Loki öksürdü. Boğazı, bir ovma fırçasıyla derisi soyulmuş gibi acıyordu. Elleri de yanıyordu—ve bilincine geri döndüğünde, bunun çok sıcak bir şeyin üzerine yüzüstü yattığı için olduğunu fark etti. Kaynıyordu aslında. Ama, merhametle, sessizdi.
Ürkütücü derecede sessiz.
Loki'nin sorusunu yüksek sesle dile getiren Mobius, "Neredeyiz?" diye sordu. Loki dirseklerinin üzerinde doğruldu, bu hareket onu kabarmış toprağa birkaç santim batırmasına neden oldu. Sylvie çoktan ayağa kalkmış, şimdi öfkeyle ötmeye başlayan TemPad'in tozunu silkiyordu.
Kum. Kumda yatıyordu. Elmas gibi parıldayan parlak beyaz kumda.
Loki kendini oturur pozisyona getirdi ve yanında Mobius'un da aynısını yaptığını gördü. Adamın yüzü yukarı doğru eğikti ve gözlerini güneşten koruyordu.
Güneşler, diye düzeltti Loki, çünkü Mobius'un bakışlarını takip ettiğinde, şaşırtıcı derecede mavi bir gökyüzüne karşı arka arkaya asılı duran üç tane gördü. Bir kanatlı yaratık sürüsü, ışınlarının gölgesi altındaydı. Biri hızla yaklaştı ve Loki gagasında kıvranan bir şey gördü: bir balık.
"Bizi sahile mi getirdin?" diye sordu Loki. Dikkatli bir şekilde ayağa kalktı, her hareket ettiğinde etrafındaki yumuşak zemin eriyordu. Durumu stabil hale gelince pantolonunun bacağındaki granülleri sildi ve elini Mobius'a uzattı. Ajan tuttu ve neredeyse Loki'nin bir kez daha dengesini kaybetmesine neden oluyordu. İkisi de ayağa kalkana kadar birbirlerine yaslandılar.
"Üzgünüm." dedi Mobius. Loki güldü ama Mobius'un kaşları sabit kaldı. Loki emin olamıyordu ama Loki'nin bakışlarından kaçınıyor gibiydi.
Bu arada Sylvie ikisini de görmezden geliyordu. Gittikçe daha yüksek bip sesi çıkaran TemPad tüm konsantrasyonunu almıştı. Sylvie küfrederek salladı.
Sylvie suçlayıcı bir tavırla makineyi Mobius'a doğrulttu. "Ona ne yaptın?"
Mobius, TemPad'den Sylvie'ye baktı. "Şimdi, kızma–" diye başladı ve Loki gözlerini kapadı. Tanrılar merhamet etsin. Bu kesinlikle iyi bitmeyecekti.
"–ama TVA, TemPad'lerini izliyor olabilir. Bu da dahil." diye bitirdi Mobius.
Sylvie, bunu söyler söylemez TemPad'i yere attı ve çizmesiyle ezdi. Makine zarar görmeden kumun altına kaydı ve Sylvie'den bir hiddet çığlığı ve Mobius'tan ürkmüş bir sıçramaya sebep oldu. Sonunda, Sylvie bir darbe indirdi ve alet vızladı, sonra karardı.
Ezilmiş TempPad'in görüntüsüyle son kaçış umutları Loki'yi bir dalga gibi vurdu. Uyumak için neler yapmazdı.
"Yani mahsur kaldık," dedi Loki. "tekrar. Sadece bu sefer..." Tam olarak neredeydiler? Arkalarında uzun, beyaz bir kaya vardı; Loki geri adım atıp yörüngesini gözleriyle takip ederken, bunun inanılmayacak kadar yüksek bir uçurumun kenarı olduğunu fark etti. Diğer yönde, ince bir su hattıyla çevrelenmiş aynı parıl parıl kum vardı.
Loki hangi yöne bakarsa baksın başka bir canlı varlığına dair hiçbir iz yoktu. "Issız bir adada." diye bitirdi. "Çok iyi."
Cevap gelmeyince Loki arkasına döndü ve uçurumun dibinde artık tanıdık gelen bir görüntü gördü: Sylvie, Mobius'un boynuna bir hançer dayamıştı.
"Sylvie!" diye bağırdı Loki onlara doğru koşarak. Kalbi göğsünde acıyla atıyordu. Yaklaşırken, "Sylvie–" diye soludu. Ama Sylvie ondan daha önce konuştu.
"Pekala, âşık çocuk." dedi Sylvie, Mobius'u kayalığa yaslayarak. Bıçağın giderek derisine yaklaşmasını izlerken Mobius'un gözleri neredeyse şaştı. "Ne numaralar dönüyor?" diye sordu Sylvie. "TVA için mi çalışıyorsun? Ya da çalışmıyorsun?"
