-1-

30 2 9
                                    

Her zamanki saatte, çalan alarmıyla gözlerini yeni bir güne açtı. Eş zamanlı olarak annesi, odasının kapısını açarak içeriye girmiş ve güneşlikleri açmaya koyulmuştu bile. Bu birkaç saniyeyi fırsat bilip boş gözlerle tavanını izlemeyi sürdürdü Elisa. Yine yorucu, yoğun tempolu bir güne başlamak üzereydi.

"Günaydın prensesim," diyen annesine mırıltıyla karşılık verdi. Kızından cevap alamayan Sertap Hanım ise bozuntuya vermeden konuşmaya devam etti.

"Saat 09.30'da Azra Hanım'la toplantın var. 11.00'de çekimlerin başlıyor. 15.00'e kadar bitmesi lazım çünkü 17.00'deki davete yetişmen gerekiyor."

Annesini başıyla onaylamakla yetindi. Kelimelerini sabahın erken saatlerinde tüketmek istemiyordu. Neyse, herhalde hepsi bu kadar ve akşam dinlenebilirim diye aklından geçiriyordu ki annesinin eklemesiyle derin bir nefes alıp verdi.

"Ah, unutmadan davet sonrasında saat 21.30'da Instagram hesabından bir canlı yayın sohbeti olacak."

"Harika," diyebildi sadece genç kız annesine minik bir tebessüm ederek. Sertap Hanım odasından ayrılır ayrılmaz da yatağından çıkarak banyosuna ilerledi. On beş dakikalık ılık bir duş sonrasında annesinin bir gece öncesinden seçtiği elbisesini giyerek makyajını ve saçını yaptı. Fazla uğraşmasına gerek yoktu, nasılsa çekimlerde tabiri caizse onu baştan yaratacaklardı. Aynada kendisine son kez bakmaya gerek duymadan çantasını alıp kahvaltıya indi. Kahvaltı... Bu kelimeyi düşündükçe gülesi geliyordu. Annesinin, küçüklüğünden beri kahvaltı diye yedirdikleri sadece bir yumurta, bir dilim kepek ekmeği ve bir parça peynirden ibaretti. Bazı günler şanslıysa birkaç tane zeytin de yediği oluyordu. Annesinin bu tutumu, kızının formunu ve güzelliğini korumasını istemesindendi. Davetlerde, yemeklerde, partilerde yeterince kalori aldığını düşündüğü için evde baş başa yediklerinde nelerden kısarsa kârdır diye düşünüyordu.

Elisa kahvaltısını bitirdikten sonra yarı boş midesini umursamamaya çalışarak yerinden kalktı. Sertap Hanım da kahvesinden son yudumunu alıp hareketlendi. Arabalarına binip ajansa doğru yola çıktılar. Yeni yeni aydınlanmakta olan gökyüzünü ve kitlenen trafiği izleyen Elisa, her şeyin nasıl başladığını bir kere daha kendine hatırlatıyordu.

O zamanlar yalnızca beş yaşındaydı Elisa Aldinç. Oynadığı bir reklamda şansı yaver gitmiş, Türkiye'nin en çok sevilen ve aranan kız çocuk oyuncusu olmuştu. Altın sarısı saçları, boncuk gibi bakan masmavi gözleri, güldüğünde ortaya çıkan gamzeleriyle tam bir oyuncak bebek gibiydi. Tatlılığı ve güzelliğiyle birçok reklam filminde oynadığı yetmezmiş gibi, dizilerde ve çocuk programlarında da yer almıştı. Bu ün ve şöhretten kendisinin olduğundan daha memnun olan biri varsa o kesinlikle annesiydi. Kendisi henüz birkaç aylık bebekken, annesi sırf eşi istediği kadar maaş almıyor diye babasını terk etmişti. Parayı o kadar seviyordu işte. Hatta kızının işlerinden gelen paralar tamamen kendi ceplerine kalsın diye bunca senedir kızının menajerliğini ve şoförlüğünü yapması da bundandı. Tabii, tüm bunlar kızını sevmiyor demek değildi. Paradan sonra en çok sevdiği şey elbet biricik kızıydı ve bu, onun para kaynağı olduğu için değildi. Belki onun da etkisi var denebilirdi ama parayı bir kenara koyacak olursa kızını diğer tüm anneler gibi seviyor, korumaya çalışıyordu. Arkadaki bir arabanın kornaya basmasıyla dikiz aynasından arkaya baktı Elisa. Sanki o gürültülü sesle yollar bir anda açılacaktı. Genç kızın dudakları alay eder gibi yukarıya kıvrıldı. Sonra gözleri kendi yansımasına takıldı. Dalgalı saçları, uzun kirpikleri, hokka gibi burnu ve dolgun kırmızı dudakları... Artık beş yaşındaki o küçük kız değildi. Yirmi üç yaşındaydı, başarılı bir oyuncu ve modeldi. Ne var ki kendisi bu ünü hiçbir zaman istememiş ve sevmemişti ama yapabileceği bir şey de yoktu. Sıradan bir hayat yaşamak istiyor, öte yandan bilmediği bu farklı yaşam tarzı onu korkutuyordu. En iyisi bildiğimden şaşmamak diyordu kendini ikna etmeye çalışarak. Düşünmekten sıkıldığını fark ettiğinde Instagram hesabına girmek üzere telefonunun tuş kilidini açtı. Annesinin bizzat kendi seçerek paylaşmış olduğu son fotoğrafına baktı. Yine binlerce beğeni ve yorum almıştı. Birkaçını okuyup beğenirken ajansa geldiklerini fark etti. Annesi arabayı park ederken uygulamadan çıkacaktı ki bir yorum dikkatini çekti.

