Dakikalardır arkadaşından haber bekleyen ve yüksek sesli müzikten başı ağrımaya başlamış olan Jungkook huysuzlanarak bakışlarını arka tarafta gezdirdi. İçerideki çocuğa haber verip onu çağıracağını söylemişti ama hâlâ geri dönmemişti. Jungkook ise zaten Çarşamba günleri gelmeyi sevmediği barda ayakta dikilmekten başka bir şey yapmıyordu.
Barmen çocuk hoş kokulu feromonlarını yayarken ona bir bardak teklif ettiğinde kabul ederek almak üzereyken omzuna dokunan el duraksamasına neden oldu.
"Gel hadi, hazır."
"Sonunda." diye homurdanıp barmene özür dilercesine elini salladı ve ondan önce davranıp ilerlemeye başlamış olan Yugyeom'un peşinden gitti. Saat neredeyse gece yarısına gelirken günlerdir düşündüğü ama doğru yeri bulamadığı için yaptıramadığı şeyi yapacak, dilini deldirecekti.
Önünde yürüyen Yugyeom inleme seslerinin geldiği bazı odaların yanından geçtikten sonra en arkadaki siyah kapıyı açıp içeri girdi. Arkasından gelen Jungkook kaşlarını çatarak odayı inceledi.
İçeride bazı bar çalışanları, tanıdığı birkaç kişi ve daha önce hiç görmediği bu hoş feromonları sahibi olan bir omega vardı. Diğer herkesin aksine o, bir sandalyede oturmuş ve bacak bacak üstüne atarak doğrudan Jungkook'a bakıyordu.
"Gece gece nerden çıkardın dilini deldirmeyi?" diye homurdanan Namjoon'u duydu Jungkook. Ancak böyle çekebildi bakışlarını omegadan. "Uzun zamandır düşünüyordum."
Yugyeom kendini ikili koltuğa attı ve "Hadi deldir bir yerlerini o zaman." diye homurdandı. Ardından elini oturan omegaya doğru salladı. "Taehyung sana bırakıyorum."
"Anlaşıldı."
Oturduğu yerden kalkan omega, Jungkook'a sandalyenin yanındaki oturma kısmını gösterdi. "Arkana yaslanmadan otur ve dilini çıkar."
Jungkook dediğini yapıp oturdu ama dilini çıkarmak yerine omeganın arka tarafa gidip ellerini yıkamasını, kurulamasını ve yanına dönüp siyah eldivenleri takmasını izledi. Ardından eline üçgen makası aldığını fark edince ancak gözlerini tavana çevirip dilini çıkarttı.
Kaşlarını çatarak birkaç saniye hangi kısmı deleceğini bulmaya çalışan omega, Jungkook'a biraz daha yaklaştı. Dizlerinin arka kısmında alfanın ellerini hissettiğinde bir şey söylemeden devam etti. Bu tarz temaslara alışıktı. Sınırlarını aşmadığı sürece sorun yoktu.
Fark etmeden çocuğa fazla yaklaşmıştı. Bacaklarını aralayıp onu kendine çekse kucağına düşebilirdi hatta. Ama burda bu kadar kişi varken Taehyung hiçbir şekilde endişelenmiyordu.
"Derin bir nefes al, kendini kasma."
Makasla belirlediği yere iğneyi batıracağı sırada Jungkook'la göz göze geldi. Parmaklarıyla onun bacaklarını hafif hafif okşayan çocuk sırıtır gibi olduğunda Taehyung hızla bakışlarını diline indirdi ve iğneyi geçirdi. Ardından makası çekti.
"Ağzını kapatma." derken uzanıp takılacak olan demir parçasını aldı eline. Arkalarında durmuş bu işlemi izleyen kimseden ses çıkmadı. İşi biten Taehyung eldivenleri elinden çıkardığı sırada bakışları hâlâ oturan bedende gezindi.
"Birkaç gün doğru düzgün yiyemezsin. Ayrıca dikkatli ol, mikrop kapmasın."
Pişkin pişkin sırıtan çocuk zar zor konuşarak "Peki birileriyle öpüşebilir miyim?" diye sorduğunda sırıtarak karşılık verdi Taehyung. Bu soruyu sorarken canının acıyacağını bildiği çok belliydi.
"Dene bakalım."
✓
Su aşağıdaki fanarta hayvan gibi yükseldim ve ortaya bu çıktı
Ayrica Sope ve Nammin yan shiplerim olacak. Hep Nammin yazmak istemistiMMMMMM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
piercing ✓
FanfictionJeongguk şehrin en bilindik barında diline piercing taktırır. |omegaverse| |alphajeon+omegatae| |sope+nammin|