27

4.3K 183 5
                                    

(Olaylar tamemen kurgudur)

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.

Aslı
O gün hepimiz buruk bir şekilde eve dönmüştük. Onlar girmişti ve ne zaman gelecekleri bile belli değildi daha önemlisi ise yanlarında ne telefon ne de iletişim kurabileceğimiz hiçbir şey yoktu. Resmen hiçlik içinde gelmelerini bekliyorduk, Tuğçe ve ben gündüzleri evde oturuyor sürekli haberleri takip ediyorduk. Her an kötü bir haber alacakmışız gibi tedirginlik vardı üzerimizde, Çisem ise gündüzleri karakolda ki işinde akşamları ise bizim yanımızdaydı. Üçümüz de hep diken üstündeydik, Tuğçe'nin oğlu Cihan da daha küçücük olmasına rağmen sanki bizi anlıyor ve korkuyor gibi o da hep tedirgin ve huysuzdu. Günler böyle bekleyerek ve dua ederek geçip gitmiş çoktan 2 haftayı devirmiştik bile. 2 haftadır bir kez bile onlardan haber anlamamıştık. Çisem sürekli karakol komutanına sorsa da dosya gizli yürütüldüğü için hiçbir bilgi vermiyordu. Bir an önce sağ salim gelmeleri için dua etmekten başka çaremiz yoktu.

Çisem

Her zaman 'işte şimdi her şey yoluna girdi artık mutlu olacağız' dediğimizde hep bir sorun çıkıyordu. Bu bir anda çıkan görev, daha önce başımıza gelenler sanırım biz hiçbir zaman mutlu olamayacaktık. Bu düşünceler aklımda yankılanırken önümdeki bilgisayar ekranına dikkatle baktım. Sabahtan beri doğru dürüst bir şey yapamamıyordum, içimde kötü bir his vardı. Emre'ye bir şey olur düşüncesi içimi yiyip bitiriyordu. Bu gün karakolda da bir telaşe vardı herhangi bir günden farklıydı bu gün. Her asker özenle giyinip hazırlanmış, tüm karakol baştan aşağı temizlenmişti. Odamın önünden geçen subaya bakıp "neler oluyor neden herkes bu kadar telaşlı" diye sordum. Subay içeriye bakıp "sizin haberiniz yok mu Çisem hanım karakola ziyaret için Alanya belediye başkanı ve Antalya belediye başkanı gelecek" dedi. Kaşlarımı çatıp "bana bilgi verilmedi" dedim. Subay gergince bana bakarken "bu komutanlar da zaten hepsi manyak bize de sabah dediler halbuki bir ay önceden söylenmiş. Tüm işleri de son güne koymuşlar ne de olsa askere gelenler yapar diye" dedi. Sesinden ne kadar öfkelendiği belliydi, sakince gülümseyip "vardır bir bildikleri. Neyse bende tutmayayım seni kolay gelsin" dedim. Subay da başını aşağı yukarı sallayıp "size de kolay gelsin" diyip gitti. Masadaki fazla dosyaları kaldırıp rafa bıraktıktan sonra camdan dışarıya baktım, sıcak güneş ortalığı yakıp kavuruyordu. Ben bile klimalı odada zaman zaman terlerken bu güneşin altında nöbet tutan gençlere acıyordum. Bir bardak su içmeye bile gitsler komutanlarından hemen azar yiyorlardı. Bu karakolda bir tek bana fazla karşmıyorlardı ya kadın olduğum için yada onlar kadar önemli bir görevim olmadığı içindi. Derin bir nefes alıp arkama döndüğümde komutanlardan birinin bana baktığını gördüm. Gergince gülümseyip "buyrun Adem komutanım" dedim. Adem komutan sert çehresini bozmadan "yarım saat sonra dışarıdaki karşılama töreni olacak sizi de orda görmek istiyoruz" dedi. Yavaşça başımı sallayıp "tabiki orada olacağım" dedim. Adem komutan bana dikkatle bakıp "giden ekipten haber geldi yarın sabah burda olacaklar, dönüyorlar ama benden duyduğunuzu söylemeyin Kemal komutan beni yakar" dedi. Heyecanla başımı sallayıp "söylemem merak etmeyin nasıl iyiler mi?" dedim. Adem komutan olumlu anlamda başını sallayıp "iyilermiş şükür, neyse size kolay ben işimin başına döneyim" dedi ve hızlı adımlarla uzaklaştı. Heyecanla kocaman gülümseyip Aslı'ya mesaj attım "yarın sabah dönüyorlarmış bizimkiler 🤩" yazıp gönderdim. Hızlıca birkaç işimi de halledip dışarıya çıkmak için üzerimi düzeltip çıktım bahçeye. Tüm askerler ve komutanlar belli bir düzene göre dizilmişlerdi bahçede. Bende Adem komutanın söylemesi ile komutanların olduğu sıranın sol başına geçtim sağ başta ise karakol baş komutanı Kemal komutan vardı. Bahçenin duvarlarının her yerinde nöbetçi askerler, çatı ve yüksek yerlerde ise keskin nişancılar vardı. İster istemez geriliyordum bunca önlem alınmış başkanların gelmesini bekliyorduk.

Öğretmen Hanım Ve Yüzbaşı (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin