oturabildiklerini merak ederdim. Ben de bunu yaşıyorum." Yargıcın içeri girdiğini gördüğünüzde ayağa kalktınız. Bu kez fısıldayarak yanıtladın.
"Sen de yine de çok rahat olma." Hank kendinden emin bakışlarla sana döndü."Bana güven." Kararlı bakışları başka bir zamanda yutkunmana sebep olabilirdi ancak şimdi yalnızca sana güven veriyordu.
"Güveniyorum." Tereddütsüz ifaden üzerine Hank'in yüzüne memnun bir ifade yayıldı ve bakışlarını senden çekip yargıca çevirdi. Hank söz almak için hazırlanırken arkana yaslandın ve her şeyi ona bıraktın.***
"Karar." Yargıcın tokmağa vurmasıyla hepiniz ayağa kalktınız.
"Beş yaşındaki Danny Wright'ın tam velayetinin annesine verilmesine karar verilmiştir."Omuzlarından kalkan yük ve bedenini saran rahatlamayla derin bir nefes aldın. Dava sürecinde kendini ne kadar sıktığını ancak şimdi fark edebiliyordun. Tek celsede oğlun seninle birlikte kalmıştı.
Eski eşin sinirle salondan çıkarken yüzündeki zafer sırıtmasını daha fazla saklayamadın. İzleyicilerin olduğu bölümde oturan eşinin seni aldattığı kadına ufak bir bakış atıp salondan çıkmaya yeltendin.
"Tebrik ederim Y/n." Hank'in tokalaşmak için sana uzattığı eli tuttun ve sıktın.
"Teşekkür ederim Hank. Senin sayende." Siz, binadan çıkıp kendi arabalarınızla Hank'in ofisine geçtiniz. Ona bir yemek sözün vardı. Ofise girdiğinde hiç beklenmeyecek bir şey yaptın ve Hank'e sarıldın. Şaşkınlıkla birkaç saniye bekledi ancak o da kollarını sana sardı."Bu yaptığını unutmayacağım Hank." Hank kulağına fısıldadı.
"Ben sadece işimi yaptım. Tüm müvekkillerim suçlu birer piç olmuyormuş öyle değil mi?" Gülerek geri çekildin ve konuştun.
"Biz çocuk değiliz, unutmuyoruz."Hank'in sana bunu en son söylediği an dudaklarına kapanmadan önceydi. Sen de aynı şeyi yaptın. Cümleni bitirince dudaklarını Hank'in dudaklarına kapattın. Dudaklarını aralayıp sana karşılık verirken ellerini kalçalarına koyup seni kendine yasladı.
Asla itiraf etmeyecek olsa da tüm gün bunu düşünmüştü. Senin ciddi ve meydan okur hallerin, kaşlarını çatıp attığın bir bakışta seni öpmemek için direnmişti kendine. Duruşmada eski eşinin gözleri sana her dokunduğunda Hank de sinirle ona bakmıştı, sana bakmasını engellemenin bir yolu olsaydı kesinlikle yapardı.
Dava geride kalmıştı, önemi yoktu. Şimdi sen kollarında onu öpüyorken, elleri eteğinin üzerinden senin kalçalarını talan ediyorken o zaten kazanmış gibi hissediyordu.
Hank..
Robert'ın her karakterine ayrı düşüyorum..