"Sylvie–" dedi Loki. Omzunu tuttu, ama onu silkip kuma düşürdü.
"Çalışmıyorum!" Mobius'un sesi bir fısıltıydı. "Hayır, yemin ederim, çalışmıyorum."
"O zaman neden," Sylvie bıçağı Mobius'un derisine daha çok bastırdı. "buradasın?"
"Çünkü–" Mobius'un gözleri kumdaki Loki'ye, ardından Sylvie'nin bıçağına döndü, o kadar hızlı ki Loki bunu hayal mi ettiğinden emin değildi. "Çünkü bir şey hatırladım."
"Söyle." dedi Sylvie.
Loki ayağa kalktı ve Sylvie'nin kolunu bu sefer daha sıkı tuttu. "Bunu zaten yaptık! Gerek yok–"
"–Karımı hatırladım." diye araya girdi Mobius. "TVA'dan önce Dünya'da bir ailem olduğunu hatırladım. Ve TVA bunu benden aldı."
Loki'nin sonraki sözleri aklından uçup gitti. Afallayarak Sylvie'nin kolunu bıraktı.
Sylvie başını iki yana salladı, hançer hâlâ yerindeydi. "Beynin karmakarışıktı. Ama böyle bir şeyi bir an için gördüm." dedi düşünceli bir şekilde. "Ve burada olmanın tek sebebinin bu olduğuna emin misin?"
Yine oradaydı; Loki'ye küçük küçük bakışlar. Ama Mobius'un yüzü boştu, "Sebep bu."
Sylvie tatmin olmuş bir şekilde başını salladı. "Bu işime yarar." Hançeri indirdi ve kuru bıçağı pelerinine silerek uzaklaştı. Mobius derin bir nefes aldı ve kayaya yaslandı, gözleri kapalıydı.
Loki az önce olanlara inanamadı. Ve de yol arkadaşlarının ne kadar her şeyden bıkmış davrandıklarına.
"Sevimli." dedi Loki, sesi acıyla dolup taşıyordu. "Aile birleşimi. Mükemmel." Kulağa sahte geldiğini biliyordu ama umurunda değildi. Mobius gözlerini açmıştı ama hâlâ ona bakmıyor, onun yerine kuma tekme atıyordu.
Adam insandı. Aptal, zayıf, insan. Muhtemelen eşit derecede aptal birinin peşinden koşar. Loki olmayan birinin.
Loki, Sylvie'nin söylediği bir kelimeye inanmakla saf bir aptaldı. Tabii ki böyle bir adam Loki'yi sadece tehlikeli bir yaratık olarak, çalışmaya uygun, görürdü. Başka bir şey değil. Zayıf ve insan olmasına rağmen, aynı zamanda iyiydi. Ve iyi biri asla Loki gibi biriyle ilgilenemez. Pek sayılmaz.
Loki, üzerlerine vuran güneşler kadar alev alev bakışlarını Sylvie'ye aktardı. Varyant böyle bir numaradan kurtulabileceğini düşündüyse fena halde yanılıyordu.
Ama Loki öfkesini bastırdı. Şimdi zamanı değildi.
"Şimdi ne olacak?" diye sordu. "Bizi ıssız bir adaya getirdin. Lütfen dahiyane planını paylaş. Yoksa yanarak ölmemiz mi gerekiyor?"
"Ah, burası ıssız değil." dedi Sylvie. Elini yüzüne götürmüştü ve uçurumdan uzağa, uzaklara bakıyordu. "Yalnızca nereye bakmanız gerektiğini bilmelisiniz."
Loki, sonsuz kum yönüne doğru gözlerini kısarak onun bakışlarını takip etti. İlk başta, denizde eriyen canlı mavi gökyüzünden başka bir şey görmedi. Ama sonra fark etti. Sudan çıkıntı yapan bir yapı. Işıkta metalik parıldaması ve dev, altın kemiklerden yapılmış gibi görünmesi dışında başka bir kayayla karıştırılabilirdi.
Loki'nin arkasından gelen Mobius, "Ne var?" diye sordu. "Bir gemi?"
"Bir çeşit." dedi Sylvie. "Bu bir yat. Ve ben parti havasındayım."
*
Karısını hatırlamış arkadaş ve tek sebebi buymuş. Bababababaaa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Another Prince | lokius
Fanfiction"O?" diye sordu Sylvie. "Yok artık?" Loki kaşlarını çattı. "O ne?" "O avcılardan bazılarını anlarım," diye devam etti Sylvie. "Ateşliler. Ama bu adam..." Hançerini Mobius'un kravatının altına kaydırdı ve yüzünü buruşturarak lekeli gömleğinden çıkard...