@beril__yalcin21: Atalay bunda ne bulmuş bilmem. Hayatımda gördüğüm en yapmacık ve soğuk insan.
@atalayinkalbiii: Al benden de o kadar. Atalay kim, bu kız kim...
@gizemmvesaire: Arkadaşlar farkında mısınız bilmem ama Elisa Türkiye'nin önde gelen ünlülerinden, basit biri değil. Manken gibi maşallah derdim ama aa, kız zaten manken. :D
@beril__yalcin21: Atalay boru mu?

Yorumlar böyle uzayıp gidiyordu ve Elisa, Atalay'ın kim olduğundan bile bihaberken takipçilerinin bu yorumları hem komik hem de merak uyandırıcıydı. Ne yazık ki annesi arabayı park etmişti. Bu yüzden genç kız ufak merakını kontrol altında tutarak telefonunu çantasına koydu ve arabadan indi.

~~~~~

Yoğun geçen ve nihayet bitti dedirten günün sonunda genç kız duşunu alıp pijamalarını giymişti bile. Rahat yatağına uzandığında ne kadar yorulmuş olduğunu fark etti. Ağrıyan başını zarif parmaklarıyla ovmaya çalışırken sabahki Atalay mevzusu çoktan aklından çıkmıştı. Ta ki telefonuna anlık gelen yüzlerce bildirim arasındaki o ismi görene dek.

atalay.celik seni takip etmeye başladı.

Yeni bildirimler gelmeye devam ederken içindeki ufak merak kırıntısıyla arama çubuğuna demin gördüğü kullanıcı adını girdi. Çıkan profile tıkladı. Yaklaşık iki yüz bin takipçisi vardı. Oysa ki Elisa'nın takipçisi sayısı yedi milyon kadardı. Sabahki yorumları hatırlayıp güldü. Atalay boru mu? Eh, kendisiyle kıyaslandığında boru kalıyordu. Düşünmeyi bırakıp Atalay'ın profilini incelemeye devam etti. Hoş, sempatik bir yüzü vardı ancak atletik bir vücuda sahip değildi. Paylaştığı fotoğraf ve hikâyelerde eğlenceli bir hayatı varmış gibi görünüyordu. Tam olarak hangi alanda az da olsa ün kazanmış olduğunu merak etti. Sadece profiline bakarak bunu bilemeyecek gibi duruyordu.

İnternet tarayıcısını açtı ve genç erkeğin adını soyadını yazıp arattı. Kendisiyle aynı yaştaydı. İki sene önce sosyal medyada gezip gördüğü yerleri tanıttığı videolar paylaşarak belli bir kitlenin sevgisini kazanmıştı. Fakat hâlâ kendisinin bu kişiyle alakasını anlayamamıştı. Kapısının tıklatılmasıyla telefonunun ekranını kapatıp yanına bıraktı. Genç kızın cevabını duyma ihtiyacı hissetmeden annesi kapıyı açıp başını içeriye uzattı.

"Uyuyorsun, değil mi?" diye sordu Sertap Hanım.
"Evet, uyumak üzereydim."
"Güzel. Sabahki programın iptal oldu."

Annesinin bu cümlesine sevinebilirdi, eğer yine de sabahın köründe uyanmak zorunda olmasaydı. Sertap Hanım sağ olsun, Elisa'nın aldığı nefes bile planlı gibiydi. Omuzlarını silkti ve başını yastığına koyup yatağında tamamen yatar pozisyona geçti. Mesajı alan annesi başka bir şey demeden odasının kapasını kapatıp yatak odasına ilerledi. Odasını boydan kaplayan camdan boğaz manzarasını seyre daldı. O sırada içinden yarının planını tekrarlıyordu.

Ayakta durmaktan yorulunca camın kenarındaki pufa çöktü. Telefonunu eline alıp kızının hesabına kontrol etmek üzere tuş kilidini açıp uygulamaya girdi. İstatistikler iyiydi. Mesaj kısmında birkaç iş birliği teklifi vardı. Onları sonra değerlendirmek üzere aklının bir köşesine not etti. Keşfet kısmındaki arama çubuğuna geldiğindeyse gördüğü şeyle kaşları çatıldı. Kızı, birisinin profiline bakmıştı. Gergince Sertap Hanım da aynı profile tıkladı ve hesabı incelemeye başladı. Kayda değer hiçbir şey bulamayınca aralarında konuşma geçmiş mi diye merak ederek sohbet kısmına girdi. Neyse ki herhangi bir mesajlaşma yoktu ve gencin, kızını bugün takip etmeye başladığı yazısını fark etmişti. Peki, kızı neden Atalay denen bu kişiyi merak edip hesabına bakmıştı? Bu durum onlar için normal değildi. Kafasında soru işaretleri varken Sertap Hanım için uyumak çok zordu. Elisa ise rutinlerinin devam edeceğini ve planlı yaşamının bozulmayacağını bilerek çoktan uykuya dalmıştı. Bilmediği şey, yakında hayatının tepetakla olacağıydı.

~~~~~

Herkese merhaba! Uzun bir zaman sonra yeniden bu mecrada yazıp bir kurgu yayımlamak beni heyecanlandırıyor. Ülkemizde üst üste yaşanan deprem felaketleri dolayısıyla artık kendimi toplamak, bir nebze olsun kafa dağıtmak ve aynı şekilde ulaşabileceğim okuyuculara da kendilerini iyi hissetmelerine yardımcı olmak istedim. Umarım bu hikâyeyi okurken içinde kendinizden bir parça bulup mutlu olabilirsiniz. Sağlıcakla ve sevgiyle kalın. 💜

TEPETAKLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin