"Sen benim Tanrı'msın."

10.8K 872 912
                                    

Hayatım çoğu zaman yaptığım hataları göz önünde bulundurarak kendimi değiştirmeye çalışmak ile geçerdi. Çoğu zaman diğer insanlarla kendimi karşılaştırır, sevilmek için neler yapmam gerektiğini düşünür dururdum. Notlarım iyi olursa ailem beni sever miydi? Güzel ve seksi olursam alfaların ilgisini daha çok mu çekecektim? Sadık biri olursam daha fazla mı arkadaşım olacaktı? Ama çevremdeki kimse çabalamıyordu ki bunlar için. Onlar yalnızca istedikleri gibi davranıyorlardı ve hep kabul ediliyorlardı.

Neden ben değilim?

Neden zeki değilim? Neden güzel değilim? Neden sevilmiyorum? Neden sadece seks için görülüyorum? Neden intihara kalkıştığımda yanımda kimse olmadı? Neden hep yalnızdım?

Eğer elimde olsaydı tüm bu duyguları alıp acımadan toprağa gömer ve hepsini orda bırakırdım ama hisler insanlar gibi değildi. Bir insanı gömerseniz orda kalırdı ama bir duyguyu gömmek yalnızca bir süreliğine geçerli olurdu, bir süre sonra o duygu yeniden sizi ele geçirdi.

Akıllanmıştım artık, fazla da takılmıyordum. Ailemin beni sevmesine gerek yoktu, siyah saçlarım ile rahattım, hep boyattım durdum, kimin beni nasıl sevdiğini düşünmeden yaptım hepsini. Sonra lisede ne olursa olsun yanımda duran o iki insanla tanıştım, her şeyim oldular. İstediğim şeyleri öğrendim, dövme yaptırdım, piercing yaptırdım, hatalar yaptım, sarhoş oldum, tövbe ettim, gezdim, yeni şeyler yapmayı öğrendim ve yalnızca birkaç yıl içinde yeniden doğmuş gibi hissettim.

Beni sevmeleri için yapmadım hiçbirini, artık insanlar benim onları sevmemi istiyorlardı. Ne tuhaf...

Aynadaki yansımama bakarken kafamı hafifçe yana eğerek dudaklarımı büzdüm. Karnım belirginleşmeye başlamıştı, kilo aldığımı hissediyordum ama hayatımın en kötü döneminden geçiyor olabilirdim. İştahımın ve aşermelerimin yerini mide bulantısı almıştı, günde en az beş defa kusuyordum. Yetmezmiş gibi geceleri karın ağrısı ve mide bulantısından uyuyamıyordum. Jungkook'un çalışması gerektiğini çok iyi bildiğimden onu zorla işine gönderiyordum ama gün içinde yanıma uğruyordu. Onun da yorulduğunun farkındaydım, elimden bir şey gelmemesi üzücüydü.

New York'ta iki hafta kaldıktan sonra bir gece rüyamda Yoongi ve Jimin'i görüp saatlerce ağladıktan sonra buraya geri dönmüştük. Jungkook onun yanına taşınmam için çok fazla dil dökmüştü ve onu kırmayıp kabul etmiştim. Artık onunla yaşıyordum, tüm eşyalarımız beraberdi. Dolabında ikimizin de kıyafetleri vardı. Banyoda diş fırçalarımız yan yanaydı.

Ve boş bir oda vardı, bebeğimiz için. Henüz oraya hiçbir şey yapamıyorduk çünkü hem cinsiyeti belli değildi hem de ikimizin de buna vakti olmamıştı.

Bugün Jimin ve Yoongi'yle beraber bir kuaföre gitmiştik ve ben yine saçlarımı siyaha boyatırken o bu sefer turuncu tercih etmişti. Uzun zamandır düşünüyordu da. Yoongi de seneler sonra mint yeşiline geri dönmüştü. Ona en çok yakıştırdığım renk buydu.

Bakışlarımı aynadan ayırıp karnıma bakmak için kaldırdığım kazağı indirdim. Buraya döndüğümüzde havalar aşırı soğumuştu, yakında kar yağacaktı hatta. Hep kış erken geliyordu zaten. Kışın çok zor ısındığım için sevmiyordum.

Kapı çaldığında koşar adımlarla ilerledim. Bu akşam Jungkook'la beraber bara gidecektik. Bir haftadır gidememiştim çünkü içki kokusundan çok fena midem bulanıyordu. Ama bugün yine gitmek istiyordum çünkü çok özlemiştim orayı.

Kapıyı açtığımda Jungkook elindeki telefonu kulağına yaslamış, birisi ile konuşuyordu. Boştaki elini belime atarak eğildi ve alnımı öptü. Kollarımı onun beline sardım, anında feromonları sardı etrafımı.

piercing ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin