Hirai Zerdüş- İçime Sevda Kaçar
Sabah kalktığımda kendimi daha iyi hissettiğim için bahçeye gitmeye karar vermiştim. Hala üzerimde kırgınlık vardı ama yine de bahçeye gitmediğim zamanlar kendimi iyi hissetmiyordum. Aklım hep orada oluyordu. Elim toprağa değmediğinde, Sarı'ya ilacını vermediğimde bir şeylerin yolunda gitmediğini düşünüyordum.
Toprağa bağlılık böyle bir şeydi. İlk gün hariç Kerim'i görmemiştim. Güleyşa ile birlikte ilgilenmişlerdi bahçeyle. Düşündüğümde, uzun zamandır hasta olmuyordum. Zaten ben hasta olduğumda bahçeye bakacak birini bulmak da sıkıntı oluyordu. Şimdi o buradayken hasta olmam garip gelmişti. Bir yerde açık vermiştim. Bunun farkına varıyor olmak kalbimi korkuyla hızlandırıyordu.
Olacak iş vardı, olmayacak iş vardı. Böyle ilişkilerin var olduğunu biliyordum elbette. Duymuştum ama görmemiştim. Hatta bazı şeyleri insan görse bile kendi başına gelene kadar çok anlamıyordu. Kimseyle bir ilişkim olacağını düşünmemiştim daha önce, şimdi bir erkekle olması fikri öyle aykırı geliyordu ki... Kendime diyordum, Gümrah, sen birçok şey gördün yaşadın. Ağır tepkiler vermek senin harcın değil de, öylece duracak mısın? Birilerinin sevgisini bilmek, taşımak çok ağırdı. Sevgi, zihinde durduğu gibi durmuyordu.
Ellerim cebimde kapının önüne vardığımda ne yapacağımı düşündüm. Bir türlü konu üzerine konuşamamıştık. Böyle şeyler nasıl konuşulurdu ki? Belki de yanlışlıkla olmuştu ve ben kafamda kurup durmuştum. Kerim hiçbir şey olmamış gibi davranmakta ustaydı.
Ya rollerine iyi çalışmıştı ya da kabullenmenin verdiği itidal halindeydi. Kendi hislerim öyle karışmıştı ki başkasının hislerini düşünmekte ve anlam vermekte güçlük çekiyordum.
Sabahın oldukça erken saatlerinde olduğumuz için yüzüme sardığım atkıyı bile delip geçen bir ayaz vardı. Kar tekrar yağmış hatta yer yer buz tutmuştu.
Kafamı gökyüzüne kaldırdığımda soğuk burnumu sızlattı. Belki de soğuk değildi. Bahçedeki herkes uykuda gibiydi. Sessizliğin içinde, yumuşak kara basmamın verdiği sesler vardı. Dünyayı en çok bu zamanlar severdim. Sessizlik içinde. Kar beyaz altında. Hayvanların yemini vermek için erken kalktığımdan çokça şahit olurdum. Bir kargalar bir ben...
Ellerim öyle üşümüştü ki birkaç dakika içinde kendimi sıcak bir yere atma hissiyle doldum. Yine de çekiniyordum işte Kerim'le yüz yüze gelmekten.
Kapıyı açtığımda sıcak yüzüme vurdu. Geceden sobayı yakmış olmalıydı Kerim diye düşünürken harıl harıl yandığını fark ettim. Somyanın üzerinde de kıyafetler vardı. Banyodan gelen su seslerinden banyo yaptığını anladım. Birden yanaklarım kızardı. Bazı anlar, hiç müstehcen olmayan şeyleri bazı kişiler yaptığında çok müstehcen oluyordu. Anlık düşüncelerimin gittiği yöne kızdım. İki yüzlülük yapıyordum. Kerim'in erkek olması hiçbir şeyi değiştirmezdi. Bir kişiyi öyle düşünmek, kişiye haksızlık gibi gelirdi bana.
Kafamdaki düşüncelerin dağılması için kahvaltı hazırlamaya karar verdim. Çayı sobanın üzerine yerleştirmeden önce içine biraz daha talaş atmıştım. Dolapta kalan bir iki tane salatalık ve domatesi doğrayıp sofraya koydum. Pek bir şey kalmamıştı aslında dolapta ve Kerim de merkeze gidemediği için alamamış olmalıydı. Kendi düşüncesizliğime şaşırdım. Kaç gündür ne yiyordu ki?
Çalan telefonun sesiyle irkildim. Benim telefonumun melodisi değildi. Kerim'in telefonu çalıyordu. Ekrana baktığımda 'annem' yazısını gördüm.
Saat çok erkendi, Setenay ablanın ne için aradığı merakı her yanımı sardı. Acil bir şey olabileceği düşüncesiyle uzanıp açtım.
''Alo?'' diyerek yanıtladığımda karşı taraf duraksadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuşların Vurulduğu Zaman | bxb
General FictionKafamın içinde bin bir düşünce varken bile, sen sıyrılıp gelendin. Ben hep sana güvendim. 15.07.2021 *Hikaye içerisinde tetikleyici unsurlar, küfür ve cinsellik bulunabilir.