doğum günü hediyesi

1.2K 177 68
                                    

Herkes Hyunjin'e hediyelerini açması için tezahürat yapıyordu. Açıkçası Jisung'un ve Minho'nun bu kadar düzgün bir doğum günü ayarlayacağını düşünmemiştim.

Felix'in bizden başka arkadaşları da olduğu için aralarından birinden rica etmişti ve kafeyi akşam 7'den gece 12'ye kadar bize bırakmışlardı.

Şimdiyse saat 11'i geçiyordu. Birazcık içmiştik bizimkilerle ama kimse aşırıya kaçmamıştı. Özellikle Hyunjin'e daha da az içirmiştim. Çünkü herkes evlerine dağıldığında Hyunjin yine benimle kalacaktı. Annemlerin evde olmama süresi bir hafta daha uzamıştı.

"Eee herkesin hediyesini açtım. Jeongin senin hediyen nerde?" diye sordu Hyunjin. Dudaklarının kenarı hep pasta olmuştu.

"Oğlum evde vereceğim dedim ya. Ne diye anırıyorsun hediyem nerde diye?" deyip kolumu omzuna atmıştım. Bu benim dilimde 'kırılma, şaka yapıyorum' demekti.

Zaten bunu yapmasam bile Hyunjin bana darılmazdı.

"Ee bu sene ne dilek diledin?" Minho hyung elinde çevirdiği pipetini Hyunjin'in burnuna dokundurdu.

Hyunjin ise sanki burnu kırılmış gibi bir tepki vermişti.

"Gördünüz değil mi, burnumu çıkarıyordu!?"

"Burnun çıkmaz gözdür o göz. Göz olmasa duramazsın." Ji'nin dediğine kısa bir kahkaha attık.

"Bir dileğim yok. Zaten çoğu gerçekleşti. Baksanıza size sahibim. Kan bağına gerek duymaksızın bir aileyiz. Böyle şeyleri dile çok getirmem çünkü bahsedersem ayrılacakmışız gibi hissederim. Ama siz benim hayatımı kurtardınız. Sizler benim E vitaminim gibisiniz. Şu an çocuksu kahkalar, utangaç kıkırtılar duyuluyorsa burada, hepsi bizim eserimiz. Biz birken değil, sekizken güzeliz. 8 güzel bir rakam, değil mi Chan?"

"8, çok güzel bir rakam." Chan hyung başıyla onayladı doğum günü çocuğumuzu.

Herkes daha deminki halimizin aksine suspus olmuştu.

Bizim grupta böyle şeyler pek konuşulmazdı. Herkes işin şakasındaydı. Aramızda en ciddiyetsiz kişi bile çok duygusaldı aslında.

Biz hepimiz yarım insanlardık. Ama beraber olduğumuz zamanlarda tamamlanırdık.

"Eeh herkes neden sustu? Twerk atan Changbin görmedik daha." Seungmin, Changbin'in kolundan tutup kaldırmıştı ayağa.

Hem kendine hem de Changbin'e twerk attırıyordu.

Felix ellerini çırpıp sevgilisinin twerkünü videoya alıyordu. Chansa Seungmin'i durdurmak için oturduğu yerden fırlamıştı resmen.

Jisung da bu işin eğlenceli olduğu kanısına varıp onlara katılmıştı. Minho ise oturduğu yerden elinde bira bardağıyla keyifle onları izliyordu.

"Hyunjin, eve gidelim." Hyunjin kafasını bana çevirdi

"Diğerleri?"

"Saat 12'yi geçmeden hediyeni vermek istiyorum." Dediğimde beni kırmayıp ayaklanmıştık.

Diğerleri Changbin, Seungmin ve Jisung triosunu izlediklerinden bizi fark etmemişlerdi.

Eve vardığımızda saat 12'ye çeyrek vardı. Hyunjin önce üstünü çıkartmak istediğini söylediğinde onu reddetsem de çok ısrarcı olmuştu bu konuda. Alkol kokusundan rahatsız olduğunu bildiğimden üstüne gitmedim.

Kıyafetlerini çıkarmak için misafir odasına gittiğinde odama gidip hediyesini aldım.

Gece saat 12.58 olmuştu. Eğer önce hediyesini açarsa diğer hediyesini veremezdim ki ikinci hediyesi daha öncelikliydi.

Bu yüzden misafir odasına gittim hemen. Kuzulu mavi pijamalarını giyinmişti ve karşımda öylece duruyordu. Elimdeki defteri yere bırakıp saate baktım tekrar.

11.59

Ellerimi, Hyunjin'in yanaklarına koyup kendime yaklaştırdım. Aynada bunun provasını çok yapmıştım. Sakin kalmaya çalışarak Hyunjin'in poposu kadar dolgun dudaklarına bir öpücük bıraktım.

Denizde 20 saniyeden fazla suyun altında kalamayan ben, Hyunjin'in dudaklarında tek nefesle 1 dakika takılı kalmıştım.

Yavaşça ayrıldığımda Hyunjin dolu gözlerle bana bakıyordu. Bu çocuk ne yiyip ne içmişti de her boka ağlar olmuştu?

"Doğum günün kutlu olsun." dedim, Hyunjin'in aksine oldukça neşeli bir tonda.

Sonra ise yere bıraktığım defteri ona uzattım. Hem şaşkın hem de aşırı boş bakıyordu.

"Günlük tarzı bir şey." diye açıklama yaptığımda 'ciddi misin?' bakışı atmıştı.

"Merak etme, doldurman için değil okuman için."

Hyunjin hemen hediye paketini yırtıp ilkokuldan beri kullandığım eski günlüğe ulaştı.

İçinde sadece Hyunjin ile bize özel şeyler vardı. Okuyunca sadece onun anlayacağı ikimize ait şeylerle doluydu. Bazı sayfalarını ağlayarak yazdığımdan ıslaktı. Bazı sayfalarında ise betimlemelerime uygun resimler vardı, elimle çizdiğim.

Gülümseyerek Hyunjin'e sarıldım.

"Aptal bir kahramansın sen. Bense o aptal kahramana, aptalca bir hediye veriyorum. Çünkü iki aptalın saçmalıkları en güzel hediyedir."

Hyunjin, gözlerini kısılıncaya kadar gülümsemişti.

"Peki, bir öpücüğü neden kahramana hediye olarak görüyorsun?" diye sordu.

"Günlüğü okuduğunda anlarsın, şimdi seni yalnız bırakayım da uyu. Sabaha başın ağrır."

"Gitmeden önce, bir kez daha öpebilir miyim seni?"

Evet, evet beni öpebilirsin Hwang Hyunjin.

"Öp beni."

Daha deminkinden ne kısa ne de daha uzun sürmüştü öpücüğümüz. Aynı saflıkta, aynı ateşle, aynı hisle öpüşmüştük.

Hwang Hyunjin, seninle tanıştığım güne lanetler yağdırıyorum. Seni öptüğüm bu ana sövüyorum. Bu anı daha önceden de yaşabilirdik.

🌈🌈🌈🌈🌈🌈

arkadaşımla iddiaya girdik muhtemelen o kazanacak ama ben kaybedeceğim iddialara girmeyi pek sevmem. Önümde bir ay var iddiayı kazanmam için.

İddia deyince de aklıma ficte Hyunjin'in dediği iddiayla sevgili olma meselesi geldi 😱

Nys

Changbine laf atanlar her gece tövbe ediyorlar mıdır sizce ✋🏻🙂

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Changbine laf atanlar her gece tövbe ediyorlar mıdır sizce ✋🏻🙂

3 times † HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin