İyi okumalar
Ares'ten
Portaldan geçtikten sonra pegasusların alanına geri dönmüştüm. Cadının verdiği kağıda cebimden çıkarttım. Açtım ve kağıda göz gezdirdim.
-Diakos gölünden bir şişe su ( Devlerin yaşadığı mağarada bulunuyor)
Diakos gölü mü? Yanlış bilmiyorsam o göl devlerin gözyaşları sayesinde oluşmuştu. Bir zamanlar devletten daha güçlü bir tür yaşıyordu. Adları neydi bilmiyorum ama devleri kendi işleri için kullanıyorlardı. Kabul etmeyen devlere işkence ediyor, devler köleymiş gibi davranıyorlarmış. Nasıl olduğunu bilmesem de o adını bilmediğim tür ün soyu tükenmiş.
-Bir vampirin kalbi ve kanı ( Vampirleri nereden bulacağını biliyorsun)
Bunları nereden bulacağımı bildiğimden sorun etmedim. Bir sonraki maddeye geçtim.
-Kendinden bir şişe kan
Kendimden nasıl kan alabilirim? Bunu olmazsa cadının yanına gidince halledeceğim. Beni yaralamasını istersem kana ulaşabiliriz. Kendi kanımı dediğim gibi kendim alamayacağım için ya bir vampirin kalbi ve kanını yada devlerin yaşadığı mağaradaki gölünden su getirmeliydim.
Devlere gitmek daha mantıklı geliyordu. Çünkü o devlerin yaşadığı mağara buraya çok yakındı. Ejderha'ya dönüştüm ve kanatlarımı açıp uçmaya başladım.
Mağara bir dağın içindeydi ve girişi dağın en üstündeydi. Dikkat çekmemek için dağın ortalarına indim ve insana dönüştüm.
Yarı ejderha yarı insan olduğum için kokumdan anca ejderha olduğumu anlardı. İndiğim yol biraz eğikti ama benim için sorun değildi.
Yavaş yavaş ses çıkarmadan ilerlemeye başladım. Benim gibi devlerinde kulakları çok iyi duyardı. O yüzden yavaş ve ses çıkarmadan hareket ediyordum. Her ne kadar yakınlarında olmasam ve insan olsamda kulaklarım hala ejderha olduğum gibi çok iyi duyuyordum.
O anlattığım türün nesilleri tükendikten sonra devler kendi hallerinde yaşamaya devam etmişlerdi. Rahat ve huzurlu yaşamlarına geri dönmek onlar için çok iyi olmuştur ama bizim için pek iyi değildi.
Her ne kadar o türden kurtuldukları için sevindemde devler hala bizim düşmanımızdı. Mağaranın girişini gördüğümde geldiğimi anladım. Yavaş ve temkinli adımlarımla mağaranın girişine geldim ve kenardan kafamı çıkarıp mağaranın içine baktım.
Devler görünürde yoktu. Bu benim için harika bir fırsattı. Hızla gölün yanına gittim ve cadının evinden aldığım boş iksir şişeleri den birini çıkarttım. Şişenin kapağını açtım ve şişeyi göle soktum. Dolduğunda emin olunca çıkarttım ve kapağını geri kapattım. Şişeyi yavaşça çantama geri koydum.
Etrafına baktığımda 3 bana bakan devi görünce hemen ayağı kalktım. Biri beni kaptığı gibi elini sıkıştırmaya başladı.
Hızlıca ejderha'ya dönüşmeye başladım. Ben ejderha'ya dönüşünce dev yere serilmiş ti. Bende üstündeydi. Hızla üstünden kalktım ve yanındaki diğer dev bana saldırmadan önce pençemle ayağından tuttum ve çektim.
Sertçe yere düşmüştü. Ağzımı açtım ve ayağına doğru hafifçe ateş püskürttüm. Böylece bir süre ayağı kalkamıycak ve bana saldıramıycaktı. Bana doğru gelen yumruktan kafamı yana çekerek kurtuldum.
Boynumu boynuna doladım ve çekmeye başladım. Nefes almamaya başladı. Bırakmam için tepiniyordu. Yüzü mora yaklaştığında boynumu çektim. Bir süre yüksek sesle öldürmüş ondan sonrada bayılmıştı. Ölmediğine emindim. Bunu hızla inip kalkan göğsünden anlıyordum.
