"Beni bırakmana izin vermem."

8.8K 818 611
                                    

Bölüme başlamadan önce şunu belirtmek istiyorum omegaverse dünyasında cinsiyet fark etmeksizin rahminiz olduğu ve çocuk doğurduğunuz için 'anne' oluyorsunuz. Yani annelik ve babalık cinsiyet ile değil, doğurmak ile ilgili. Anlaşıldıysa iyi okumalar.

-

"Bilmiyorum!" diye bağırdı Jungkook koridordaki bakışların ona dönmesini umursamadan. Telefonun karşı tarafından ses gelmedi. Tek elini alnına yasladı ve yaşların akmasını engellemek için sinirle kapattı gözlerini. "Ne olduğunu bilmiyorum, anlamıyorum. Hyung daha çok erken. Ne yapacağımı bilmiyorum."

"Önce sakin ol. Yoldayım, az kaldı, sakinleş lütfen. Taehyung nerde?"

Sol gözünden yanağına süzülen yaşın sıcaklığı ile gözlerini araladı ve az önce önünde dikildiği kapıya kısa bir bakış attı. "Beni içeri almadılar. Korkuyorum."

Seokjin onu yatıştırmak için tekrar "Sakinleş," dedi. "Hiçbir şey olmayacak. İkisi de iyi tamam mı? Son aylarda sancılanması çok normal bir durum." Sürücü koltuğunda olduğu için hoparlörde konuşması yan koltukta oturan Jimin'in de strese girmesine neden oluyordu. Çoktan ağlamaya başlamıştı bile sessizce. Seokjin'in eli ayağı birbirine dolanmıştı.

"Bir şey olmasın." diye fısıldadı Jungkook sırtını bulduğu ilk duvara yaslarken. Kalbindeki acının tarifi yoktu. Olduğu yerde kıvranmak istiyordu, haykırarak yardım çağırmak istiyordu ama ona yardım edebilecek kimse yoktu. "Onlara bir şey olmasın. Dayanamam Hyung, Taehyung'a bir şey olmasın."

Seokjin daha fazla sabredemeyerek titremeye başlayan eliyle kapatma tuşuna bastı. Jungkook arayıp Taehyung'un uyandığından beri ağrısının olduğunu ve daha fazla dayanamayıp hastaneye getirdiklerini söylediğinde ne yapacağını şaşırmıştı. Kimse ne olduğunu bilmiyordu. Daha önce Taehyung'un dayanamayacağı türden bir ağrısı ya da sancısı olmamıştı. Bu bambaşka bir şeydi.

Henüz yedi buçuk aylıkken doğan bir bebek ne kadar sağlıklı olabilirdi? Bunun cevabını da henüz kimse veremezdi.

Elini gözlerini kapatmak için kullanan Jungkook dudaklarını dişleyerek acısını hafifletmeye çalıştı. Kurdu kıvranıyordu, Jungkook'un canını bu kadar yakan şeyin Taehyung'a neler yaptığını düşünmek dahi istemiyordu.

Odanın kapısı açıldığında hızla duvarla olan temasını kesti. Odadan üç doktor beraber çıktı, Jungkook çabucak en tanıdık yüz olan arkadaşının yanına ilerledi. Hızlı adımlarını duraksatan şey odadan bir sedye ile Taehyung'un çıkarılması oldu.

"Hastayı acilen ameliyata alıyoruz. Bebek plasentadan ayrılmış."

Jungkook sevgilisinin sarı saçlarını tutup alnına bastırdı dudaklarını. "Korkuyorum, Jungkook çok korkuyorum." dedi çocuk onun kolları arasında hıçkırarak ağlarken. "Korkma güzelim." derken kendi gözyaşlarından habersiz bir şekilde onu teselli etmeye çalıştı Jungkook. "Bir şey olmayacak. Korkma. Ben yanındayım. Burdayım."

Taehyung ona sıkı sıkı sarıldı. Ameliyathanenin olduğu kata gidebilmek için asansöre bindiklerinde Jungkook gözlerini kapatarak onu bir şekilde rahatlatabilmek için feromon salgıladı. Tek eli karnına yöneldi. Chacha durmadan hareket ediyordu. "Chacha," diye mırıldandı sessizce. "Annenin canını yakıyorsun."

Eğildi ve ağlamaktan kızarmış yanakları sıkıca tuttuktan sonra alnını alnına yasladı. "Hiçbir şey yok, korkma güzelim. Burda bekliyor olacağım, iyi olacaksınız. Korktuğunda bana seslen." Taehyung çaresizce kafasını sallamaktan başka bir şey yapamadı. Deliler gibi korkuyordu ona ya da bebeğine bir şey olmasından. Jungkook'u bırakmak istemiyordu. Ya gidip geri gelemezsem diye düşünüyordu. Çünkü kurdu çoktan pes etmişti.

piercing ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin