Yer: Bludride kasabası, Hogward sokağı, Norveç
Lawden sitesi 6. villaJessie-
Mia ile birlikte koridora çıktığımda sırıtarak içeriyi işaret ettim.
"Bizimki aşık olmuş iyi mi?."
Mia kıkırdayıp "Sen sabahtan beri halini bir görseydin. Ağzının suyu akacaktı." dedi. Ama gerçekten hak veriyordum arkadaşıma. Çünkü çocuk cidden taş gibiydi. Eh, bize de bu ilişkide bağları sağlamlaştırmak kalıyordu. Çöpçatanlık yapmak tam bizlik bir görevdi kesinlikle.
"Bir planım var sis. Ben şimdi gideceğim. Olabildiğince geç gelmeye çalışırım. Sen de Chris'in gözüne Lexy'yi sok. Hareketlerini takip et Chris'in. İkisini muhabbetin içine sok. Gerekirse yalnız bırak bir şekilde. Bir şey olursa da hemen yan villadayım. " dedim kapıyı açarak. "Tamam sen merak etme bende o iş. Dikkat et aşkım sende." dedi arkamdan anne edasıyla. Gülümseyip "Tamam yavrum. Sen gir hadi üşüme." diyerek verandanın merdivenlerinden indim. Pek fazla mesafe yoktu zaten. Mia kapıyı kapattığında sessiz sokağa baktım. Saat henüz akşam sekizken bu kadar sessizlik biraz tuhaftı. Sokağı aydınlatan sokak lambaları da hafif gerilim katıyordu sokağa. Yavaş adımlarla yan villaya adımlamaya başladım. Ama arkamdan gelen tıkırtılar yerimde durmama sebep oldu. Dönüp baktım ama bir şey yoktu. Adımlarıma devam ettim. Bu kez en baştaki sokak lambası gidip gelmeye başladı. Ses fazla olmasa da yine de vardı. Adım attıkça daha da yaklaşıyordu sanki. Sinir ve korkuyla arkama döndüm.
"Bak dostum, her ne halt yiyorsan kes şu sikik oyunu."
Sesler kesildi. Lamba söndü. Birkaç adımda Tae'lerin evine gelip zile bastım. Diğer lamba da söndü. Kapıyı açan her kimse bakmadım bile. Sadece lambaların oradaki karaltıya bakıyordum.
"Orada." dedim gözümü ondan alamayarak. "Sen kimsin? Kim orada?"
İlk kez duyduğum sesi işitince karaltı tekrar kaybolur diye yüzüne bakmadım. "Tae ve Kook'u çağır." dedim hâla orada duran karaltıya bakarak. "Ne saçmalıyorsun?""Kimmiş Jimin? Jessie? Girsene içeriye neden orada dikiliyorsun?"
Tae yanıma geldiğinde kafamla ileriyi işaret ettim. "Orada. Sabah gördüğüm siyah kıyafetli adam. Şerifi çağırın."
Tae bana daha çok yaklaşıp baktığım yere baktı. "Tae neler oluyor? Bu ne sikim?" Jimin olduğunu düşündüğüm çocuk konuştuğunda kimse cevap vermedi. Sonra Jeongguk geldi. Şimdi hepimiz ona bakıyorduk.
"Bu o."
"Evet o."
Tae küfür edip koşarak içeri girdi. Jimin de yanıma gelip baktığımız yere baktı. "Siktir. O da kim öyle ve neden orada duruyor?"
"Benim gördüm dediğim adam hyung. İnanmamıştınız."
Tae yanımıza geldiğinde elinde telefon vardı.
"-Evet şerif hızlı olmalısın.
-Sitenin girişindeki karanlık yerde duruyor.
-Tamam."
Telefonu kapatıp bize döndü. "İçeri girmemizi söyledi. Hadi Jessie gel içeri."
"Giremeyiz Taehyung. Gözlerimizi çektiğimiz an kaçacak."
Hissediyordum. Korkuyu, gerginliği, endişeyi ve siniri aynı anda derinlerimde hissedebiliyordum. Ama garip bir şekilde bu bana zevk veriyordu. Tuhaftı.
Önüme geçen beden kaybettiğim odağımı kendine toplarken hızla yana geçmeye çalıştım. Ama nereye geçersem geçeyim önüm geçiyordu. Yüzü çok güzeldi. Kahverengi saçları alnına dökülmüş kaşları çatıktı. Üzerinde kışa rağmen gri bir thsirt vardı. Sert bakışlarıyla resmen beni eziyordu. Ayrıca kolumdaki kolunu da yeni hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ville Maudite: Norvége
Fanfiction"Gidilen bir tatil, ölü bir kasaba ve damarlardaki sıcak kanın tadı." Eğlence amaçlı yazılmış bir kurgudur.