Beni tutan hala yerdeydi. Kafasını çok sert vurmuş olmalıydı ki kafası kanıyordu. Sallanan kafasından başının döndüğünü anladım. Pençemle çantamı aldım ve mağaranın dışına çıktım. Kanatlarını açtım ve havalandım. Bı an önce buradan uzaklaşsam iyi olacaktı.
Bu seferlik taşa gerek duymamıştım çünkü bu yeri biliyordum. Ama cadı verdiyse eminim ki birinde bile olsa ihtiyacım olacaktı.
En yakın ve en yakın güvenli yer pegasusların alanı olduğu için oraya gelmiştim. Aşağı doğru süzülmeye başladım.
Aşağı indiğim de kanatlarını kapattım ve çantayı yere bıraktım. İnsana dönmüştüm ve çantanın yanına çimenlere uzandım.
İrena olmadan hayatım tamamen boşluktan ibaretti. O yokken hissettiğim duygular hep kötü yöndeydi. Ama o varken herşey farklıydı. Hatalarım olduğunun bende farkındaydım ama geçmişi geri getiremezdim ama bunları gelecekte telafi edebilirdim.
Aklıma İrena'yla geçirdiğim zamanlardaki anıları getirdim. Onun kokusuyla rahatça uyumayı, o uyuyken onu izlemeyi, o gülerken onun gülüşüne hayran şekilde bakışlarımı...
Bunlar sadece anı olarak kalmıycaktı. Tekrar yaşanacaklardı. Ben yine onun kokusuyla uyuycaktım. Bazı geceler uyumuycam ve onu izliycektim. Hem belki... Oda isterse çocuklarımız olurdu.
Onlar annelerine sarılıp uyurken onları izlemek cennetteymişim gibi hissettiricekti. Sanırım 2 çocuğumuz olsun isterdim. 1 erkek 1 kız. Hayallerimde kızımız aynı annesine benziycekti. Oğlumuzda bana. Annesiyle kızım giyinip dışarı çıkacaklarında oğlumla birlikte üstündekileri eleştiricektik.
Yada yok biz en iyisi oğlumla birlikte kısa olan şeyleri yakmamız. O toplar ben yakarım. Böylece kıskanmamıza da gerek kalmaz.
Hayal kuruyorum işte. Ama bunlar yapabileceğim, olabilecek hayaller. Hayaller sayesinde ne zamandan beri bilmediğim şekilde gülümsüyordum. Gökyüzüne bakarak gülümsemek. Sanırım biri görse beni deli sanardı.
Gülümsemenin solması ve yerine gözyaşlarımın gelmesinin sebebi İrena'ydı. Çok özlemiştim. En çok neyini mi özlemiştim? Gülüşünü, kokusunu, gözlerini... Kısacası herşeyini özlemiştim. Tek bir şeyi dışında; ağlaması. Ağlamasını özlememiştim. Ağladığın da kalbime ağrılar giriyordu.
Onu seviyorum. Ona aşığım. Hemde deliler gibi...
Bölüm sonu!
)Bölüm nasıldı?
)Sınır: 20 oy 20 yorum ( geçen bölümde dediğim gibi tek emoji ve tek harfler geçerli değil)
)Ayrıca 23.bölümün sınırının geçilmesine 1 oy, 25.bölümün sınırının geçilmesine de 10 oy var. Yani bu bölümün sınırı geçilse bile 23 ve 25.bölümlerin sınırları geçilmeden bölüm atmayacağım.
)Sizce Ares'in hayalleri gerçekleşecek mi?
)İrena yeniden hayata dönücek mi?
)Ares sizce İrenayı nasıl seviyor?
Sizi seviyorum çikolatalarım ❤️🍫 Kendinize iyi bakın :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha'nın Özlemi ( İmkansız Aşk Serisi Kitap 2 )
FantasySerinin 2. kitabıdır. Öncelikle Ejderha'nın Tutsağı kitabımı okumanız gerekmektedir. ------- Genç adam, öfkeliydi kendine... Hemde ölesiye nefret ediyordu kendinden... Sevdiği kadını koruyamamıştı... Kollarında can vermişti sevdiği. Can çeke çeke öl...