Bölüm 3 Açık Yaralar

177 11 1
                                    

Arkadaşlar bu bölüm biraz uzun oldu. Nasıl gittiğini anlamak için yorumlarınıza ve votelerinize ihtiyacım var. Hikayenin olay serüveni bu bölümle başlıyor. İyi ya da kötü eleştirilerinizi bekliyorum, teşekkürler şimdiden. :) Multimedia'da Laçin ve Bükin'in halleri var :)

Güzelyalı'ya kadar yürüdüğümü fark edince etrafıma bakındım, bir bank bulup biraz oturmaya karar verdim. Öfkeliydim. Hayatıma, kendime, haketmediğim halde yanımda olanlara ve gidenlere... Rüyalarıma, zayıflığıma, güçlülüğüme, kaybolduğum her sokak arasına öfkeliydim. Beynim durdurak bilmeden konuşurken bir kıyı şeridi boyunca yürümüştüm. Kayalıklara çıkıp sesimin yettiği kadar bağırmak istiyordum martılara. Orada bir yerlerde beni bekliyorlardı.

Ben düşüncelerimden bir ordu kurmaya hazırlanırken bugün Tayyare'de bir tiyatro oyununa gideceğim aklıma gelmişti. Bir sorumluluk projesi için, bölümdeki herkes gittiği bir tiyatrodan kısa bir tirad yapacaktı. Ben de bir ay içinde gittiğim oyunların içinden birini seçecektim. Saate bakmak için telefonumu aradım. Bu birkaç dakikamı almıştı, çantamın içinde ojeden tutun da krepe tarağına kadar her şey vardı. Biraz takıntılı bir insandım ihtiyacım olabilecek şeyleri yanımdan ayırınca huzursuz oluyordum. Sonunda telefonumu bulduğumda saatin 10'a geldiğini fark ettim.

Artık eve dönmem iyi olacaktı, sabahın köründe niye çıktığıma dair sorulara bir yalan dolusu cevap vermek istemiyordum. Babam çoktan çıkmıştır, rutin pazartesi toplantılarına erken gidip şirkette çalışmayı tercih eder. Bu kadar düzenli ve istikrarlı olabilmesine hayranım aslında. Tam bir işkolik, elinde olsa yaz tatillerinde bile şirkete gidecek. Şansım varsa annem uyurken eve sıvışabilirim. Bir rehabilitasyon merkezinde zihinsel engelliler öğretmenliği yapıyor. İnsanlarla ilişkileri her zaman mükemmeldir, nasıl yaklaşacağını iyi bilir. Bu yüzden ondan hiçbir şey saklayamam zaten ve her zaman en iyi arkadaş listemde başı çeker.

Eve geldiğimde annem uyanmış ve günlük klasiğiyle duşa girmişti. Yavaş hareketlerle merdivenleri çıkmaya başladım. Banyo hemen 2. katın girişinde olduğu için hareketlerimi yavaşlatmam gerekiyordu. Aslında ebeveyn banyosunu da kullanabilirdi ama orası küçükmüş, yaldızlı ve pahalı duş kremlerini taşımakla uğraşamazmış. O pahalı olduklarını söylemiyordu tabi ama bence gereksiz pahalıydı. Bir kadın ne olursa olsun alışverişe ve süslü şeylere dayanamıyordu demekki.

Odama geçtiğimde tiyatro biletini aramaya başladım. Yalnız gideceğim için rahattım, oyunu dikkatle izleyip inceleyebilirdim. Hava şimdiden cehhennem sıcağına dönmeye başlamıştı. İnce askılı belden oturtmalı beyaz elbisemi ve altına yeni aldığım ayakkabılarımı giyebilirdim. Fötür şapkalarımı her zaman çok severdim, onlar için özel bir dolabım bile vardı. Koyu bordo kenarları hafif kıvrık olanı aldım, elbisemin belinceki ince şeride de uyacaktı böylece. Oyun 2'de başlayacaktı. Uzun uzun hazırlanacak vaktim vardı, üzerime şortumu ve ip askılı tshirtümü geçirip aşağı indim. Yataktan kalktığı gibi üzerini değiştiren tiplerden değildim, annem de oldukça dikkatli bir kadındı. Mutfağa inip kettlea biraz su koydum. Annem dün yine, o içinde her şeyden olan kurabiyeden yapmış.

Kahvemi hazırladıktan sonra kurabiyelerimi de alıp oturma odasına geçtim. Girişteki holde oturmaktan nefret ediyordum, çok fazla eşya var ve ben oldukça minimalist bir insanım. Kumandayı alıp televizyonun açılmasını bekledim, biraz saçma dizi tekrarı izlemek için ideal bir gündü. Biraz sonra telefonumun titrediğini fark ettim, Bükin ''Uçuşa geçiyor muyuz bebeklerrr?'' yazmış, bu onun dilinde akşam bir şeyler yapıyor muyuz demek oluyor. ''Paraşütleri açmamıza gerek kalmayacak bebeğim'' diye yanıtladım. Onlarla aramızda garip bir iletişim şekli vardı, yanımızda yeni tanıştığımız biri varsa muhtemelen bir şey anlamaz ve yaylanırdı.

Gökkuşağına Ankasız UlaşamazsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin