梅花奇迹 : Hiç Görülmemiş Bir Rüya (Part4)

836 70 56
                                    

Merhaba Lil'Panda Ailesi,

Öncelikle ülkemizde baş gösteren felaketler nedeniyle çok üzgün hissediyorum. Tam olarak ne denir emin değilim. Afet bölgesinde bulunan okuyucularım varsa ve elimden gelecek herhangi bir yardım bulunuyorsa çekinmeden ulaşın lütfen. Böyle bir zamanda bu hikayeyi okuyacak kadar kimsenin keyfinin olmadığının da farkındayım. Ancak bir nebzede olsa neşelenmenize yardımcı olacaksa yazamaya ve yayınlamaya devam edeceğim.  

Bir önceki bölümde asıl olaya giriş yapmıştık. Beğendiniz mi? Her zaman bir mpreg hikayesi yazmak istemişimdir. WangXian'a yazabildiğim için çok mutluyum. Umarım bu bölümü de seversiniz. 

Hadi bakalım iyi okumalar dilerim.

Tavşan Çayırı, hafif esen meltemin hışırdattığı yapraklar dışında tamamen sessizdi. Ağaçların çevrelediği yeşillik alanda ise beyaz pamuk taneleri gibi etrafa yayılmış tavşanlar ve siyah cübbesiyle tam merkezde oturan figürden başka kimse yoktu. Sabahın erken saatlerinde adeta buraya kaçarak gelen figür, Ağustos ayına göre serin olan havada güneşin tam altında oturuyordu. Minik birer kartopuna benzeyen tavşanlar özellikle bu tuhaf figürden uzak duruyor gibiydiler. Normalde insana alışık olmadıklarından değildi. Ancak çok erken saatten beri burada tek başına oturan ve iç çekip gözlerini boşluğa öylece dikmiş insandan hoşlanmadıkları belliydi.

"Haaaahhh." Diye bir iç çekiş daha çayırda yankılandı. Bir eliyle yana eğdiği başını desteklerken diğer eliyle ise yerdeki otları koparıyordu. Gri gözleri yeşilden sarıya dönemeye yüz tutmuş otları yolan elindeydi. Siyah yeşim taşından yüzük parmağını mükemmel bir şekilde çevrelerken ve parmağından kalbine yol alan bir sıcaklığın yayıldığını hissederken iç çekmemek elinde değildi.

Wei WuXian daha önce yüzlerce sorunla başa çıkmıştı. İlk yaşamında her zaman bir baş belasıydı ve sorun demek eşittir Wei WuXian demekti. Herkes onun yaşayan en büyük problem olduğunu bilirdi. Ama her zaman bu sorunlara –daha çok kendi başına açtığı belalara bir çözüm bulmakta ustaydı. Altından kalkamayacağı çok az şey vardı ki altından kalkamamak demek onun için ölmekle aynı şeydi. Son kez büyük bir probleme yol açıp çözüm bulamadığında bir uçurumdan aşağı düşmüştü. Hem de bedeni binlerce parçaya bölünürken...

Ama hali hazırda şuan ki durumu nasıl değerlendireceğini bilemiyordu. Bir problem miydi? Kesinlikle. Başı belada mıydı? Büyük ölçüde. Peki, bunu nasıl çözeceğini biliyor muydu? Tartışmasız bir kesinlikle hayır.

Ama asıl önemli soru şuydu; bundan kurtulmak istiyor muydu?

İki gün önce hekimin Sessiz Oda'da dehşet ve inanamaz bir şekilde eveleye geveleye söyledikleri hala zihninde yankılanıyordu.

Hamilesin. Hamilesin. Hamilesin.

Sonrasında hem yaşadığı şoktan hem de bu konuşmadan sadece beş dakika önce çıkardığı iki lokma kahvaltının etkisiyle bayılmıştı. Uyandığında ise bunun bir rüya olmasını dilediğini hatırlıyordu. Ama değildi. Yaşanan şey su götürmez bir gerçeklikle bedeninin içinde kalbinin tam altında yataktaydı.

Hamileydi. Bir erkekti ve hamileydi.

Wei WuXian yaşadığı iki hayat boyunca yaşadığı en talihsiz olaylar listesi yapmaya kalksa düşüneceği çok fazla anı olurdu. Ancak mevcut durumda başı kesinlikle bir erkek olmasına rağmen hamile kalması çekerdi.

Haberi aldığında ilk başta gerçekten büyük bir şok yaşamıştı. Lan XiChen'in durumu görevde olan Lan WangJi'ye bildirmesi ve derhal Bulut Kovuğu'na dönmesini istemesi de pek yardımcı olmamıştı. Ona detay vermemişti ama bu durumu daha katlanılır kılmıyordu. Wei WuXian'ın durumu anlamlandırabilmesi için zamana ihtiyacı vardı ancak o zaman kendisine tanınmamıştı. O da haliyle çözümü kaçmakta bulmuştu. Kafası karman çormandı. Biraz düşünmeliydi.

忘羡 | Wàng XiànHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin