Haven Şehri Açıkları-Güney denizi Göçten Bu Yana 531
Geminin güvertesi tayfaların iş yaparkenki homurtuları ve onları daha fazla çalıştırmak için var gücüyle bağıran çavuşların sesleri ile deniz üstünde bir çarşıyı andırıyordu. Herkes ne kadar da yorgun olsa bir iş yapma gayretindeydi. Bunun yanında çarşaf gibi dalgasız bir deniz vardı. Mevsimin yaz olması nedeniyle hava güneşliydi. Deniz güneşli havanın tadını çıkarır gibi yatıyordu. Geminin dalgalandığı günlerde herkese korku salan bayrağı ise esintisiz havada yorgunluğunu atıyordu. Bu bayrak; Güney Denizi' nin korkulu rüyasıydı. Adını denize kıyısı olan her kent bilir, kimi insanlar arkasından bir ton küfür eder, kimi insanlar da bu gemide tayfa olabilmek ve mecaralara atılmak için can atardı.
Geminin ihtişamlı kaptan köşkü, kaptanını ve adını gösterir şekilde süsleme ve işlemelere sahipti. Geminin burun kısmında ise geminin tam anlamıyla efsane olmasına yarayan ve adını aldığı Upra' nın mitolojik yaratığı sekiz başlı deniz yılanı vardı. Bu yılan denizcilerin kadim zamanlarda yaşadığına inandıkları denizdeki canavardı. Bu efsane Güney Denizi' ne aitti. Ancak bu efsaneyi Çatal Mızrak; diğer bölgelerde de duyurmaya başlamıştı. Bu efsaneyi kaptanın kullanması düşmanlarına korku salmak içindi. Çatal Mızrak gemisi; düşmanlarına en alçak şekilde, gece vakti saldırır ve gündüzleri de nerede olduğu bilinemezdi. Gemi bugün ise gündüz vakti Haven açıklarına demir atmış ve kendisinden küçük olan bir krallık gemisi ile yan yana duruyordu. Kıyıdan ne olduğu anlaşılmayabilirdi. Ancak geminin güvertesi bir hayli kalabalıktı. Batı Kotan' ın zırhlı askerlerinden yirmi tanesi Çatal Mızrak' ın güvertesindeydi. Kaptanın köşkünde ise değerli misafirler vardı.
Köşkte büyük ahşap masanın etrafında hararetli şekilde konuşan üç adam vardı. Adamlardan; sessizce diğer iksini dinleyen ve sandalyesine yaslanıp kollarını kavuşturmuş, kırklı yaşlardaki kişi kaptandı. Kaptan saçlarını uzatmış ve arkasından at kuyruğu şeklinde bağlamıştı. Yüzündeki yaraları ve sert mizacı, onun karşısında duranların dikkat etmesi gerektiğini gösteriyordu. Kaptanın karşısında; Kral yaverlerinden birisi olan Zesusa ve Batı Kotan Hazinebaşı Gardinyu idi. Kaptana bağırmaya başlamışlardı. Amaçlarının hesap sormak olduğu belliydi. Kaptan sıkılmış olacak ki sağ eli ile karşısındakileri susturdu.
'' Beyler gemime beni tehdit etmeye mi geldiniz.''
Karşısındakiler susup kalmışlardı. Kral Yaveri ve Hazinebaşı birbirine baktı. Hazinebaşı; sıkıntılarını yansıttıkları kaptanın kendilerini küçümsemeye yer aradığını ve dinlenmediklerini hissetmişti.
'' Kaptan Jessartu. Biz size para verdik. Neden verdik?''
Kaptan sözün bitmesini beklemeden cevap verdi. Gözlerini kapatmış ve küçümser bir tavır takınmıştı.
'' Neden Hazinebaşı?''
Hazinebaşı; o an sinirine sinir katan bu adamı dövmek istemişti.
'' Kaptan neden verdiğimiz ortada. Adınıza güvendik, namınıza güvendik ve Doğu'nun casuslarını ortaya çıkarmanızı istedik.''
Kaptan tekrar sözünü kesti ve önemli noktayı belirtti.
'' Siz bana parayı, Doğu'nun casuslarını yakalamaya kendi gücünüz yetmediği için verdiniz. Ben de casusların çoğunu yakaladım ve öldürdüm. Bana iş beceremedin demek için geçerli bir sebep değil sayın Hazinebaşı!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Upra: Kurtbaşlılar
Исторические романыUpra : Bilinmeyen tarihin bilinmeyen tanığı bir kıta. Yaşanan büyük göçlerden beri savaşan devletler ve ordularla dolu bir cehennem. İhtişama sahip krallıklar, iktidara talip beylikler, macera arayan savaşçılar, yağma peşindeki korsanlar...Efsaneler...