Nehirtutan Savaşı
Deddar' ı kurtaran ve onu kendine getirmeye çalışan, yüzbaşılarından biriydi. Az önce ölesiye boğuştuğu düşmanı arkasından sapladığı kılıçla öldüren de oydu. Deddar' a seslenmeleri sonuç vermiyordu. Aldığı darbeler nedeniyle kendinden geçmişti. Belki bir çare bulurum umuduyla acele ediyordu. Deddar' ın başı kollarında iken çevresine bakındı. Sonunda aklına bir şey gelmişti. Komutanının kurtulması için onu buradan uzaklaştırmalıydı. Yoksa onu korumaya çalışsa bile ne kadar sürebilirdi bu. Az önce binicisini kaybetmiş bir at gördü. Onun sırtına Deddar' ı atmayı düşünüyordu. Deddar' ı orada bırakıp ata doru koştu. At; etrafında olanlardan kurtulmak istiyordu ve sağa sola koşuyordu. Yüzbaşı ise ona doğru koşarken düşmanlarının saldırılarını da savuşturmaya çalışıyordu. Sonunda atın olduğu yere geldiğinde atın dizginlerini tutmaya çalıştı. Ancak at hırçınlaşmıştı ve buna izin vermedi. Yüzbaşı birkaç uğraş sonrası atın dizginlerini kavradı ve üstüne atladı. Eyere oturunca atı Deddar' ın olduğu yere koşturdu. Piyadelerden kaçarak atı sağ salim oraya ulaştırdı. Deddar' ı kucakladı ve atın eyerine doğru yatırdı. Ata arkasından vurup doludizgin koşmasını sağladı. At askerlerin arasından rüzgar gibi koşarak geçti. Savaşan askerlerin arasından çıkarak, kuzey yönünde dörtnala koşuyordu. Yüzbaşı atın ardından bakarken tekrar savaşa döndü. Baygın haldeki Deddar atın sırtında uzaklaşıyordu. Nereye gittiğinden kimsenin haberi olmadan uzaklaştı.
Katzes ise verdiği kayıplardan dolayı endişelenmeye başladı. Ancak o planını yapmıştı. Savaş meydanında en yakınında gördüğü yüzbaşına seslendi.
''Yüzbaşı! Tüm atlılara söyle geri çekiliyoruz! Hepsi ormana at sürsün!''
Yüzbaşı atının üstünde bir yandan kendine saldıranlarla çarpışıyor, bir yandan da Katzes' i dinliyordu. Emri anladıktan sonra yanındaki askerlere iletti. Her asker yakınındakine emri iletti ve sancaklar da geri çekil anlamında sallandı. Atlıların hepsi aynı anda geriye doğru kaçmaya başladı. Geldikleri yönde kaçıyorlardı. Az sayıdaki piyade ise düşman askerlerini tutmaya çalışıyordu. Levris bu kaçışı görünce heyecanlandı ve mutlu oldu. Düşmanını elinden kaçırmaya hiç niyeti yoktu. Nasıl olsa kuzey tarafındaki atlıları da durdurabilirlerdi. Güneye doğru kaçan düşmanın ana kuvvetlerinin peşine düşmek onlara bir şey kaybettirmeyecekti. Yakınındaki yaverine seslendi.
''Düşmanı kaçırmayın! Ardından saldırın! Takip edin!''
Emri tüm askerlere ulaştığında, piyadeleri ile birlikte düşman atlılarının ardına düştüler. Doğunun piyadelerini geçmek zor olmamıştı. Artık atlılar ile aralarında hiçbir şey yoktu. Atlılar arayı açsa da ormanın tepelik olması nedeniyle, atlar ile çok yol alamazlardı. Levris zaferin kokusunu alarak at koşturuyordu. Yüzünde garip bir sırıtma ile az sayıdaki atlılarının arasındaydı.
Katzes ve adamları atlarını yavaşlattılar. Ormanın sınırına gelmişlerdi. Düşman askerleri ile aralarında beş on dakikalık bir mesafe vardı. Katzes tüm askerlerinin duyabileceği şekilde bağırdı.
''Hepimiz ormanda tepeye doğru tırmanacağız. Orada ben emir verene kadar hareket istemiyorum.''
Sonra tüm atlılar ağır bir şekilde tepeye tırmanmaya başladı. Belirli bir yere geldikten sonra Katzes' in işareti ile durdular ve atlarından indiler. Katzes yeniden emir verdi.
''Herkes yayını ve sadağını yanına alsın. Kılıç ve kalkanlarınızı da hazır edin. Ben emir verince atlarınızı ormanın başlangıcına doğru koşturun.''
Tüm askerler kısacık zaman diliminde savunma pozisyonu almıştı. Herkes yayını eline aldı ve sadağını beline bağladı. Kılıçları da bellerinin diğer tarafında bulunan kındaydı. Atlı okçuların kullandığı küçük kalkanlar ise yay tutan kollarına geçirilmiş şekilde duruyordu. Düşmanın tepenin başlangıcında sesi duyuluyordu. Hepsi kendinden geçmişçesine naralar atarak geliyordu. Kaçan düşmanı kovalamak zevkli olmalıydı. Katzes emrini verdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/33798527-288-k891661.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Upra: Kurtbaşlılar
HistoryczneUpra : Bilinmeyen tarihin bilinmeyen tanığı bir kıta. Yaşanan büyük göçlerden beri savaşan devletler ve ordularla dolu bir cehennem. İhtişama sahip krallıklar, iktidara talip beylikler, macera arayan savaşçılar, yağma peşindeki korsanlar...Efsaneler...