6: Dahil Olunmayan Zamirler

2.5K 288 114
                                    

Timur Selçuk - Ayrılanlar İçin


Bu akşam içmek için toplanacaktık hepimiz. Aslında genel olarak içki seven birisi değildim ama dostlarımı kıracak da değildim. Bilincimi kaybedecek kadar asla içmez onlara eşlik ederdim yalnızca.

Odamdaki aynanın önünde siyah boğazlı kazağın kaşındıran yakasını düzeltiyordum. Üzerime de montumu geçirdikten sonra dağınık saçlarımı hizaya sokmaya çalıştım ellerimle ama pek düzeleceği yoktu.

Bizimkilerin hepsini ben alacağım için fazla oyalanmadan çıktım odadan. Güleyşa ve babam salonda oturmuş fındık yiyorlardı. Babamın kırışık kaplanmış yüzüne baktım biraz kapıya yaslanıp. Kafamın içinde garip düşünceler olurdu bazen. Etrafımdaki herkese bir saat sonra ölecekmiş gibi bakardım. Yüzlerini aklıma kazımaya çalışır, o andaki görüntülerini saklamaya çalışırdım.

Bir şeylere normalden daha fazla dikkatli baktığınızda her zamanki şeyleri görmezdiniz. Yaşarken birçok şeyin büyüsü kaçardı bu yüzden. Babama yılların hatırası olan kırışıklıklar çok yakışıyordu. Belki çok konuşmazdık, belki çok hataları olmuştu ama gölgesi hep üstümüzdeydi. Bazı insanlar aile olmak için gelmezdi dünyaya, diğer insanlara yardım etmek için gelirdi. Babam da onlardandı. Biz değildik belki ama ona duacı çok insan vardı.

Onun evde olmadığını bilsem de eve geleceğini bilmek yetiyordu sanırım. Beni hala fark etmedikleri için sesimi çıkarmadım. Televizyondaki bir şeye güldü ikisi de. Neye güldüklerini bilmiyordum ama ben de gülümsedim. İkisinin gerilen yanakları beni hayatta tutan nadir şeylerdendi.

Derin bir nefesle içeri girdim. ''İyi akşamlar baba.'' Elimde tuttuğum siyah bereyi de kafama geçirmiştim.

''Sana da oğlum. Hayırdır inşallah?'' diyen babamın kelimelerini anlamakta zorlanmıyordum.

''Kerim abi geldi ya hep birlikte dışarı çıkacaklar baba.'' Güleyşa yerime cevap vermişti. Gerçek bu değildi ama babama içmeye gideceğiz diyemezdim.

Hala babamın karşısında bacak bacak üstüne atmazdım. Sigara içtiğimi biliyordu ama bir kez bile görmediğinden emindim. Hala gizli saklı içerdim.

''İyi iyi dikkatli olun. Selam söyle haytalara.'' diyerek televizyona geri döndü. Süt Kardeşler'i izlediklerini görünce gülümsedim. Babam eski filmleri çok sevdiğinden akşamları kanalları gezip bulursak elli bin kere izlemiş olsak da açık bırakıyorduk. Hiç gülmemiş gibi gülerdik bazı sahnelere.

''Söylerim. Bir şey olursa ara Güleyşa. Telefonum açık abim.'' Salondan çıkarken lafı uzatmadan kapıyı çektim. İçerisi hemen soğuyordu.

Ayakkabılarımı giydikten sonra bizim külüstüre yöneldim. Yolda bırakmazdı umarım bizi. Fırat içmeye başlayınca sünger gibi oluyordu çocuk. Murat da benim gibi çok içmezdi ama Kerim bunca yıldan sonra nasıldı bilemezdim. Arabayı sarhoşlara ittirmek de pek iyi bir fikir değildi.

İçine girip boşta olan vitesi bire çekip gaza bastım. Biraz zorladıktan sonra çalışmıştı. Bu soğukta donmadığına şükretmek lazımdı. İlk önce bizim bahçeye uğrayıp Kerim'i alacaktım.

Karanlığı ara ara ışıtan sokak lambaları ile bahçeye sürdüm. Ne olursa olsun seviyordum bu arabayı. Nostaljik bir etkiyle kendimi Geleceğe Dönüş filmindeki Marty Mcfly gibi hissediyordum.

Bahçenin önüne geldiğimde beni olduğu yerde zıplayarak karşılayan Kerim'e gülümsedim. Soğuktan elleri ceplerinde kangurular gibi zıplıyordu. Beni görünce küçük adımlarla koşarak arabaya bindi.

Kuşların Vurulduğu Zaman | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin