Bu kitaba bölüm yazmayı özlemişim :)
İyi okumalar
-------------------------------------
Ares'ten
Uzandığım yerden kalktım ve ejderhaya dönüşüp, çantamı alıp mağaramıza doğru uçmaya başladım. Hem şişe orada daha güvende olacaktı hemde İrena'yı görebilecektim.
İrena'yı göreceğimi düşününce kalbim deli gibi atmaya başladı. Özledim; kokusunu, gülüşünü, bana trip atmasını, bana kek yapmasını....
Onunla yaptığım herşeyi özlemiştim. Onu geri getirecektim. Yaşadıklarımız birkaç eski anı olarak kalmıyacak, çocuklarımıza anlattığımız güzel anılar olucaktı.
Mağaraya geldiğimde indim ve insan formuma dönüştüm. Çantadaki şişeyi çıkarttım ve bir kenara koydum. Mağaraya kimse benden izinsiz giremezdi çünkü mağarayı benden ve İrena'dan başka kimse görmüyordu. Ayrıca göremedende giremezlerdi çünkü mağaranın girişi kendi kendine kapanıyordu.
Burada dağ oluştuğundan beri kalıyordum. Dağ sihirli bir dağdı ve beni mağaranın sahibi olarak görüyordu. Mağaraya anca mağaranın sahibi, eşi ve çocukları varsa onlar görüp girebiliyordu.
İrena'nın olduğu kapsülün yanına gittim ve bir süre hiçbir şey yapmadan sadece onu izledim. Göğsünün inip kalkmaması sanki benim nefesimi kesiyor gibiydi. boğuluyor gibi hissediyordum ve duygulardan anca beni İrena'nın nefes alması ve kokusu kurarabilirdi.
Son kez ona baktım ve sonra çantama ilerleyip cadının verdiği kağıda baktım.
Bir vampirin kalbi ve kanı.
Bunları nereden bulacağımı biliyordum. İnsan ormanlarından. Vampirler bu aralar insanların ormanlarındaydı. Bu yüzden onlardan birini bulmak o kadar sorun değildi. Asıl sorun onu öldürmekteydi.
Yanıma büyük bir saklama kabı , huni ve iksir şişesi aldım. Bunlar yeterliydi. iksir şişesi kırılmasın diye bezle yardım ve diğer malzemelerle birlikte çantama koydum.
Fermuarı kapattım ve çantamı tek omzuma taktım. Mağaradaki gizli bölmeden geçit taşlarını aldım. İkiside yeşildi ama biri hafif parlıyor diğeriyse normal yeşildi.
Parıldayan olanı cebim koydum. Diğeri elimde kaldı mağaradan çıktım ve gölün yanına gittim. Elimdeki geçit taşını yere attım ve ayağımla üstüne basıp kırdım. Kırdıktan sonra 2-3 adım geri gittim. Taştan çıkan yeşil ışıktan dolayı gözlerimi açamadım. Kısa bir süre sonra gözlerimi açtığımda geçit açılmıştı. Mat yeşil renginde bir geçitti.
Ona doğru adımladım. Son 1 adımlık mesafe kaldığında gözlerimi kapattım ve geçitten geçtim. Bir süre gözlerimi açmadan bekledim. Yüzüme rüzgarın vurmasıyla geçitten çıktığımı anladım. Arkamı döndüm ve geçidin oraya baktım. Geçit kapanmıştı ve yerde taşın parçaları duruyordu. Taşın parçalarının rengi soluk bir yeşil olmuştu. Dikkatli baktığımda solmayan bir parçanın olduğunu gördüm. Çömeldim ve o solmayan parçayı aldım. Belki lazım olurdu.
Kalktım ve etrafıma baktım. Kendimi refleksle geriye çektim. Bana saplanmayıp yan taraftaki ağaça saplanan kılıça baktım. Hızla kılıcın geldiği tarafa döndüm.
Kırmızı saçlı kırmızı gözlü erkek bir vampir bana bakıyordu. Dudağının kenarından akan kan çenesini geçip yere damlamıştı.
Hızla bana doğru koşup beni yere serdi. Nalet yaratık çok hızlıydı. Üstüme çıkmış boynuma dişlrini geçirmeye hazırlanıyordu. Cebimdeki çakıyı çıkardım ve hızlıca boynunu kestim. Vampir benim boynumu ısırmaya o kadar odaklanmıştı ki çıkardığım çakıyı fark etmemişti. Üstüme yığılan bedeni üstümden ittim ve ayağa kalktım.
Beyaz tsörtümün rengi kıpkırmızı olmuştu. Üstüm başım kan içinde kalmıştı. Vampirin yanına oturdum ve elimi kalbinin olduğu yere söktüm. Elim geri çekmemle kalbi elimdeydi.
Tek elimle çantamı açtım ve saklama kabını çıkarttım. Kapağını açtım ve kalbi içine koyup kapağını geri kapattım. Kalbinin olduğu boşluktan hala kan akıyordu. İksir şişesini ve huniyi çıkarttım. Huniyi iksir şişesinin girişinden soktum ve kalbin olduğu boşluğa yaklaştırdım.
Huniye dökülen kan iksir şişesinin içine doluyordu. Şişe dolduktan sonra huniyi çıkarttım ve çantama geri koydum. Şişenin tıpa şeklindeki kapağını kapattım ve onu da çantama koydum.
Çantamı omzuma taktım ve cebimdeki parlayan yeşil taşı aldım ve yere attım. Onuu da ayağımla kırdım ve çıkan geçitten geçtim. Çantayı kenarı bıraktım ve üstümdeki kıyafetleri çıkarıp göle girdim. Göl benim girmemle birlikte biraz kırmızılaşmıştı.
Üstümdeki kandan kurtulmanın ve İrena'ma bir adım daha yaklaşmanın sevinciyle büyük bir tevessüm ettim.
---------------------------------------
Bölüm Sonu!
Bölüm 560 kelime. Bunu bile zor yazdım diyebilirim.
)Bölüm nasıldı?
) Bölümdeki en sevdiğiniz kısım hangisiydi?
)Sınır: 20 oy, 50 yorum ( yorumlarda tek kelime veya emoji kabul etmiyorum. Sayacağım.)
)Benim gibi okula gideceklere şimdiden allah yardımcısı olsun. Salı günü 10 saat dersim var :(
Kendinize iyi bakın çikolatalarım :) Sizi seviyorum (kalp).
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha'nın Özlemi ( İmkansız Aşk Serisi Kitap 2 )
FantasySerinin 2. kitabıdır. Öncelikle Ejderha'nın Tutsağı kitabımı okumanız gerekmektedir. ------- Genç adam, öfkeliydi kendine... Hemde ölesiye nefret ediyordu kendinden... Sevdiği kadını koruyamamıştı... Kollarında can vermişti sevdiği. Can çeke çeke öl...