*Bilgilendirme: 38. Paralel Kuzey Kore ve Güney Kore'yi birbirinden ayıran çizgi.*
(27.02.1951)
Canım Sevgilim,
Gideli daha bir ay oldu ancak seni hiç olmadığı kadar özledim. Sensizlik diye bir şey aklıma bile gelmezken başıma geldi. Hiç korkmamıştım hayatımda bu kadar. Senin yanına gelirken arkamda güvenebileceğim birileri vardı ailemi bırakabileceğim ama senden uzaklaşırken ufak bedenini savunmasız bırakmışım gibi hissediyorum içinde bulunduğumuz savaşta.
Kendimi yalnız hissettiğimde sana yazmak istiyordum bundan sonra belki mektuplarda buluşuruz diye. Ama sen cevap yazana kadar bekleyeceğim. Sana bir anda çok fazla mektup yollayıp, seni sıkmak istemiyorum çünkü kendimle. Bu mektup eline ne zaman ulaşır ondan da emin değilim aslında. İki ülkenin arasındaki bu büyük savaşta benim mektubum sana gidebilir mi ki?
Fakat Kore'ye döndükten sonra konuşacak kimsem kalmadı gibi hissediyorum. Herkesten uzak duruyorum, hiçbir insan iletişim kurmaya değer değil gözümde seninle tanıştıktan sonra. O kadar gereksizler ki gözümde bazen israf olduğunu düşünüyorum bunca insanın. Gereksiz yere karmaşa yaratıyorlar. Bu düşüncelerim sana tanıdığın beni anımsatmıyor, değil mi?
Üzgünüm aşkım ancak senin yanında o kadar mutluydum ki surat asacak ya da üzülüp sıkılacak zaman bulamıyordum. Belki hatırlarsın bunları okuduktan sonra ama seninle beraber kahkaha attığımda Jongin'in ne kadar şaşırdığının görüntüsü hala aklımda. En yakın arkadaşım bile inanmıyordu böyle olabileceğime. Bir nevi imkansızı başardın yani.
Bazen o zamanki hallerimizi düşünüp aptal gibi sırıtıyorum, itiraf etmek gerekirse. Özellikle seninle ilk tanıştığım zamanı hatırlıyorum da, bu hale geleceğimiz kesinlikle aklıma gelmezdi. Hatırlıyor musun seni ilk gördüğümde nasıl tepki verdiğimi?
Uyandığımda senin yüzünü görmek beni ölmüşüm gibi hissettirmişti. Öyle güzeldin ki! Sanki cennete düşmüşüm gibiydi. Şimdi yanımda olsan yanakların utançtan kızarsa bile koluma ufak yumruklarından atardın. Canım acımasa da acımış gibi yapardım pişman olup öpmen için. Acıması umurumda bile değil artık, keşke yanında olabilsem de acısa canım istediğin kadar.
Şimdi aklıma geldi de ilk gün konuşamamıştım neredeyse hiç. Hep senin yüzündendi açıkçası. Nefesimi kesmiştin resmen. Fakat, ne yazık ki, seni öyle endişelendirmiştim ki korkudan ağlamıştın. Sen batmış bir gemiden kurtulan esir adına üzülürken, ben büyüne kapıldığım için ağzımı açamıyordum. Hiçbir zaman o günden dolayı özür dileme şansım olmadı. Şunu bil, hayatta en son isteyeceğim şey seni ağlatmak. O gün de böyleydi, bugün de böyle.
Aklıma geldikçe korkuyorum, vakti geldiğinde savaşa sen de katılır mısın ya da katılmak zorunda kalır mısın diye. Ya ölürsen ve benim haberim bile olmazsa diye...
Bize karşı savaşman umurumda değil demiştim daha önce sana. Beni dinleme sakın! Ne söylersem söylemiş olayım savaştan elinden geldiğince kaç. Uzak dur 38. Paralelden elinden geldiğince. Ancak benim gibi korkakça bir sebepten ve absürt bir şekilde değil de ailenin iyiliği için, kendi iyiliğin için, beni azıcık seviyorsan benim için kaç.
Ben savaşa katılmadığımdan sürgün edilmiş olabilirim. Ailemi yalnız, çaresiz bıraktığım da bir gerçek hem de çok acı verici bir gerçek. Yine de memnunum bu durumdan. Eğer zamanında pişman olacağımı bildiğim şeyleri yapmasaydım seninle nasıl tanışacaktım iyilik meleğim?
Sürgün edilmiş bir grup düşmanına bakan, hayatımda karşılaştığım en kusursuz varlıkla yollarımız başka nasıl kesişebilirdi?
Fiziksel olarak ayrılmamız beni etkilemiyor aslında. Karşımdaymışsın gibi hissediyorum her gün çünkü. Özellikle şu an, bunları yazarken daha da yakınım sanki sana. Hatta bunları sana yazmıyorum söylüyorum gibi geliyor artık. Ne zaman aklıma senden kilometrelerce uzak olduğum gelirse gözlerimi kapatıp elimi öne doğru uzatıyorum belki sana dokunabilirim diye. Elimi tutar mısın biriciğim?
İpek gibi saçlarını okşayıp huzuru bulabilir miyim bu silah seslerinin içinde?
Kırılmasından korktuğum en değerli parçamı koruyabilir miyim mermilerden?
Yanağını okşadığımı, başını göğsüme yasladığını hayal ederek avutuyorum kendimi günlerce sensiz. Mektubu yazmamın sebebi de bu duyguların yarattığı kasırga içimde büyüdükçe, var olan her şeyi yok ediyor gibi geldiğinden.
Savaştan kaçan bir çocuğun tek umudu, sevgisi, hayali oldun ve onu bir adam yaparak geri yolladın. Aşkını, bedenin ile sadakatini bana sunduğun için teşekkür ederim Luhan.
Sevgilerle Sehun.
-Azra
Evet bu ilk bölüm daha doğrusu ilk mektup. Anladığınız üzere formatımız bu. Kısa bir hikaye olacak zaten ve hep bu şekilde gideceğiz. Umarım beğenirsiniz :D Fikri oluşturmamda yardım eden Rüya'ya da teşekkür ederim bu arada. Öpüldün bebek :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Royalty of Love (RoL) // HunHan
FanficDünya'yı ikiye bölen bir savaşta ayakta kalmaya çalışan iki aşık... Düşman olmaları gerekirken yanlış yola saptılar ve birbirleriyle karşılaştılar. Peki kader onları ayırdığında onlar ayrılmayı kabullenebilecek mi?