-2-

17 2 3
                                    

Elisa annesinin onu uyandırmasının ardından sabah rutinlerini yapıp kahvaltı için aşağıya inmişti. Sonrasında Sertap Hanım'ın kendisi için hazırlamış olduğu programa uyarak havuza gitti. Haftada iki gün birer saat mutlaka yüzmesi gerekiyordu. Isınma hareketlerini yaptı, hazır hissettiğinde suya girdi. Bir süre sırtüstü yüzdü. Bir süre de serbest... Havuzun sonuna ulaştığında dönüp ters yöne yüzmeye başlayacakken duyduğu sesle durdu.

"Yorulmadın mı?"

Elisa, sesin geldiği tarafa başını çevirdi ve gözlerinde bir şaşkınlık ifadesi belirdi. Bunu diyen kişi Atalay'dı. Atalay Çelik. Birbirlerini tanımıyorlardı, daha önce karşılaşmışlıkları yoktu. Düne kadar Elisa böyle birinin varlığından bile bihaberdi. Kaşları çatıldı genç kızın.

"Yorulmuş olsam yüzmeye devam etmezdim," diye yanıtladı genç erkeğin sorusunu. Sertap Hanım havuzun güvenli ve sakin olduğunu bildiğinden her zaman yaptığı gibi kafe kısmında bekliyordu kızını. Elisa, annesinden habersiz bu gençle konuştuğu için gergindi. Nasıl bir tavırla konuşması gerektiğini bilmiyordu. Yanlış bir şey söyler veya yaparsa sonuçları ne olur kestiremiyordu.

"Kastettiğim yüzmen değildi ama neyse. Kim olduğumu sorgulamadığına göre beni tanıyorsun," dedi Atalay ve hafifçe gülümsedi. Böylesine güzel ve ünlü birinin kendisini bilme ihtimali onu heyecanlandırmıştı. Tabii kızın konuşmasıyla bu heyecanı fazla uzun sürmedi.

"Hayır, tanımıyorum. Daha önce karşılaşmış mıydık?"

Elisa elbette ki dün gece gencin profiline bakıp hakkında araştırma yaptığını söyleyecek değildi. Gelgelelim Atalay da saf biri değildi. Instagram hesabını dün gece takibe almış olmasından sonra burada karşılaştıklarında, kızın gözlerinde oluşan şaşkınlığı fark etmişti. Yine de bozuntuya vermedi. Genç kızsa Atalay'ın yüzmeyi değil de neyi kastettiğini anlamaya çalışıyordu.

"Muhtemelen karşılaşmadık. Belki artık daha sık karşılaşırız, ne dersin?"

Soğuk bakışlarını gencin gözlerine dikti. Böyle pervasızca bir soruya nasıl cevap vermeliydi? Keşke annem yanımda olsa şu an diye geçirdi içinden. Suskunluğunu koruyarak sudan çıkmaya yeltendi. Atalay da yardım etmek için elini uzattı. Gencin bu kibarlığı karşısında Elisa daha da ne yapacağını bilemez hâle geldi. İnsanlarla sıradan sohbetler ve temaslar etmek genç kız için alışageldik durumlar değildi. Korkuyordu. Atalay'ın gözlerine bakmayı sürdürürek, yardım için uzattığı elini tutmadan kendi başına havuzdan çıktı. Şezlongtaki havlusunu alıp ıslak bedenine sardıktan sonra aynı mesafeli tavırla gence döndü.

"Fazla hayalperestsin derim."

Daha fazla o ortamda durmak istemediği için cevabını verir vermez kapıya doğru ilerledi genç kız. Atalay ise kolayca pes etmek istemedi. Seri adımlarla kızın önüne geçti. Kaşlarını kaldırıp dişlerini göstererek gülümsedi.

"Ne yani, tekrar karşılaşmamızın imkânsız olduğunu mu düşünüyorsun?"

Bu soru karşısında Elisa korksa da karşısındakine bir şey belli etmemeye çalıştı. Rahat görünmeliydi ve bunu yapmak genç kız için hiç de zor değildi. Kendisi manken olduğu kadar başarılı bir oyuncuydu da.

"Herhangi bir şey düşünmüyorum ama söylesene," dedi genç kız bakışlarını bir an olsun Atalay'ın gözlerinden çekmezken. Aralarındaki mesafeyi en aza indirgeyerek bir adım daha attı. "Neden seninle tekrar karşılaşma gibi bir ihtimalimiz olsun?" Bunu söylerken seninleyi bastırarak söylemişti ve gencin bakışlarındaki ifadeye bakılırsa o da bu vurgudaki manayı gayet iyi anlamıştı. Gülümsedi yine genç erkek ama bu sefer buruktu gülümsemesi. Birkaç adım geri çıkıp yana kaydı Atalay ve Elisa'nın kapıdan geçmesi için yol açtı. Genç kız da gülümsedi, alaylı ve soğuk bir şekilde. Kapıdan çıkarken son kez seslendi genç.

TEPETAKLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin