Medya; Emre ve Kumsal (Kumsalın ekran resmi)
Arkamı döndüğümde adımların sahibinin Ata olduğunu fark ettim.
Derin bir nefes aldım ve "çok korkuttun." dedim. "İyimisin?" Dedi
Evet anlamında başımı salladım. "neden geldin Çisil'i niye yalnız bıraktın?" Dedim
"Çisil annemin yanında ve bunu unutmuşsun." diyip bana telefonumu uzattı.
Umarım kilitli ekran resmimi görmemiştir.
Umarım kilitli ekran resmimi görmemiştir.
Ve tam o sırada Ata biraz alaycı ve biraz kızgın bir ifadeyle "ekran resmin güzelmiş." dedi
Kahretsin ekran resmimde Emre ile geçen yaz çekindiğimiz bir fotoğrafımız vardı. Emreyle çok yakın arkadaştık ama Ata şuanda Emrenin kim olduğunu bilmediği için böyle davranıyor.
"Sen beni mi kıskandın?" Dedim
"Niye seni kıskanıyım ki sen kimsin! Dünyada kıskanılacak bir sürü kız varken niye seni kıskanıyım?" dedi
Bu bardağı taşıran son damla olduğu için evin yoluna doğru hızlıca adım attım. Giderken biraz uzakta kalan Ataya baktığımda o da arkasını dönmüş gidiyordu.
--------------------
Sabah kalktığımda içimde üzüntü vardı. Bu üzüntü hem dün geceki olaylardan hemde bugün İstanbul'a döneceğimiziden kaynaklanıyordu.
Ayaklarım yere bastığında dolabın önüne gittim ve kıyafet seçmeye koyuldum. Sonunda göbeği açık beyaz bir bluz altına kot bir şort ve uzun ve çok ince olan desenli bir hırka giydim. Son olarak iç içe olan üçgenli kolyemi taktığımda bavulumu hazırlamaya koyuldum.
-----------------------
Aşağıya indiğimde Sıla tost yapmıştı. Tostları elimize alıp Baran'ın dönmemiz için kiraladığı karavana doğru yürümeye başladık. Gittiğimizde herkes oradaydı. Hemen karavanın arkasına bavulları yerleştirip yola koyulduk.
------------------
Karavana bindiğimiz ilk 2 saat boyunca kızlarla oturmuştuk sonra onlar aşklarının yanına gittiler. bu sırada arabayı Ata kullanıyordu. Sonraki iki saat arabayı Rüzgar kullandı. böylece Ata yanıma gelmiş oldu. O yanıma geldiğindeyse ben karşıdaki kanepemsi yatağa uzanmıştım ve hayvan gibi 3 saat boyunca uyumuştum. Kalktığımda İstanbul'a varmak üzereydik. Karşıda oturan Barkın'ın yanına gidip oturdum ve benim telefonum şarjda olduğu için onunkiyle uğraştım. Telefonu geri verdiğimde İstanbul'a varmıştık. Artık arabayı Ata kullanıyordu. Her zamanki gibi Barkın arkadaşlarına kalmaya gidiyordu. Bende arabada Atayla beraber kalmıştım. İstanbul'a vardığımızda herkes arabasını giderken bıraktığı yerden almıştı. Ata beni eve bıraktığında içeri girdim ve bavulumu aşağıda bırakıp direkt kendimi yatağa atıp kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
------------------
Sabah kalktığımda üstümün başımın bayağı dağıldığını fark edip kendime bir bela okudum. Gerçi daha fazla ne kadar bela okuyabilirdim bilmiyorum. Tipim tam bir beynimin error vermesine sebep olucak bir şeye benziyordu. Hemen banyoya gidip suyu ayarladım ve uzunca bir duş aldım.
Çıktığımda nihayet kendimi temiz hissedebilmiştim. Hemen içeri gittim ve kısa kollu bir bluz ile yarım siyah tayt giydim. Üzerimi giydikten ve saçlarımı beş dakika filan kuruttuktan sonra yanıma kulaklık ve telefonumu alıp Sıla'nın evine doğru yol aldım.
-------------
Zili çaldığımda kapıyı Ata açmıştı. yüzü gülümserken beni görünce biraz solmuştu. "suratıma da tükürebilirdin yani aynı anlam olurdu." diyip koluna çarparak içeri cool bir giriş yaptım. herkesin balkonda olduğunu görünce yanlarına gittim ve boş olan bir sandalyeye oturdum.
-----------------
Biz böyle gülüp eğlendikten sonra dışarı çıkmaya karar verdik ve sonunda dışarıya ayak bastık. Piknik alanı gibi bir yere gitmekte karar kılınca yürüyerek yol almaya başladık.
---------------
Geldiğimizde soğuk bir şeyler istedik ve gelmesini bekledik. İçeceklerimizde gelince konuşmaya devam ettik. Bir süre sonra Lara annesi onu çağırdığı için gitmişti ve Berk de onu bırakmak için gitmişti. Sıla ve Baran ise programları olduğu için kalkacaklardı. Naz ve Rüzgar ise hala bizlelerdi.
Ben saate bakınca ekran resmimi hala değişmediğimi ve Ata'nın bana baktığını görünce dudağımı ıssırıp telefonumu kapattım.
Bu sırada Ata'nın masadan kalkıp uzaklaştığını gördüm. Hemen telefonumu masadan alıp Ata'nın arkasından koşmaya başladım.
"Nereye gidiyorsun?" dedim
"Sanane!" dedi sinirle
"Herkesin gitmesi için bir bahanesi var senin ne?" Dedim bende sinirle.
"Cehennemin dibine! Geliyor musun?" dedi sesini daha fazla yükselterek.
"Seninlemi? Evet." dedim onun aksine normal konuşarak.